1'

2.9K 263 222
                                    

Her onu özlediğimde gidip evinin yakınındaki ağacın arkasına saklanıp belki dışarı çıkar belki camdan hava alır diye orada onu bekliyorum.

Onu ne zaman bu kadar çok sevmeye başladığımı bilmiyorum. Başta sadece farklı yüz şekli dikkatimi çekmişti. Daha sonra yanlışlıkla gözlerimin sürekli onu araması, sürekli onu düşünmem nasıl olduğunu anlayamadığım şekilde beni kendine bağladı.

Okulda son yılımız. Neredeyse yılı yarıladık. Ben onun karşısına hala çıkamadım. Soğuk görünüyor beni dikkate alacağını sanmıyorum. Onunla konuşmaya çalışsam diğerleri gibi onunla alay edeceğimi sanıp duymadan arkasını dönüp gidecek.

Galiba arkadaşı yok. Ama ben onu farkında olmasa da koruyorum. Kaç kere can sıkıntısından onu dövmeye giden bir grup aptalı durdurup onlardan ben dayak yedim.

Arkadaşlarım onu bu kadar sevdiğimi bilmiyorlar. Ben de bilmiyordum. Ta ki her akşam gidip uzaktan izlediğim yere ulaştığımda Jisungun soğuk havada evde giydiği şortu, daha uzun bir eşofmanla değişme gereği bile duymadan dışarıda kapının önünde merdivene oturmuş ve elleriyle yüzünü kapatıp soğuktan kendini küçültmüş halde ağlarken görene kadar.

Ona hiç bir şekilde görünmemiştim. Uzun zamandır onunla ilgilenmeme rağmen en fazla 2 kere göz göze gelmişizdir. Beni yolda görse aynı okuldan olduğumuzu bile bilmezdi muhtemelen.

Ama şu andaki görünüşü o kadar canımı acıttı ki. Yanına gitmeye karar verdim. Bu halde beni tanıyamazdı değil mi?

Ona yaklaştım. Kendimi nasıl fark ettirecektim bilmiyorum. Bileğini yalamanın sevimli olacağını düşündüm.

Yavaşça pürüzlü dilimi onun soğuktan üşümüş ayak bileğine değdirdim. Huylanmış olmalı ki ayağını hafifçe hareket ettirdi. Ağlamaya devam ediyordu ve hıçkırıkları her seferinde daha çok canımı acıtıyordu.

Bakmadığı için bir daha yalamıştım bileğini. Bu sefer merak etmiş olmalı ki kafasını gömdüğü ellerinden kaldırıp ılık bir ıslaklık hissettiği bileğine baktı.

Göz göze geldik. Karanlık olmasına rağmen gözlerinin kızardığını görebiliyordum. Islak gözleriyle bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Korktuğumu hissettim.

Birden elini bana uzattı. Aniden geri çekildim. Ağlarken konuştu.

"Korkma, sana bir şey yapmayacağım. Sadece sevmek istiyorum."

Bunu demesiyle ona bir adım yaklaştım. İki elini de bana uzatmış tekrar korkutmamak için çok dikkatli şekilde hareket ettiriyordu.

Beni yavaşça kucağına aldı. Bir kolunun üstüne yavaşça yan yatırdıktan sonra düşmemem için kolunu da göğüsüne yasladı.

Gözleri hala ıslaktı ama ağlamayı bırakmıştı. Yüzünde hafif bir tebessüm görüyordum. Ben onu gülümsetmiştim.

Tek parmağıyla burnumun üstünden kafama doğru çıkarak beni severken konuştu

"Sen ne kadar güzel bir kedisin. Yavrusun da daha. Annen nerde senin? Terk mi etti seni? İsmin var mı acaba? Temiz görünüyorsun evden mi kaçtın yoksa yaramaz kedi."

"Minho." Dedim

"Sana da miyav kedicik."

"Adım Minho."

"Sen benimle mi konuşuyorsun hahaha."

Ağlamasını gerçekten durdurdum. Gözlerini de silmiş sadece hafif kızarıklıklar kalmıştı. Bana bakarak gülüyordu. Çok güzelsin. Ağlarken bile farklı güzelsin ve seni bu kadar yakından görmek küçük kedi kalbime dayanmayacak diye korkuyorum.

"İsmin varmı bilmiyorum ama sana bir isim koyacağım."

"Evet ismim var, Minho."

"Sen çok miyavlıyorsun. Miyav çok sıradan. Miyov? Hayır çok saçma. Miyo? Hayır bunu da beğenmedim. Miwo? Evet Miwo! Nasıl? Yeni ismini beğendin mi Miwo? Bence çok yakıştı sana."

"Miwo mu? Sen koyduysan güzel bir isim Jisung. Beğendim."

"Çok miyavlama tamam mı? Annem kedileri sevmez. Sesini çok duymasın. Gerçi seni bıraktıktan sonra belki buraya bir daha hiç gelmeyeceksin ama olsun. Gelirsen çok miyavlama."

"Tamam."

"Hahaha, anlayacağını düşünerek seninle çok ciddi konuştum değil mi? Ne diyecektin 'tamam' mı? Hahaha. Umarım çok miyavlamazsın Miwo."

"Tamam dedim zaten."

"Şş tamam sessiz ol. Sen aç mısın bakalım? Sana annemden gizli birşeyler getireyim mi? Yoğurt sever misin? Ekmek? Süt? Bekle burda sana getireyim."

"Aç değilim beni bırakma."

"Tamam heyecanlanma ben hemen geliyorum tamam mı. Çabucak geleceğim gitme bir yere sakın."

"Hayır gitme. Aç değilim. Bana neden ağladığını söyle."

"Bak sessiz ol yoksa getiremem, bilmem kaçıncı hislerinle lütfen anlıyor ol beni. Hemen geleceğim."

Beni yavaşça kaldırıp oturduğu merdivenin yanına koydu ve ayağa kalktı. Hem ağladığı için hem de soğuktan akan burnunu çekerek içeri girdi.

Özür dilerim Jisung gitmeliyim. Çok bile kaldım. Koşarak eve gittiğimde Jisungun elinde tabakla etrafına bakıp Miwo'yu arayacağını düşündüm. Üzgünüm tekrar geleceğim.


•°•°•°•

ฅ⁠^⁠•⁠ﻌ⁠•⁠^⁠ฅ
Ya aglicam simdi cok sirin degil mi
Bi de hikayenin basi icin dirty mind'lılardan ozur diliyorum ŞAKDLDŞSŞSLSLSL

Bir de ilk bölümden söyleyeyim, sonunu bağlamak istediğim olay belli ama gidişat konusunda gram fikrim yok hem saçma hem mantıksız olabilir hep dediğim gibi eğleniyorum sadece belki daha iyi halini yazarım falan fisman

İyi okumalalrlrar

Miwo // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin