23'

861 138 81
                                    

Çıkış zili çaldığında tüm gün olduğu gibi Jisungun söylediklerini düşünüyordum. Bangchan ve diğerleriyle birlikte okuldan çıkmak için yürüyorduk.

Düşündüğüm gibi Bangchan 1-2 gün sonra benimle yavaş yavaş konuşmuş özür dilemesine gerek kalmadan onu affetmiştim. O da bunun farkındaydı

Öğle arasında onlara sabah Jisungla konuşmalarımızı anlatmıştım. Onlar da benim gibi anlayamamışlardı.

Oyalanarak okuldan çıkmıştık. Etraf çok olmasa da yine de kalabalıktı. Çok uzaklaşmadan Jisung'u gördüğümde ona doğru yöneliyordum ki sarı saçlı çocukla göz göze geldik. Karşıdan buraya doğru geliyordu. Jisung beni de, karşıdan gelen sarı kafalı çocuğu da görmüştü. Bangchan ve diğerleri de görmüştü ve hepimiz ne olacak diye çocuğun gelmesini bekliyorduk.

Evet oradaki herkes yavaşlamış çocuğun gelişini izliyordu.

Yanıma yaklaştığında kalın sesiyle konuştu

"Rezil olmak için hazır mısın? Ağlama sonra."

"Ayna değilim. Motivasyon konuşmalarını daha önce yapsaydın."

"Annenle de böyle konuşsaydın ya. Ah pardon unuttum. Sen öldürmüştün di' mi anneni?"

Etraf birden sessizleşmiş ara ara fısıltılar dışında tüm odak bizdeydi.

"Cümlelerini düzgün kur. Ben öldürmedim. Kimsin ve bunu nereden öğrendin bilmiyorum ama doğru konuş. Yalan konuşacaksan ben sadece anlık rezil olurum."

"Yalan mı? Hah. Annemin öleceğini bile bile bu duruma gelmek için ağlayan sen değil misin? Senin yüzünden öldü. Ve senin yüzünden istemediğim bir hayat yaşıyorum. Senin yüzünden hem onu hem mutlu hayatımı kaybettim."

"Annen mi? Kimsin sen?"

Bir adım daha yaklaşıp sinirden dolan gözleriyle gözlerimin içine baktı

"Tanıyamadın mı Minho? İnsan kardeşini nasıl tanımaz?"

Kardeşim miydi? Tanıdık gelen bu çocuk benim kardeşim miydi? Adını yavaşça anımsıyordum.

"F..Felix?"

"Felix ya. İnsan olmak için yalvarıyordun. Ne annemi ne beni ne de diğer kardeşlerimizi hiç düşünmedin. Biz çok mutluyduk. Sen gariptin. Ne anneme yalvarırken ne de geçen dört yılda... Diğer kardeşlerini hiç merak etmedin. Onlara ne oldu biliyor musun? Öldüler. Dayanamadılar insan olmanın sorumluluğuna. Annemin de diğer kardeşlerimin de katilisin sen. O kadar çok nefret ediyorum ki senden. Üstüne kusasım geliyor. Mutlu musun bari insan bedeninde?"

"Felix herkesin içinde böyle konuşamazsın."

"Neden? Herkesin içinde katil olduğunu söylemem rahatsız mı etti? Jisung duyuyor diye utandın mı? Aranız bozulacak diye mi korkuyorsun? Bangchan'a ve diğerlerine hala anlatmadın değil mi hiç birşey. Kandırmaya devam ediyorsun onları. Rezilsin."

"Konuştuklarına dikkat et. Annemi ben öldürmedim. Öleceğini bile bile yaptı bunu. Kendi isteğiyle yaptı. Sizi de etkileyeceğini ben bilmiyordum ama annem biliyordu. Bana kızarak kendini rahatlatıyorsun. Diğerleri gibi benim de yanımda olsaydın da mutlu olmak için başka seçenek aramasaydım. Hepsine sen öğretmiştin benden nefret etmeyi."

"Biliyor musun? Mutlu olmanı hiç istemedim. Pişman olmanı, acı çekmeni istedim. Ben bugüne kadar Jisung'a vurdum ama seni dövdüm. Ona vurarak senin canını acıtmak istedim. Sen ne kadar ona yakınlaştıysan ona o kadar zarar verdim ama sen üzülmek yerine ona daha çok bağlandın. Şimdi de tam tersi biliyor musun? Jisung'un canının acıması için sana vuracağım."

Cümlesini bitirmesiyle yüzümde yumruğunu hissettim. Bangchan ve diğerleri hareketlenmişken onlara gelmemeleri için bağırdım.

Dengemi koruduğumda ben de ona yumruk attım. İkimizin de sinirden gözü dönmüş bize yaklaşanlara da vuruyor birbirimizle yumruklaşıyorduk.

"Sen öldürdün!"
"Katil!"
"Kalpsiz!"

Bir yandan yumruk atıyor bir yandan da yılların acısını çıkarıyordu. Beni yere düşürüp üstüme çıkmış yüzüme ardı ardına yumruk atıyordu. İkimizin yüzü de kan içindeydi.

O yüzümü daha da kanatırken gücümü toplayıp onu üstümden yan tarafa atıp ben üstüne çıktım. İki elimle boynuna bastırıyor nefesini kesmeye çalışıyordum. Zar zor nefes alarak konuşmaya çalışıyordu.

Onu boğmak istiyordum. Sabah da Jisungla konuştuğumuz gibi, onu boğacaktım.

"H...Ha..di b..be..beni  d..de öl..öld..öldür."

Bunları konuşacak kadar nefes alabilmesi beni daha çok sinirlendirmişti. Boynuna daha da sıkı bastırdığımda Bangchan ellerimi açmaya çalışıyordu. Felixin yüzü kıpkırmızı olmuştu.

"Minho bırak çocuk ölecek." Dedi endişeyle yanımdaki Bangchan. Bir yandan kollarımı tutmuştu ama işe yaramıyordu.

"Gebersin!"

"Minho bırak onu bilerek yapıyor. Sen kimseyi öldürmedin. Onu öldürürsen başın daha büyük belaya girecek."

"GEBERTİCEM ONU!" Gözüm dönmüştü ve onu orada öldürmek istiyordum. Tek istediğim şey ellerimin arasında nefessiz kalışını görmekti.

"MİNHO BIRAK!"

Jisung'un ağlamaklı sesini arkamda duyduğumda duraksamıştım. Yavaşça sinirim hafifliyor ne olduğunu algılıyordum. Ellerimin arasında yüzü kan içinde ve nefessiz kaldığı için kızarmaktan çok moraran ve onu bırakmam için çırpınan Felix'i gördüğümde rüyadaymışım gibi hissetmiştim.  Gerçek hissetmiyordum. Kavga buraya kadar nasıl gelmişti?

"MİNHO LÜTFEN BIRAK ARTIK!"

Jisung'un ikinci bağırışı ağlamaklı bir sesten çok gerçekten ağlıyormuş gibiydi. Bacakları tutmamış yere çökmüştü. Çok korkmuştu. Onu çok korkutmuştum.

Felix'in boğazını sıkan ellerimi serbest bıraktığımda nefes alıp öksürmeye başlamıştı. Hareket edecek halim de yüzüm de yoktu. Yüzümü hareket ettirmeden gözümden gelen yaşlar yüzümdeki kanları da beraberinde götürerek aktı. Ayağa kalkıp kimseye bakmadan ve hiç bir şey konuşmadan yürüdüm. Bacaklarım beni zorla taşıyordu.

Bir tarafımdan Jeongin ve arkasından diğerleri, diğer tarafımdan da Jisung geliyordu. Yanıma geldiklerinde onları ittim. Tek istediğim eve gidip duş alıp yatmaktı.

Bana seslenmelerine aldırmadan hızlı hızlı yürüyordum. Sonunda bakmayacağımı anladılar ki sustular ve takip etmeyi bıraktılar. Hayatımdan iğreniyordum. İğrenç biriydim ve mutlu olmayı haketmiyordum. Kendimi batırdığım gibi Bangchan, Jeongin, Hyunjin ve Jisung'u da batırıyordum ve bu durum her şeyden daha berbattı.

*****
Onceki bolume yorum gelmwdi ama gunde 1 bolum sozumu tutim

BIDE BU BOLUM COK ZORT OLDU YA

Miwo // MinsungWhere stories live. Discover now