Ders 1

781 191 407
                                    

🌿Görüş ve önerilere ihtiyacım var🌿

Hayata bir sıfır yenik başlamak diye bir şey gerçekten var.
Çünkü ben kendimi bildim bileli hep yenik ve güçsüzüm.
Ailem olduğu zamanlardan hatırladığım tek şey, kötü anılar.
Eğer güçsüz ve çelimsiz bir çocuksanız sizden büyük çocukların her zaman hedefi olursunuz.
Onların en büyük amacı, size dünyayı dar etmektir ki; bunu çok iyi başarırlar.

Ben de okulda sürekli zorbalık gören o güçsüz ve korkak çocuklardandım. Tabii ki bunun yanında, bana yapılana "dur!" diyemeyecek kadar da zavallı olduğumu kabul etmek zorundayım.
Sanırım dünyanın bir düzeni vardı ve siz, ne kadar bu düzene baş kaldırmak istesenizde bir şekilde boyun eğdirmeyi öğretiyordu.
Boyun eğmek yaptığım en iyi şeylerdendi ve bir ödülü olsaydı muhtemelen ben alırdım.

Tabii ailem öldükten sonra bu değişti. Bir çocuğa verilebilecek en kötü deneyimle öğrendim üstelik.
Boyun eğmek benim kitabımda yoktu artık. Daha öfkeli ve başkaldıran bir çocuğa dönüşmüştüm.
En kötüsü de, bir daha asla çocuk olamadım. Sanki ailemle beraber o da ölmüş, onlarla gömülmüştü ama kimsenin bundan haberi yoktu. Cenaze namazı kılınmamış çocukluğuma ağlayan tek kişi bendim.

Uyumsuzluğum yıllarca sürmüştü ve bugün bile davranışlarımı kontrol edemiyordum. Aslında etmek istediğim de söylenemez, çünkü ben bir şekilde böyle yaşamayı seviyordum.
Arkadaş yok, sevgili yok, aile yok.
Hiçkimse yok!

Öksürmekten tahriş olmuş boğazlarım için suyumdan bir yudum daha alarak bilgisayara döndüm.
Çok eski bir uygulama kullanıyorlardı ve öğrenmek için bir saattir ter döküyordum.

Öksürüğümü elimle kapatıp derin bir nefes aldım.
Baş ucumda beliren gölge ile bakışlarımı tepemde, tek gözü kısık beni izleyen Ümit denen adama çevirdim.
Sürekli tepemdeydi manyak herif!
Elindeki dumanı tüten bardağı önüme koyduğunda kaşlarımı çattım.

"Babaannemin soğuk algınlığı karışımı. İç biraz boğazların yumuşasın." dediğinde bıkkın bir nefes verip elimle ittim.

"İstemez!" dedim soğuk bir sesle.

"İnat etme işte! Havalar artık soğudu. Ben her sabah içiyorum, ölmedim. Sana da bir şey olmaz" dedi bastırarak.
İtiraz etmek için ağzımı açtığımda Başkomiser bozuntusu içeriye girdi.
Dünden beri adama iğreti oluyordum ve
tenha da sıkıştırıp, güzel bir benzetme isteğimi zorlukla bastırıyordum.
Yanımdaki adam saklayamadığı tebessümüyle Başkomisere döndü.
Ne buluyordu bu adamda bu kadar? Kör sevgiydi bunun ki. Zaten belli ki kötü adamları seven aptal bir yani vardı, zira ilk günden beri köpek çeksem de hâlâ tepemdeydi.

"Hoşgeldiniz Başkomiserim" dedi tok bir sesle.
Komutanına söylüyordu sanki zevzek!
Lâkin, komutanı başını sallamakla yetinip bakışlarını çevrede gezdirdi.
Bir kalorifere yaklaşıp elini değdirirken bende onu göz ucuyla takip ettim.

"Yine soğuk bunlar?" dedi sorgulayıcı bakışlarını Ümit'e çevirip.
Ben yokmuşum gibi davranıyor it herif!

Sanki bende sana meraklıyım..

"Evet, Başkomiserim yine bozulmuş ama yarına kadar halledecekler inşallah" dediğinde hapşırdım.
Ortamda sessizlik olunca bakışlarımı onlara çevirdim
İkisinin de bakışları bendeydi. Umursamadan önüme dönerek kabanıma daha çok sarıldım.

"Ümit, sen git arşivde ki küçük elektrikli sobayı al gel" dediğinde göz devirdim.
Adama bak! Başkomiser olmak varmış; biz burada soğuktan donarken, o sıcak odasında oturacak.
Ümit bir dakika bile sürmeden elindeki küçük elektrikli sobayla geri döndüğünde saniyelik bir bakış atıp önüme döndüm.

Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢Where stories live. Discover now