♚HAZERANİ KONAĞI♚
"Uyutun .Akaş'ı hemen uyutun."
Diye bağırdı Argeş Hazerani.Karın göğü terk ettiği bir gündü . Yeryüzünden bütün yeşiller çekilmiş toprak beyazı kimi yerde gelinlik ,kimi yerde bir kefen gibi giymişti.Bazı semtlerde sessizlik, bazı semtlerde gürültü dans ediyordu.
Hazerani aşiretinin kapısına oturan karın üstünde ise simsiyah bir at beyazı delicesine çiğniyordu.Şahlanıyor ,sağa sola koşuşturuyor, yelesinden soğuk geçiriyordu.Bir insan gibi feryat eden iri siyah gözleri koca bir hüznü parçalıyordu.Dile getiremediği isyanını kendini tüketerek veriyordu.
Sesinde bir hastanın sızlaması vardı .
Hazerani 'nin namlı siyah atı Akaş,eşi Kara'nın ölümüne isyan ediyordu.Ahırın önünde toplanmış insanlar bir atın gözlerinde vefanın satırlarını okuyor ,sevginin mukaddes kaleminin yaşayan her canlıya mürekkep damlattığına şahit oluyorlardı .
Heja'nın iri toprak gözlerinden
Kara 'nın yeni doğurduğu yavrusuna
yaşlar düşerken, Hazerani yerde cansız yatan Kara'nın ak yelesine doğru yürüdü.Doğumda ölen bu ak at onun deli kızıydı.
Ölüsüne yürümek ayaklarının altına acılar batırıyordu.Akaş'ın inilti şeklindeki feryatları da ayağına dolanır gibi olunca duraksadı.Avluda ki karın üstüne yine kış yağdıran yağız atına baktı.Akaş'ın koşarak avluyu cepeleyen duvarlarına bedenini çalmaya başladığını gördüğünde boğazında yumru gibi duran sözü yineledi.
"Uyutun Akaş'ı,hemen uyutun ."
Onu öldürmelerini istemek yine Akaş'ın iyiliği içindi.Kendisini duvarlara vuran atının kendisini paralayarak öldürmesini istemiyordu.
Selim Akaş'ın ani haraketlerinden sıyrılıp Hazerani'nin bir adım arkasına kadar geldi.Dudaklarını dişleri arasında çiğnerken Hazerani Kara'nın önüne geçti.
"Abi uyutmayalım belki iyileşir.Hem yavrusu ..."
Hazerani'nin ağırlaşmış gözleri kanlı beyazı kısıp ona döndüğünde siyahın içinde yara görünür bir haldeydi.Ama öfkesi bir gece gibi kaşlarıyla yaralarını gölgeliyordu.
"Uyutun Selim ,Kara uyanmayacak Akaş da artık iyileşmez."deyip yeni doğan yavruya döndü.Ölen ak atın önünde duran yavruya bakındı.Beyaz ama siyah benekli bu yavrunun gözleri de Kara'nın üstünde bir veda gibi geziniyordu.
Yavruyu veterinere alması için izin veren bakışların ardından herkes yavaş yavaş çekildi.Kimse Akaş'ın uyutulmasını izlemek istememişti.Akaş'ı uyutucak bir doktor ve Hazerani yanlız kalmıştı.Gözleri son solukları ahırın ortasına dökülmüş Kara'nın üstündeyken kulağında Akaş'ın delirircesine çıkardığı ses çınlıyordu.
Doktor kendini duvarlara çarpan attan gözünü alıp yerdeki ata dalgın bakan Hazerani'yi bulduğunda çekinen sesiyle zar zor sordu.
"Şimdi uyutalım mı efendim?"
Hazerani kısa bir an gözlerini kapatıp bakılmaya değmeyen dünyadan bir gülüşün simasını görüp çıktı.
Gözleri gerçeğe dönmeden "Şimdi değil."
Sesinde bölünen ikileme kendisi de yabancıydı."Git,ben çıkınca uyutun."Doktor onun puslu sesinden ve Akaş'ın acısından kaçar gibi gittiğinde Hazerani Kara'ya eğildi.Sol eli atın yelesine değdiğinde Akaş inledi.
Şaha kalkan ayakları karı bölüp toprağı ezdi.Usul usul onlara yürüdü.Atın iri siyah gözlerine buğu düşmüştü.
Hazerani dokunduğu kır yeleye uzunca baktı.Parmaklarındaki her tel geçmişten bir ilmek çekti."Ölme Kara."
YOU ARE READING
BEYLERBEYİ HAZERANİ
General FictionEl değse dikişsiz yaraya çok acır,sevgilim.Ağır söz bile daha çok kanatır. Aşk Şeriatı'nın kuralıdır bu: Seven sevdiğine kesik bir yürek bırakır . Ben sana ; belimdeki silahı ,dik başımı ve tenimin ardındaki canı da bırakıyorum. Buyur al ! Beylerin...