27'

822 131 54
                                    

"Biliyor musun Miwo"

Diye konuşmaya başladı Jisung ben onun kucağında yatarken. Bir yandan da kafamı seviyordu yavaşça

"Ben galiba.."

Bekledi. Daha sonra devam etti.

" 'Galiba' değil aslında. Bayağıdır bundan emindim ama fikrimi kafamdan silmeye çalıştım. Unutmayı denedim tüm bu düşüncelerimi ama.."

"Söylesene artık Jisung."

"Ben.. Nasıl desem. Minho'yu.. seviyorum. Böyle normal bir sevgi gibi değil. Temas çok sevmem ama onu her gördüğümde sarılmak istiyorum. Sarılıyorum da. O kadar güzel bir his ki. O da ellerini belime sarıyor. Çok mutlu oluyorum. Ama bu onu bilmiyor. Normal şekilde sarılıyor o bana. Bir arkadaşına sarılıyor. Yönelimini bile bilmiyorum o yüzden belli etmeye çalışarak daha yeni tanışmışken uzaklaşmak da istemiyorum ondan."

Duyduklarım karşısında sanki bunları biliyormuşum ama ilk defa duymuşum hibi hissediyordum. Sevdiğim çocuk beni geri seviyor. Neden bu normalmiş gibi geldi. Öyle düşündüğüm için mi? Nasıl şaşıracağımı şaşırmıştım.

"Aslında Minho'yu görene kadar birinden hoşlanmayı mantıklı bulmuyordum. Sevdiğim insanlar vardı ama aşk çok.. ne bileyim. biraz şey gibi.. ağır, kötü bir şeymiş gibi düşündüm hep. İki insan birbirine çok aşıksa evlenirlerdi ve annemle babam evli şekilde böyleyse aşk bu olmalıydı diye düşünürdüm. Kesin bunun aşk olduğunu bilmeden birinden hoşlanmışımdır küçükken falan ama.. bir gün bu duyguyu hissedersem bir erkeğe olacağını.. düşünmüyordum Miwo. Gerçekten seviyor muyum onu?"

Yavaşça gözlerinden yaşlar akıyordu.

"Baloda bana neler olduğunu anlatacak. Korkuyor onu bırakmamdan. Yeni tanıştık, daha yeni konuşmaya başladık. Ben onu nasıl bırakayım? Çölde susuz kalmışım. Demiş ki biri
sakın su içme yoksa tüm suyunu alırım. Sonra su beni bulmuş. Ama su diyor ki lütfen beni bırakma. Ben orada suyu nasıl bırakayım zaten ne zamandır senin hayalini kurmuşum. Seni düşündüğüm için sensizliğe dayanmışım."

Konuşması bittiğinde bir süre daha beni severek yavaş ve sessizce ağlamaya devam etti. Dış kapının sesini duyduğunda yerinden sıçradı.

"Miwo şimdi git tamam mı? Annem geldi."

Dediğini yapıp camdan atlayıp gittim. Her şeyi öğrendikten sonra yine de benimle sevgili olur musun Jisung? Bana olan sevgin değişir mi?

.
.
.

(Bakış açısı değişikliklerini anlıyor musunuz bilmiyorum ama üst kısımda Jisung'un gözünden okuyordunuz şimdi Minho'ya geçti. İyi okumalar :33)

Okulda boş bir gün geçirmek istediğimiz için anlaşıp dördümüz de okula gelmiştik. Jisungun bana dünkü dedikleri içimi kemiriyor, anlattığı kedinin hoşlandığı kişi olduğunu öğrendiğinde yüzündeki ifadesini görmemek için tam o anda intihar etmenin nasıl bir fikir olduğunu düşünmeden edemiyordum.

Anlaşıp gelmiştik gelmesine. Hatta tüm sınıflar neredeyse boş olduğu için birkaç sınıfı birleştirmişlerdi. Hyunjinle Jeongin de öğretmenlere yalvarıp yoklamadan sonra bizim sınıfa geldiler ve benim en arkadaki yerim ve ön sırasını dörtlemiştik.

Chan benim tam önümdeydi. Benim solumda hyunjin, Bangchan'ın solunda da Jeongin oturuyordu.

Chan bana bakmıyordu.

Bana cevap vermiyordu.

Jeongin sandalyeye ters bir şekilde oturmuş, bize dönmüştü. Bangchan ise bedenini tamamen Jeongin'e çevirmişti ve ben onun görüş açısına girmiyordum.

Miwo // MinsungWhere stories live. Discover now