İçini dökmek

178 47 69
                                    

🌼Kâbus'u özleyenler, yorumlarını eksik etmez artık değil mi? 🌼


Soğuk rüzgar yüzümü yalayıp geçerken içime ince ince sızan soğuktan korunmak için ellerim cebimde omuzlarımı yukarı kaldırıp kabanımın kaldırdığım yakalarına iyice sığındım.

Hafif çiseleyen yağmur yüzüme değiyor, bitmek bilmeyen yol uzadıkça uzuyordu.
Bakışlarımı sokağa çevirdiğimde erkenden kapanmış dükkanlara bir anlam verememiştim.
Hâlbuki gece geç saatlere kadar hayat dolu dolu devam ederdi bu sokakta.
Bugün günlerden ne olduğunu düşünmeye çalışırken yağmur sularının ıslattığı kaldırımda ayakkabımın ucuna akan kan ile irkildim. Başımı hafifçe kaldırıp geldiği yeri görmeye çalışırken yağmur suyu yerine kırmızı renkte bir sıvının kaldırımda su birikintisi oluşturup yol boyunca aktığını gördüm.

Elimi cebimden çıkarıp yavaş adımlarla kan yolunu takip ettim.
Yağmurun sesi artmaya başlamış, yol boyunca benim adımlarım ve ara sıra göğü yaran gürültü hariç ses yoktu.
Titreyip duran bozuk lambasının aydınlatamadığı karanlık sokak korku filmlerini aratmayacak türdendi.
Karanlığın içine girdiğimde cebimdeki telefonu titreyen ellerimle kavramaya çalıştım.
Kilidini açmak için dokunduğumda aniden çakan şimşek ile gökyüzü aydınlanmış, görüş açıma giren dehşet görüntüyle kaskatı kesilmiştim.
Çığlık atma isteğiyle doluyor ama ağzımı sonuna kadar açmama rağmen ses çıkaramıyordum.
Çıkmaz sokağın duvarındaki kanlar yağmur sularına karışmış yerde büyük bir kan gölü oluşturmuştu.
Ve o işaret duvarda sanki bana göz kırpıyordu.

Tıkanan nefesimle elime boğazıma götürmüş derin nefesler almaya çalışsam da sanki biri bütün gücüyle gırtlağıma bastırıyordu. Geriye doğru attığım büyük adımlarla kaçmayı düşünsem de takılıp düşmüş kan gölünden nehir gibi akan kırmızı sıvı üzerime bulaşmıştı.
O küçücük birikinti bir an da kan gölüne dönüşmüş beni bir bataklık gibi içine çekiyor ben ise deli gibi çırpınıyordum.
Şimşekler çakıyor, gök adeta yarılıyor ben ise kan gölünün içinde çırpınıyordum.
Sonunda pes edip bedenimi bıraktığımda hiç bitmeyen bir okyanus derinliği gibi metrelerce derinliğe batıyordum.

Çığlık çığlığa yatağımdan doğruluğumda nefes nefese kalmış elim boğazıma gitmişti. Derin derin nefesler almaya çalışıyor ama bir türlü yeterince oksijeni alamıyordum. Komidinin üzerindeki bardağa zor bela uzanıp elimin tersiyle vurup karşı duvara çarpmasını sağladım.
Bardak yerde tuzla buz olurken kırılırcasına açılan kapıyla Tarık Baş komiser karşımda belirdi.
Üzerinde pjimalari, elinde beylik tabancası ve yüzündeki endişe ile bir bana bir boş olan odaya bakıp yanıma koştu.
Elimi zor bela gırtlağımdan kurtardıktan sonra hızla komidindeki suya uzanıp eline dökerek yüzümü ıslattı.

"Sakin ol aslanım derin nefes al. Al ver, al ver yavaş yavaş hadi aslanım" diyerek çekmeceme uzandı.
İlaçlarımı bulduktan sonra titreyen elleriyle bir tanesini avucuna alıp dudaklarımın arasına bıraktı.
Yutup yavaş ama derin nefesler alırken neredeyse göğsümü delen kalbimin hızı yavaşlamış nefeslerim düzene girmeye başlamıştı.

Ayaklanıp hızlı adımlarla odadan çıktıktan saniyeler sonra elinde bir bardak su ile geldi.
Başucuma oturup uzattığında alıp, dudaklarımın arasında bardağın soğuk hissi ile birkaç yudum aldım.

"Daha iyi misin?"

Utangaçla başımı eğmiş sertçe yutkunmuştum. Sürekli böyle rüyalar görmeme rağmen ilk defa bu kadar güçsüz hissetmiştim.
Hangi akla hizmet bardağı duvara çarptığımı bile hatırlamıyordum.
Belki de ilk defa bu kriz ile yüzleşirken yanımda biri olsun istemiştim.

Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢Where stories live. Discover now