36

594 78 119
                                    

"Gidiyor musunuz şimdi gerçekten ya."

"Abartma Hyunjin. Ağla bir de istersen. Oha bir dakika ağlıyor musun?"

"Ağlamıyorum Jeongin. Güneşten sulandı gözüm."

"Hyunjin hava utanmasa kar yağacak ne güneşi ya."

"Senden bahsediyor belki de Jeongin?" Dedi Bangchan kolunu Jeonginin beline dolarken

"Abart biraz daha Bangchan." Dedim gülerek

"Tek abartan ben miyim şuan Hyunjine bak, gidiyorsunuz diye ağlıyor." Bangchan kafasıyla hyunjini işaret etti.

"Salaksın ya gel buraya." Hyunjine doğru iki kolumu uzattım. Sanki bunu bekliyormuş gibi gelip göğüsüme kafasını yasladı. İki eliyle de yüzünü kapatıyordu şiddetlenen ağlamasını görmeyelim diye.

"Hyung, ben.. ben.."

"Ağlamadan konuş Hyunjin hiç bir şey anlamıyorum."

Bir yandan sakinleşmesi için kafasını okşuyordum.

"Minho hyung.." dedi, dedikleri şimdi daha rahat anlaşılıyordu

"Efendim Hyunjin." Dedim. Sanki kapattığı ellerinden yüzünü görebilirmişim gibi kafamı geri çekip göğüsüme yaslanan Hyunjine bakıyordum

"Özür dilerim."

"Özür mü? Ne için? Herkes ağlar Hyunjin, sorun değil."

"Ağladığım için değil."

"Neden peki?"

"Jisungla olan o gün için."

"Kaç defa dedim olmuş bitmiş diye Hyunjin. Kaç ay geçti zaten üstünden. Unut artık hatırlayıp da kendini de bizi de üzme."

Konuşmamla birlikte Hyunjin kollarını bana sarmış, kafasını omzuma gömerek daha da şiddetli ağlamaya başlamıştı. Poposunu pat-patladım. (Sssaplakk) (Ya popo cok komigime gidiyo ama ne yazacagimi bilemedim kalca da ne bilm. Got iste.)

"Tamam koca bebek, geçti. Bir daha görüşmeyecek değiliz ya."

"Ne zaman görüşeceğiz ya. Tatillerde 2-3 gün en fazla."

"Olsun konuşuruz sık sık."

"Söz de."

"Abartma Hyunjin, tamam artık hadi"

"Söz de!"

"Söz Hyunjin. Söz veriyorum."

Ağlaması yavaşlamış, son kez sıkı sıkı sarılıp Bangchan ve Jeonginin yanına geçmişti.

"Hyunjin ağlıyor musun?"

"Hayır."

"Neden gözlerin ıslak ya?"

"Jeongini gördüm."

"Nasıl?"

"Bir şey yok Jisung, sadece üzülüyor gidiyoruz diye." Dedim ikisinin konuşmasını sonlandırmak için

"Aldın dimi her şeyi? Önemli bir şey kalmadığı sürece sorun yok, kargoya verirler." Dedim elindeki son çantayı da arabanın arkasına koyduğunda

"Aldım Minho merak etme. Kontrol ettim tekrar tekrar."

"Sıra hiç birimizin istemediği şeyde çocuklar." Dedim

"Deme ya.." diyerek tekrar ağlamaya başladı Hyunjin

"Veda zamanı." Cümlemi devam ettirdiğimde sırayla birbirimize sarıldık.

Jisungla Hyunjin karşı karşıya geldiklerinde birbirlerini geçiştirmişlerdi. Üstünden kaç ay geçmesine rağmen birbirlerine çok soğuklardı. Bu sevindiğim bir şeydi ama bir daha görüşebilme ihtimalimiz ne kadar büyüktü?

"Yarım yamalak vedalaşılmaz sarılın." Diyerek Jisungun arkasından hafifçe Hyunjine ittim.

Hyunjin gözlerini kapatıp fark etmediğimi düşünerek Jisungun kokusunu içine çekti. Jisung ise benden korkuyormuş gibi kendini geri tutuyordu. Ama en azından sarılmadık diyemezlerdi.

Sonunda arabaya binip yola çıkmıştık. Veda zordu. Uzun süre  ayrı kalmak daha da zordu ama Jisungla aynı okulda okumak ve birlikte yaşamak bu zorluğa katlanmamda yardımcı olacaktı.

Eğer Jisung o kazadan sağ çıksaydı.

Şaka yaptım.

Haha

Tamam kaza olmadı sadece uykunuz falan varsa açmak istedim bi kendinize gelin diye.

Yol o kadar güzel geçiyordu ki. Yaklaşık 8 saatlik bir yoldu ve en fazla ne kadar eğlenebilirsek o kadar eğlenmiştik.

"Eğer bana bir yıl önce bir kedi araba sürecek ve onun sürdüğü arabada 12 saat yolculuk yapacaksın dese inanmayı bırak ilk 4 kelimeden sonra dinlemeyi bırakırdım."

"Bana da Jisung seni çok sevecek ve içinde senin de olduğun hayalleri gerçekleştireceksiniz deseler inanmazdım."

"Miyavlasana."

"Ne alaka şuan Jisung?"

"Duyasım geldi hadi."

"Hayır, sonra."

"Minho hadi ya."

"Ah.. M.. Miyav?"

"Bunu başka zaman da duymak istiyorum."

"İstemediğin kadar duyacaksın."

"Utanmadın?"

"Artık ikimiziz. Sadece ikimiz."

"Duracak bir yer bul ben çok acıktım."

"Konudan konuya atlamana uzun bir süre alışamayacağım galiba."
.
.
.
Hava kararmış varacağımız yere 20 dakikadan az kalmıştı. Jisung da yan koltukta uyuyakalmıştı.

Yeni evimizin önüne geldiğimizde arabayı park ettim.

"Jisung. Bebeğim uyan hadi geldik."

"Hmm..?"

Çok güzel uyuyordu. Uzanıp dudağınının kenarından hafifçe öptüm. Gözünü açtığında yavaşça algılamış olacak ki bakışları yumuşadı ve hafifçe gülümsedi.

"Geldik mi?"

"Geldik hayatım."

Eşyalarımızı eve taşımıştık. Eşyalı bir evdi. En azından temel şeyler. En azından yatacak bir yerimiz vardı.

"Minho şunu da uzatsana, örteyim."

"Daha kaç tane sereceksin iki tane serdik işte."

"Olsun kirlidir bu ya bi kat daha serelim."

"İyi al ama üstümüze ne örteceğiz?"

"Üşümeyiz biz ısıtırız birbirimizi."

"İyi tamam al." Diğer örtüyü de ona uzattım ve yatağın üstüne serdi. Yastıklarımızı da koyup üstümüze ince birşey aldığımızda sadece sarılıp uyumak istiyorduk.

***

Cok fazla mantik hatasi var. Mesela ehliyet ve araba nerden cikti bilmiyom oyle birden var olmus puf

Miwo // Minsungजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें