11'

1K 165 74
                                    

Olanlarla ilgili ne düşündüğünü çok merak ediyordum. Saat geç olmasına rağmen şansımı deneyerek Jisungun evine gittim. Odasını camının önüne geldiğimde yarım açık olan camdan ona seslendim

"Jisung!, Jisung!"

Perdedeki gölge gittikçe küçüldü ve cama yaklaşan Jisung perdeyi açtığında yüzünde beni göreceğini bilmenin heyecanı ve mutluluğu vardı.

"Miwo! Nerelerdeydin yine? Özledim seni. O kadar çok özledim ki hem de!"

Beni kucağına alıp sarılırmış gibi omzuna alıp etrafında dönmeye başladı. İki eliyle tutup beni yukarı kaldırdığında gülümsemesini daha net görüyordum. Mutlu olmak ona ne kadar da yakışıyordu!

"Ben galiba başardım!"

Beni yine göğüsüne yasladı ve yatağına bağdaş kurarak oturdu. Kafamı severken konuşuyordu

"Ben bugün Minho'yla konuştum. Galiba gerçekten bir arkadaşım olacak. Merak etme sen de benim arkadaşımsın seni hiç bırakmayacağım. Bakmaya sevmeye ve günlerimden bahsetmeye devam edeceğim. Ama kedi değil de bir insan arkadaşım olacak. Benimle neden arkadaş olmayı istediğini hala anlayamıyorum. Tarzımı sevdiğini söyledi ama iki yıldan fazla süredir aynı saç şeklini aynı çantayı ve aynı küpeleri kullanıyorum.."

"Belki de iki yıldan fazladır seninle konuşmak istiyor?"

"Acaba iki yıldan fazla süredir mi benimle konuşmak istiyor? Bilmiyorum ama gözlerinin bende hissettirdiği şey içimi ısıtıyor. Diğerlerinde olduğu gibi üzüleceğimi hissetmiyorum. Belki de benimle konuşması farklı düşünmeme neden oluyor ama yine de onunla konuşacağım. Onu tanıyana kadar çok özelimi paylaşmazsam en fazla ne olabilir ki? Arkadaşım olması fırsatını bu nedenden dolayı kaçırırsam tam bir aptallık olur."

"Kendine aptal deme."

"Evet bence de güvenmeliyim."

"Jisung-"

Annesi Jisung'a seslenerek içeri girdiğinde beni görünce şok olmuş donakalmıştı.

"Sana kaç defa dedim şu pisliklere dokunma diye! Kim bilir yatağına da koymuşsundur onu! Dışarı çıkmayı da mı yasaklayayım onu mu istiyorsun! At onu dışarı çabuk! Sonra gel buraları temizleyip yıkan!"

"Hayır o temiz."

"Sana cevap hakkı tanımadım! At şunu dışarı!"

"Atmayacağım!"

"Seçenek sunmuyorum onu atacaksın!"

"Hayır atmayacağım! Bana tek mutlu hissettiren ve beni gerçekten dinleyen tek şeyi, senin adımını atmayı bırak girip nefes almaya bile vaktinin olmadığı odamdan dışarı atmayacağım!"

"Sana okulda terbiyesiz olmayı mı öğretiyorlar! Ne bu cevaplar yok mutlu hissettiren yok gerçekten dinleyen! At çabuk onu!"

"O beni anlıyor!"

"Seni kimse anlamıyor, küçücük beyinli pislik yumağı kedi mi anlayacak?! Biri anlasaydı arkadaş diye ağlamazdın. Çocuğum olduğun için utanıyorum."

"O BENİ ANLIYOR! İZLE DE GÖR!"

Sinirle yerinden kalkıp beni yere koydu. Bana "lütfen bir şekilde beni anlıyor ol.." diye çaresizce fısıldamıştı. Yüzü ağlıyor görünüyordu ama sesi öyle değildi.

Bana elini uzatıp odaklanarak

"İşaret parmağımı göster." Dedi

Ne yapacağımı anlamamıştım. Herşey çok hızlı gelişiyordu ve ben sanki Jisungla birlikteyken basılmışız gibi çok korkmuştum.

Miwo // MinsungWhere stories live. Discover now