NENNİ

32.8K 1.6K 948
                                    

"Maaşallah Bedirxan Bey."

Parmaklarım ritim tutmuşken Hazerani'nin övgüyle söylediği nakaratı tekrar ettim .

"Maaşallah Bedirxan Bey!"

Uzatarak ve yumuşak bir şekilde söyleyip içeri adım attığımda Hazerani kollarında yatırdığı bebeğe gurur gibi bakan gözlerini bana doğru çevirdi.Şevkat ,koca bir sevgi ama en çok gurur ...Avreş ve Mihri'nin 6 aylık bebeklerinin hala kime benzediğini bulamadığımız turkuaz mavisi gözlerine bakarken şüphesiz Beylerbeyi'nin göğüsü gururla kabarıyordu.Biricik kardeşi ,kıymetlisinin aslanlar gibi oğluydu o.

Bedirxan Xazerani.

Avreş Hazerani'nin 5 yılı geçen kusursuz evliliğinin tacı.Mihri'nin hayatımıza Avreş'in karısı olarak girdiği ,40 geceden uzun süren düğünlerinin o gecesinde ,ne yazık ki Avreş üstünden binbir mücadele ile attığı o zehri o gün yine kullanmıştı.

Sebebi bir zamanlar gecenin bir vakti ,dar bir sokakta üstüne koşarak yürüdüğüm silah kumpası ve hayatımıza aniden giren bir o kadar da ani bir şekilde çıkan Aymira denen o düzenbaz kadının düğün gecesinde çıkagelmesiydi.

Öğrenmiştim.
Çok önceden .
Ama kulağıma ismi fısıldadığí anda üstüne bir sünger çekip anında unutmuştum da.
Çünkü Avreş'in o zamanlar beni istememesini çok iyi anlıyordum.

Fakat o kadın ,Hazerani'ye gerçekten takıntılıymış . Beylerbeyi'ne ulaşmak ,onunla karşı karşıya gelmek elbette hiç kolay değildi ama o buna rağmen Hazerani'ye ulaşabilmek için uğraşıyormuş .Ve ona bu fırsatı ilk veren kişi ,yani Avreş o kadını hayatımıza soktuğu gibi çıkarmakla da tek başına mücadele ediyormuş hemde epey uzun bir süredir.

Düğünleri o kadar kalabalıktı ki Aymira denen o yüzsüz kadın bu kalabalığı fırsat bilip yeniden bir hayalet gibi karşımda belirdiğinde odasında uyuyan oğluma bakmak için gittiğim andı.Oğlumun dadısını kafasına bir vazo geçirip bayıltmıştı.Ve elleri tam bebeğime uzanmışken onunla göz göze geldik ,onun kim olduğunu anımsaya çalıştığımı hatırlıyorum.Sonra Hazerani için 72 milletten çocuğu olsa dediği an zihnimde bir şimşek gibi çakıyor ve kucağımdaki oğlumu kaçırmak isterken yakaladığım kadını gerçekten bu sefer onu un ufak etmek için saldırdığımda ,tırnaklarım o güzel yüzünden ömrü boyunca silinmeyecek bir izin tokadını atmıştı.Avreş o kadını farkedip yetişmişti ,ben gitmemiş olsamda Avreş yetişecekti yani.Ellerimle paramparça etmek üzere olduğum kadını çarptığım duvarın dibinden alıp gözlerimin önünde yok etmeseydi o kadının derisini oracıkta çıplak ellerim ve sivri tırnaklarımla yüzebilirdim.

Hazerani'ye bir şey anlatmadım yine.
Sırf kardeşinin hatrı için .Avreş utançla
o kadını hakettiği deliğe tıkıp geldikten sonra benim bildiğim her şeyi utanarak bana bilmiyorum sanıp tek tek anlattığında ona cehennem gibi hissettiğim o anda bile onu affettiğimi söyledim ama o kendini affedemedi galiba . Çünkü o gün bir kez daha uyuşturucu aldı.

Oysa iyileşmeşti.
Ama o kadının Amar 'ı almak için geldiğini ona bağırarak söylediğimde dünyası yıkılmış olmalı.Evimiz bir kale gibi korunaklıydı .
Elbette kimse Beylerbeyi'nin oğlunu alıp buradan çıkmazdı ama ihtimali bile insanı deli ediyordu ,sonuçta o kadın nasıl yaptıysa oğlumun odasına kadar girip dadısını bayılyabilmişti.Şimdi bu konudaki tedbirlerim göz korkutan cinstendi.Hatta abes denecek derecede abartılı .Ama o anı ben yaşadım .
Bir arabanın son süratle gelip üstüme çarpması gibiydi .

Avreş,canı gibi sevdiği oğlumdan belki Hazerani'nin uğrayacağı hayal kırıklığından daha çok utanmıştı.

Düğün gecesiydi.
Mihri'ye deliler gibi aşıktı.
Ama kendisine öfkesi onu yine hatalara itti .

BEYLERBEYİ HAZERANİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin