ne seninle ne de sensiz

32 5 4
                                    

onca şeyin üstünden yıllar geçmişti. düğün günü tam iki buçuk sene önceydi ve o zamandan bu zamana çoğu şey değişmişti.

han ve hyunjin ayrı eve çıkmışlardı ve hala ilişkilerini çok iyi bir şekilde sürdürüyorlardı.

minho ve yeonjunda keza öyleydi, insanları kıskandıracak türden ilişkileri vardı. ama beomgyu ve jeongin için aynısı pek söylenemezdi. yaklaşık bir yıl önce tam olarak toxic ilişkiye dönmüştü ilişkileri. ama yinede bunu düzeltmek için çabalıyorlardı. okul bitmek üzereydi sadece son dönem kalmıştı.

asıl karakterlerimize gelirsek olanlardan sonra felix abisi minho ile görüşmeyi reddediyordu, avusturalyada çoktan beşinci sevgilisini yapmış üstüne ayrılmıştı bile. chan ve changbin evliliklerinde bazı anlaşmazlıklar yaşasa da genelinde sevgi dolu bir yuvaya sahiplerdi.

babanne ise ağır bir hastalık ile savaş vermiş ve yenmişti ama yinede durumu kritikti. changbin ona bakıyor, şarkı yazıyor, sevgilisi chan ile güzel vakit geçiriyor ve arkadaşlarını ihmal etmiyordu. ve akıllarda tabikide o soru var. seungmin peki? o geliyor mu changbin'in aklına? bu sorunun cevabını daha sonra öğrenebiliriz sanırım. öğrenmeden önce şu zamana kadar aşina olduğunuz ve karakterini az çok anladığınız changbin'in iç dünyasına son kez bakalım.

sabahları kalktığında yanında chan'i gördüğünde hala bazen onu hayal sanıyor hatta rüya olduğunu düşünüp rüyadan uyanmayı bekliyordu. sanki uyandığında bir an seungmin'i görecekmiş gibi hissediyordu. bazı şeyler aklına seungmin'i getiriyordu tabikide. havai fişekler mesela. iki yıl geçmişti, her yıl başında havai fişekleri istemeden de olsa izledi ve her patlamada aklına o öpücük geldi. yolda golden cinsli bir köpek gördüğünde yine aklında canlandı seungmin'in şirinliği, sadıklığı,yıllarca changbin'e olan aşkını içine basması. ve artık balık yiyemiyordu. o restorantta yediği balık son balıktı, pankekte yapmamıştı hiç. bunlar belkide hala içinde bazı şeyleri atlatamadığının göstergesidir. insan sonuçta birini unutsada anıları silmek o kadar kolay değil. yada birinden nefret ediyorsanız anılara suçu atamazsınız bence. changbin'de öyleydi işte, eskiden olduğu gibi en ufak bir şeyde içinde fırtınalar kopsa da bu sefer sadece dışarı vurmuyordu pek.

ama dürüst olmak gerekirse biraz olgunlaşmıştı changbin. artık yaşadıklarını düşündüğünde öylece ağlamıyordu eskiden yaptığı gibi, yada kabuğuna çekilmiyordu günlerce. belkide bazılarınız bunu olgunluk olarak adlandırırken bazılarınızda duygusuzlaşmak yada alışmak adı altında değerlendirebilir. bana sorarsanız ikiside.

sonuç olarak baktığımızda iyi giden bir ilişki ve hayat görüyoruz ama sorumuzun cevabını hala tam olarak alamamışken bu ikilinin hayatında dönüm noktası denilebilecek bir olay yaşandı.

-

"chan çok heyecanlıyım!" dedi changbin olduğu yerde tepinerek.

sevgilisi chan ise onun elini tutup konuştu. "bende çok heyecanlıyım bir an önce girelim içeriye."

aylardan aralıktı, gökyüzünden yeryüzüne düşmek için sabırsızlanan ilk kar taneleri süzülüyordu etrafta. chan'in burnu kızarmış sevgilisinin elini tutup kendi cebine sokmuştu ısınması için. en sonunda ikiside birbirine bakıp içeriye güvenle adım attılar. onları karşılayan görevli üst kata doğru yönlendirdi. en sonunda yetkili görevlinin odasına geldiler ve ikisininde hızla atan kalbi yanıt bulmak için kapı aralandı.

"hoşgeldiniz! bende sizi bekliyordum işlemler için. nasılsınız heyecanlı mısınız?"

"hemde çok. bu bizim için inanılmaz bi deneyim." dedi chan gülümseyerek. changbin de kafasıyla onayladı. bu tarz durumlarda çok konuşamıyordu konuşsa da saçmalıyordu.

"her aile aynı şekilde hissediyor. bu ana tanıklık etmek bizim için çok özel. ayrıca en az sizin kadar heyecanlı olan bir minik daha var!" görevli kadın konuşmasını bitirdiğinde kapı açıldı. chan'de changbin'de gözlerini kapıya diktiler.

içeriye küçük bir çocuğun elinden tutan kadın girdi.

evet anladığınız gibi burası bir yetimhaneydi ve çiftimiz bir çocuk sahiplenmek için buradaydılar. bu fikir aslında babannenin son isteğiydi. başta changbin sorumluluktan korkup istemese de sonrasında chan onu ikna etti ve hatta çocuk sahiplenmek için daha da hevesli hale geldi.

küçük çocuk ışıldayan gözlerle ve minik adımlarla odanın ortasına doğru ilerlediğinde chan'ın gözleri dolmuştu. saçları pamuktan bile yumuşak, güneşten bile parlak duruyordu. yanakları aynı bir sincabı andırırcasına tombuldu ve gamzesi vardı. hayata atılmayı bekleyen yeni hislerle doluydu içi sanki ve bu heves, mutluluk, masumluk dışarıdan belli oluyordu.

chan sarılmak için ellerini açıp kısık bir sesle "gelmek ister misin?" dediğinde changbin onları sadece gülümseyerek izliyordu. gülümsemesinin hızla kaybolmasını sağlayacak tek bir şey vardı.

çocuk arkasına gizlediği tek elini chan'e sarılmak için önüne getirdiğinde elindeki oyuncak robot changbin küçüklüğünden beri aşina olduğu bir şeydi.

o an kalbinde yara bandı sarılı olan biraz yıpranmış robotu gördüğünde içinden bir şeyler koptuğunu hissetti. ne kalbi atıyordu ne nefesini çevirebiliyordu. boğazı düğümlenmişti resmen. o sırada soğuk yüzüne bir damla sıcak yaş süzüldü gitti. anıları teker teker beynine hücum ediyordu.

o sokaktaki çocukların sesleri yankılandı önce kulağında, sonra gözünün önüne en net biçimiyle seungmin'in ona o robotu verişi geldi. o an hissettiği hisler sanki üzerinden yıllar geçmemişçesine tekrar canlandı içinde. aklına mektupta yazan şu satırlar geldi:

...oyuncak koleksiyonunu yetimhanedeki çocuklara bağışladım...

küçük çocuk chan'ın kucağından indiğinde bu sefer karşı sandalyede oturan changbin'e doğru gitti ve aynı sevecenlikle onunda kucağına çıkıp boynuna sarıldı. changbin transa geçmiş gibiydi ama yinede sıkıca sarıldı çocuğuna.

"bak bu benim en sevdiğim oyuncağım." dedi gözleri kısılana dek gülümseyerek.

küçük çocuk öylesine sıkı tutuyordu ki robotun kolundan sanki biraz bıraksa onu sonsuza dek kaybedecek gibi hissediyordu. en kıymetlisiydi onun için o. her gece onunla yatıp her gece onunla kalkıyordu. yanında bulamadığı an ağlamaya başlıyor çaresizce onu bulmak için etrafta koşuşturuyordu. ona zarar gelmesin diye gözü gibi bakıyor herkesten sakınıyordu. bazen uyumadan önce kalbine yapıştırılmış olan yarabandını seviyor ve onun acılarının geçtiğini düşünüyordu.

aynı bir zamanlar seungmin'in changbine changbin'in de seungmin'e yaptığı gibi.
-

böylelikle sorumuzunda cevabını almış olduk. ne seungmin unutabildi changbin'i ne de changbin silebildi onunla olan anıları.

-
resssssmen bir ficin daha sonuna geldik umarım siz changbin gibi böyle sacma sapan bi ask ikileminde kalıpta yanlis secimler yapmazsınız💪🏻 umarım bende yapmam🤩 medyadaki sarki seungminden changbine

23.01.24
kendinize iyi bakın
stray kids ile kalın

bittersweet - binchanWhere stories live. Discover now