yarım kaldı bu sevda

16 5 0
                                    

-changbin-

sevgili olduk. hala çok garip ve inanaması zor geliyor ama sanki güzel günler, anılar içeren bir odanın kapısını açıyormuşum gibiydi. eğer 2 ay önceki changbin'e biriyle sevgili olduğunu ve bu kişinin chan olmadığını söylerseniz yüzünüze gülüp para karşılığında zorla sevgili olup olmadığını sorgulardı.

ama zorla değildi, yada bir çıkar ilişkisi de değildi bu. ben bunca zamana kadar tamamen kendi isteğimle seungmin'i öpmüş ve hislerine karşılık vermiştim. henüz bundan bir pişmanlığım yoktu. tahmin edersiniz ki bizimkilerle buluştuk. chan ve felix'te oradaydı.

üzüleceğimi hatta kalbimin çok acıyacağını düşündüm ama öyle olmadı. sadece chan ile nasıl sağlıklı bir iletişim kuracağımı bilmiyordum. çünkü eğer olaya benim tarafımdan bakarsanız çok dolu doluydu. küçüklükten beri ona arkadaş gözüyle bakmamış, sevgilisinden onu kıskanmış biriydim ben. yıllar boyu bu aşkı kendi içimde yaşayıp aynı şekilde yine kendi içimde bitirmiştim. yani yaşadıklarımın hiç birini chan bilmiyordu. onun tarafından bakarsanız arkadaştan ibarettim. o yüzden bu hislerimi, yaşadıklarımı kenarıya koyup onunla konuşmak bana zor gelmişti.

yinede tüm bunlara rağmen masanın altından yavaşça elimi tutup bana güç ve güven veren seungmin yanımdaydı. başta yemekleri sipariş edip kendi hayatlarımız hakkında konuşuyorduk.

minho sevgilisi yeonjun ile bir dans kareografisi üzerinde çalışıyormuş.

aynı zamanda jeongin'de sevgilisi beomgyu'nun ailesiyle tanışmış. beomgyu'nun annesi modaya çok düşkün olduğu için çok iyi anlaşmışlar.

han sabah yolda bir köpek bulduğunu söylerken minho ile kedi mi köpek mi tartışmasına girmişti. hyunjin ise köpekleri sevse de han'ı sinir etmek için kedi tarafını tutuyordu.

felix başından beri tüm sohbetlere ara sıra katılmış ve ortamı neşelendirmişti fakat yanında oturan sevgilisi chan'ın ağzını bıçak açmıyordu.

"hyunjin'in köpek bokuna basmasından daha önemli bir şey söyleyebilir miyiz size." diyerek konuşmayı ve aynı zamanda aklımdaki düşünceleri de böldü seungmin.

aslında farketmeden bende chan kadar sessizdim, uzun süredir görmediğim arkadaşlarımın yüzlerini inceliyor dediklerine kulak veriyordum. aksine uzun süredir gördüğüm, aklımda yanımda olan kokusunu bile ezberlediğim seungmin'e tekrar baktım.

herkes bize kulağını verdiğinden emin olduktan sonra cümleye başladı. kalbim deli gibi atıyordu. biraz çekiniyordum onlara ilişkimizi açıklamaya fakat seungmin'in yüzündeki gülüşünden anlıyordum onlara haykırmak istediğini.

"biz changbinle sevgiliyiz."

masadan tepkiler yağarken dikkatimi sadece bi kaç kişi çekmişti. bunlardan biri jeongin'di.

önce hafifçe dudakları yukarıya kıvrıldı daha sonra gözlerini kapatıp başını hafifçe salladı. sanki "ben biliyordum." der gibiydi. aslında bunda şaşılacak bir şey yoktu çünkü bildiğiniz gibi seungmin'i telefonda konuşurken duymuştum ve kendimce ikisinin önceden beri arkadaş olup tanışmıyormuş gibi yaptıklarını ortaya atmıştım.

diğeri ise felix'ti. bardağındaki sojuyu hem püskürtmüş hemde boğazına kaçırmıştı. öksürme krizlerine girerken bir şey belli etmemeye çalışıyordu ama en garip tepki veren oydu. chan ona bir bardak su verirken lafla gürültünün arasında "oyun mu oynuyoruz?" dediğini duydum. han ve chan'da duymuş olacak ki ister istemez han'a baktım ve 'bu ne ayak?' dermiş gibi kaş göz yaptım. sadece gözlerini kırpıştırdı.

"ya ben başından beri içimde tutuyodum çok yakıştığınızı, sonunda sevgili oldunuz aşırı sevindim." dedi beomgyu. ona gülümserken felix'in öksürüğü dinmişti fakat gözlerindeki garip bakış hala gitmiyordu.

bir süre sonra herkes bizi tebrik etti ve konu tekrar dağıldı. han dışarıya çıkıp hava alacağını söylerken bende peşinden gittim. oturduğumuz kafenin yanındaki dar sokağa girip duvara yaslandık.

"ne ara sevgili oldunuz lan siz? neden bana söylemedin?" konuşan ilk han olmuştu fakat bizim seungminle sevgili olmamızdan daha önemli şeyler vardı. felix'in tepkisi.

"onu boşver şimdi. felix niye böyle bir tepki verdi? oyun falan bir şeyler dedi bak korkuyorum." dedim sessizce. arada arkama dönüp bakıyordum ki birileri duymasın.

han önce derin bir nefes aldı ve konuştu. "kanka sanırım ben senin chan'den hoşlandığını ağzımdan kaçırmışım."

"ne? ağzımdan kaçırmışım ne demek? nasıl oluyo bu sen kafayı mı yedin abi çıldırıcam."

han ellerini göğsüme koyup beni sakinleştirmeye çalıştı fakat hiç sakin değildim. ben han'a güvenip söylemiştim. güvenimin sarsılmasının yanı sıra seungmin'in duyma ihtimali vardı. eğer duyarsa çoğu şeyi yanlış anlayıp beni terk ederse ne olacaktı? daha başlamadan son bulduramazdım bu hikayeyi.

"ya biz hyunjin felix falan oturuyorduk ve baya sarhoştuk, aşk konusu açıldı ve bende aşkı changbin'den dinleyeceksin falan demişim. ne bileyim oğlum hatırlamıyorum bile doğru düzgünce bu çocuk nerden hatırladı anlamadım."

cümlesini bitirir bitirmez kafenin kapı sesi geldi ve dilime gelen küfürleri yutmak zorunda kaldım. gelen chan'di.

"tebrikler changbin, umarım güzel bir ilişkiniz olur." sıcak içten bir gülümseme ile söyledi bunu. sonunda 3racha birlikteydi ama aradaki soğukluk gözle görülür derecedeydi. ben chan ile konuşmakta zorluk çekerken ve han'a olan güvenim sarsılırken hiç bir şeyi belli etmemeye çalışıyordum.

"uzun zamandır sizinle buluşmak istiyordum ama denk gelmemişti. yarın stüdyoya gelebilir misiniz?" dedi chan. aramızı düzeltmeye çalıştığına emindim. tabi dediğim gibi benim açımdan öyleydi. belki o aramızın bozulduğundan haberi bile yoktu.

chan içeriye doğru yürürken han bana seslendi fakat "daha sonra han." diyerek içeriye yürüdüm. bir kez daha kaldıramazdım bunu.

bittersweet - binchanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang