33

661 78 189
                                    

Arkadaşlar geliyor..  ne yazdım ben ya OF

Sorgulamayın tamam mı sadece bunları yazmak cok eglenceliydi

*****

Kapının çalmasıyla kafamı gömdüğüm ağlamaktan ıslanmış yastığımdan kaldırıp yürüdüm. Kapıyı çok az araladığımda Hyunjini görmeyi beklemiyordum.

"Jisung"

"Minho yolladı dimi seni? Git, uğraşamam."

"Hey, dur!"

Kapıyı kapatırken elini araya koyup durdurdu.

"Ben de sana Minho'yu soracaktım. Aradım açmadı, evine gittim kapıyı da açmadı. Belki seninledir diye düşündüm.. de.. sen..? sen ağlıyor musun?"

"Minho'yu bilmiyorum. Umrumda da olduğunu söyleyemeyeceğim açıkçası."

"Jisung ne oldu neden böyle diyorsun? Anlamıyorum ki dediklerini. Kötü bir şey mi oldu yoksa ya neden ağlıyorsun?"

"Hyunjin.."

Tam şu anda birine o kadar ihtiyacım vardı ki. Beni dinleyip omzumu pat-patlayacak birini istiyordum ve bu kişi kapıma gelmişti. Olanları da bilmiyordu.

Kapıyı daha çok açtım ve gelmesi için geriye birkaç adım atıp odama yürüdüm. Arkamdan kapıyı kapatıp o da geldi ve yanıma, oturduğum yatağıma oturdu.

"Neler oluyor Jisung? Minho mu birşey yaptı?"

Bir elini omzuma atmıştı. Hyunjin olduğu için mi yoksa birisinin yanımda olduğu için mi anlayamadığım bir şekilde bundan hoşlanmıştım.

"Neden..." Ağlamam şiddetlendikçe konuşmak zorlaşıyordu.

"Şş tamam iyi olacaksın Jisung. Rahat ol, ağla, içini dök. Ne zaman anlatacaksan ben buradayım."

Söyledikleri ve sarılırmış gibi tek eliyle uzanıp omzumu sevmesi iyi hissettiriyordu. Hıçkırıklarım da yavaşlıyordu.

"Neden mutlu olamıyorum?"

"Deniyor musun?"

"Hem de çok. O kadar deniyorum ki. Birçok şeyi görmezden bile geldim ama en sonunda daha büyük bir şekilde geri döndü herşey."

Sorusuna cevap verirken yüzüne bakmıştım ama bundan o kadar pişmandım ki. Hyunjinin yüzü çok güzeldi.

"Minho hyung seni mutlu edemiyor mu? Söyle ben dövemem ama Bangchan hyunga dövdürürüm. Ben döversem dayak yerim hahaha."

Gülüşüne karşılık göz yaşlarımı yavaşlatmıştım.

"Minho bana bağırdı, ben de ona bağırdım. Benim de hatam var ama ne yapayım, Felixi bunlara rağmen savunmasına dayanamadım."

"Olayı tam olarak bilmiyorum Jisung ama Felix onun kardeşi. Savunması gerektiğini söylemiyorum ama kan bağları var. İstemese de ona dayanabilir mi? Annesi ona kötü davrandı, diğer kardeşlerinden nefret ettirdi ama yine de en son anında yanında olan o değil miydi?"

"Öyle ama, Felix'in bana sadece 1 gün için yaptıklarını sana anlatsam aynılarını sen de düşünürsün."

"Seni anladığımı söyleyerek yalan söylemeyeceğim Jisung. Seni anlamam çok zor olan şeyler yaşadın. Ama lütfen sadece şuanlık da olsa benim için mutlu ol tamam mı?"

"Deneyeceğim Hyunjin."

"Sarılmak iyi gelir mi?"

Kollarını açtı. Biraz düşündükten sonra boynuna kollarımı doladım. Onu Minho olarak mı düşünmek istiyordum? Minhoymuş gibi düşünerek yaptığım şeyler beni iyi hissettirir miydi?

O da bir elini sırtıma diğerini belime doladı. Sırtımda olan eliyle pat-pat yapıyordu. Daha sıkı sarıldığımda konuştu

"Gerçekten iyi hissedene kadar bırakma. İstersen 3 dakika istersen 3 saat. Gerçekten yeterli geldiğinde bırak."

"Hmhm." Kafamı yavaşça boynuna gömerken mırıldandım.

Bir süre öyle durduğumda kalbinin ve nefes alış verişinin hızlandığını fark etmiştim. Başta ben öyle hissediyorum sanmıştım ama gerçekten de hızlanıyordu. Boynunun da yandığını hissetmiştim.

"Daha iyi misin?" Dedi gergin sesiyle

"Evet. Ama lütfen biraz daha.."

"Tabii, istediğin kadar."

"Biraz daha.." diye fısıldadım tekrardan. O an ona sarılma isteğim o kadar fazlaydı ki her an kendimi daha çok yapıştırıyordum.

"İyi ki geldin hyunjin." Dedim kafamı yavaşça boynundan çekerken.

Aslında sarılarak saatlerce dururdum ama abartmak istemiyordum.

Yüzüne bakmamak için kendimi zorluyordum. Bakarsam gözlerimi bir daha çekemezdim. Belkide hala Minho olduğunu düşünerek Hyunjinin yüzünü görmek istemiyordum.

"Her zaman Jisung." Dedi ve konuşmasıyla ona baktım.

Hyunjine bakıyordum

Yüzü çok güzeldi

Gözüm, gözünün altındaki benden aşağı, dudaklarına, doğru kaydı. Pembe pembe parlıyorlardı.

Hayır Jisung, o Minho değil diye hatırlatıyordum kendime sürekli.

Onu öpemezsin

Her istediğin zaman gördüğün güzel dudağı öpemezsin

Onları hareket ettirdiğinde de tek odağım dudaklarıydı. Umarım fark etmemişti.

"Daha iyisin değil mi?"

"Evet Hyunjin, sayende."

"Göz yaşlarını mutlu anlarına sakla." Dedi Hyunjin ve sakince gülümsedi. Belimdeki elini hareket ettirmeden sırtımdaki elini yüzüme yaklaştırdı. Yanağımı uvucunun içine aldı. Ne yapıyorsun Hyunjin?

Eğilip yanağımdan öptüğünde garip hissetmiştim. Öptükten sonra yanağını yanağımdan ayırmadan geri çekiliyordu. Hyunjin dudaklarımız birbirine yaklaşıyor ve lütfen bu kararı bana bırakma.

Yaklaşmaya devam etti. Dudaklarımız kenarlarından dokunduğunda ikimiz de gözümüzü kapatıp karşı koymadan dudaklarımızı birleştirmek için devam ettik.

Neden şu anda öpüştüğümüzü bilmiyordum ama bu harika hissettiriyordu. Belimdeki eliyle belimi sıktırdığında istemeden daha çok dikleştim ve ona ağırlığımı verdim.

Çekilmek için durduğumda onun dudak hareketleri beni tekrar devam etmeye ikna ediyordu.

Boynundan tutup kendimi geriye bıraktığımda yatağa sırt üstü yatmış, üstümde tamamen hyunjinin ağırlığını hissediyordum.

Elini belimden tişörtümün içine soktuğunda inlemeyle karışık bir nefes verdim.

İkimiz de bu sesle duraksamıştık. Yavaşça dudaklarını benimkinden ayırıp üstümden kalktı.

"Ben.. gitsem iyi olur."

"Minho'dan haber alırsan bana da söyle lütfen."

"Bu yaşanmamış gibi mi davracaksın?"

"Hayır, uygun bir zamanda anlatırım ona."

"Bence ne yaşandığını unut. Sadece destek oldum sana. Daha iyi değil misin şimdi?"

"Evet iyiyim hyunjin ama-"

"Aması yok. Arkadaşça bir öpüşmeydi."

"Arkadaşça mı?"

Ben konuşurken çoktan kapıya koşmuştu bile. Endişeli ve pişman görünüyordu. Yetişemeden de evden çıktıp gitti. Az önce Hyunjinle öpüştüğüme inanamıyor, kendimi kötü hissediyordum. Bu olmamalıydı.

.
.
.
Sudu hikaye bitmesin diye saçmalarsın da bu kadar da olmaz ya

Miwo // MinsungWhere stories live. Discover now