21'

971 141 47
                                    

Jisung'u dört yıldır ilk defa sinirli görüyordum. Sinirli demek az kalırdı. Gözü dönmüştü. Beni koruyor olmasaydı ondan korkar ve oradan uzaklaşırdım.

Dört yıl önce aynı bu şekilde karşı çıkmış olsaydı şuan hayatı daha farklı olurdu. Neden şimdiydi? Neden başkası kendinden değerliydi? Jisungu çok seviyordum ama en başta sevdiğim kendi canımdı. Yarım da olsa hayatımdı.

Tanıdık yüzlü çocuk yerde kıvranırken onu izledim. Güçsüzdü. Jisung'un gözü dönmese bile ondan daha güçlüydü ama çocuk kendini büyük görerek, Jisung ise kendini küçük görerek aptallık ediyordu.

Çocuğu sürekli Jisungla uğraşırken görüyordum. Bu yüzden yüzü tanıdıktı. Ama onun hareketleri, davranışları, kişiliği onu ilk gördüğümden beri tanıdık gelmişti ama ne yapsam da bir türlü kim olduğunu çıkaramıyordum.

Jisung sinirle çocuğun bacağına tekme attıktan sonra etrafına bile bakmadan uzaklaştı. Etrafımızdaki herkes bir giden Jisung'a, bir bana bir de yerde kıvranan sarı kafalı çocuğa bakıp ne olduğunu sorguluyordu.

"Bana ne yaparsan yap. Ama sevdiklerime dokunmayı düşünme bile."

Onun için takıntı mı olmuştum yoksa beni gerçekten sevip hayatına kabul etmiş miydi? Takıntısıysam bile bunu belli etmiyordu. O zaman gerçekten beni sevmiş miydi? Çok düşünerek kafamı karıştırıyordum.

...

Çıkış zili çaldığında okuldan çıkmak için yürümeye başladım. Yürürken Jisungun sınıfına ve olabileceği yerleri göz gezdiriyordum ama onu görememiştim. Çoktan çıkmıştı.

"Hyung bugünü asla unutmayacağım." Dedi Jeongin heyecanlı şekilde.

"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Jisung'un o halini, o sinirini gördükten sonra.. ne bileyim. Sanki o Jisung değildi. Bedenine başkası girmiş de sinirlenip dövüyormuş gibi. Ve bunu, çocuk bana vurduğu için yaptı."

"Gerçekten de öyle. Gözlerimle görmesem anlatsanız inanmazdım. Bi de ne güzel konuştu öyle ya." Bangchan Jisung'un öğle arasındaki sinirli kalın ses tonunu taklit ederek devam etti "Bana ne yaparsan yap. Ama sevdiklerime dokunmayı düşünme bile."

"İnsanların bakışlarını gördünüz mü? Acayip şaşırmışlardı Jisung'un o haline." Dedi Hyunjin de

...

Jisung Miwo'yu özlemiş olmalıydı. Diğerlerinden ayrılıp Jisung'un evine doğru yürümeye başladım. Ağaca ulaşmama 6-7 adım kalmışken arkamdaki çıtırtı sesiyle arkama baktım.

Dönmemle Bangchanla göz göze gelmemiz bir oldu.

"Beni mi takip ediyorsun lan?"

"Aynı yoldan gidiyorduk kardeşim niye takip edeyim seni?"

"Sallama. Neden takip ediyorsun?"

"Senin için endişeleniyorum çünkü."

"Sana bilmediğin ve zamanı geldiğinde anlatacağım şeylerin olduğunu söylemiştim. Şimdi eve dönüyorum. Bozdun bütün herşeyi."

Yanından hafif omzuna çarparak geçtim. Ben yürüdükten sonra çok uzaklaşmadan konuştu arkamdan

"Birazcık bahsetsen?"

Durdum ve arkamı döndüm.

"Onunla konuşacaktım. Hepsi bu. Mahvettin."

"Mahvettim öyle mi? Sen benim için ne yaptın peki?"

Üstüme doğru yürürken konuşmaya devam etti

"Senin için endişelendim, sana gaz verdim, her zaman yanında oldum. Olmadım mı? Olmadıysam hayır olmadın Bangchan de. Sana derdim olduğunu belli ederek konuştum ama anlamadın de. Evde tek başıma ağladım ama hissetmedin Bangchan de. Sen benim için bunların yarısını bile yapmadın ve ben şimdi seni endişelendiğim için takip ederken suçlu oldum. Suçlu başından beri birşeyler saklayan sensin Minho."

Miwo // MinsungWhere stories live. Discover now