bir derdim var artık, tutamam içimde

15 4 0
                                    

içimde bir boşluk vardı, bir şeyi çok özlüyorum ama neyi yada kimi özlüyordum bilmiyorum. ta ki okulda seungmin'i görene kadar.

giydiği bol eşofmanı ve sweatshirti ile içinde küçücük ve şirin duruyordu, aynı zamanda depresif gözüküyordu. elleri cebinde gezerken alnına düşen saçlarını hafifçe geriye attı ve yoluna devam etti.

açıkçası onun yanına gitmek istiyordum ama utanıyordum. sonuç olarak onunla öpüştükten sonra nasıl hiç bir şey olmamış gibi selam verebilirdim ki?

bu düşünceler ayaklarımı ne kadar geri geri sürüklesede özlem duygularım daha ağır bastı ve ne olacaksa olsun diyerek yanına adımladım.

kısık bir sesle selam verdikten sonra bana dönüp gülümsedi. "selam." elini cebinden çıkarıp bana çocuksu bir şekilde el salladı. ayrıca sadece parmaklarının uçları gözüküyordu. bu onu daha şirin göstermişti.

"daha iyi misin?" demişti. size daha önce söylemiştim, seungmin'i görünce chan aklımdan çıkıyordu ama ne zaman chan'i görsem içimi bir hüzün kaplıyordu.

"evet iyiyim, teşekkür ederim o gün benimle ilgilendin."

"o gün hakkında başka konuşmamız gereken bir şey yok mu sence de?"

aşırı şaşırmıştım, seungmin dışarıdan ne kadar çekingen dursa da bu konuyu ilk onun açacağını asla tahmin etmiyordum. gerçi o açmasa ben açacak mıydım emin bile değildim.

"var." sesim güç bela çıkarken seungmin yine gülümsedi.

"o zaman yarın buluşup konuşalım, şimdi dersim var görüşürüz." yine o küçük parmaklarıyla el sallayıp uzaklaştı.

elimi enseme götürüp az önce olanları düşünürken istemsizce güldüm. o sırada telefonuma bir mesaj geldi.

seungmin
yarın saat ikide Gondry kafede olucam
eğer nerede olduğunu bilmiyorsan
konum atayım
*konum*

mesajı okuduktan sonra telefonumu cebime koyup dersime gittim. ders boyu buluşmamızı planlanmıştım. ne giysem diye düşündüm önce daha sonra ne konuşacağım geçti aklımdan. beni niye öptün dese diyebilecek bir cevabım var mıydı ki? daha dün bu soruyu kendime sorduğumda cevabını bulamadan sızmıştım yarın seungmin'e nasıl hesap verecektim ki.

dersim bitip eve gittiğimde kapıda minho'yu görmüştüm. zaten görür görmez bir sorun olduğunu anlamıştım.

içeriye geçtiğimizde ikimize birer kahve yaptım ve minho'nun konuşmasını bekledim.

"neler olduğundan haberin var mı?"

"ne olmuş?" bir çok şey olmuştu hangisinden bahsediyordu ki? ayrıca farketmedim değil yüzü çok bitkin ve üzgün görünüyordu.

"felix chan'e taşınmış." bir süre durdu ve dudaklarını ısırıp sıkıntılı bir nefes verip cümlesine devam etti. "ve ben bunu çok kötü bir şekilde öğreniyorum."

"nasıl yani?" bunu sorduktan sonra minho cevap vermeden hemen önce telefonuma bir mesaj geldi.

3racha 🤙🏻

chan
felix beni öptü

"chan ve felix'i öpüşürken gördüm."

bu olay canımı fazlasıyla yakacaktı biliyordum fakat bunu hem chan'dan hemde en yakın arkadaşımdan duymak biraz fazla gelmişti. vücudum yada beynim ne tepki vereceğini seçemeden minho ayaklandı ve sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.

bittersweet - binchanWo Geschichten leben. Entdecke jetzt