Avukat Cinayeti Davası Bölüm 2

182 75 50
                                    

🌿🌿🌿Görüş ve önerilerinizi bekliyorum mutlaka öpüldünüz 😘🌿🌿🌿

Medya: Benim kitaplarımın bölümleri medyasız okunmaz😉🦋🦋🦋

Geçmişim, bir beden olsaydı herhalde bugün buğulanmış ela gözleriyle bana bakan kız olurdu.
Öyle derin öyle acılı bir bakış atmıştı ki göğsüme yediğim kurşunlar hissettiğimin yanından geçmezdi.

Bir hayalet bana en fazla ne yapabilir, dediğim her an; ölmeden önceki son bakışı ve dilinden zorlukla dökülen, son nefes gibi çıkan o sözcüğü hatırlıyordum.
"Emanet"
Bana emanet edilmiş kardeşi için sadece bir katil olduğumu ona anlatabilmemin bir yolu olsaydı keşke.
Beni anladığını söyledikten sonra vicdanımı sıkıştırıp duran sözüme karşılık, o sözcükler dökülseydi dilinden. "Bırak"
O zaman belki de arkama bakmadan bir şekilde yaşamanın bir yolunu bulurdum.

Elimdeki sigaradan derin bir nefes daha çekip bakışlarımın takıldığı ayaklarımın ucundan zorlukla kaldırdım göz bebeklerimi ve batmakta olan güneşe baktım.
Yine kızıllığı ile güzel bir portreyi andırıyordu.
Yanımdaki hareketlilikle bu sefer bakışlarımı ona çevirdiğimde hâlâ kırgın soğuk hareleri yerinde duruyordu.
Sıkıntılı bir nefes alıp konuşmasını bekledim ama yine koymuştu o soğuk duvarları aramıza.
Daha önce hep ben koyardım o da bir şekilde atlamanın yolunu bulurdu.
Şimdi duvarları o koymuştu ve ben kırgın bir kalbin duvarlarından nasıl atlanır bilmiyordum.

Bir şeyler söylemek için dudaklarımı aralasam da kelimeler anlamını yitiriyor bir boşluğa düşüyordu sanki.
Bir süre sonra pes ettiğimde yine imdadıma yetişmiş gibi konuştu.

"Ümit bir şeyler söyledi"

Hevesim kursağımda kalırken sertçe yutkundum.
Anlatmak istediğim bir şey olmadığı için yine onu cevapsız bırakacaktım. Sonucunda o duvar hiç aşılmayacaktı.
Ne ben, ne onun aşamayacağı kadar yüksek olacaktı.

"Bazen öyle anlar gelir ki, bir derdin olur ve o dert gün geçtikçe kimseye anlatamayacağın kadar büyür, büyüdükçe kelimelere dökemeyecek kadar korkutur. Sanki anlatsan var olduğunu kabul edecek, seni yutan büyük bir kara deliğe dönüşecekmiş gibi susarsın. Hâlbuki, sen zaten o kara deliğin içinde çırpınıp duruyorsun ve bunu birileriyle konuşup yükünü paylaşamadığın müddetçe o girdapta sürüklenmeye devam edeceksin"

Sözleri bir mermi gibi beynime girerken haklı olduğunu hissediyordum. Sustukça konuşamıyor, konuşamadıkça susuyordum.
Üstelik hak versem de bunun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

"Tabii ki bana hemen açılmanı beklemiyorum çünkü biliyorum ki, bunun nasıl yapacağını bilmiyorsun.
Daha önce her sorununu kendin çözdün ya da çözemedin. Şimdi bir başkasından bunu isteyemezsin. O yüzden sen anlatma. Ben anlarım seni" diyerek omzumu dostça sıktığında ağlamamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Yumruklarımı sıkarak ayaklarıma bakarken o bir süre benim sessizliğimi dinledi.

✨✨✨

Aşk neydi? Uzanıp tutunacak kadar yakın ama kalbe dokunamayacak kadar uzak mı?
Belki de göz bebekleri birbine değecek kadar yakın ama harelerine giremeyecek kadar uzak.

Yanımda yürüyen adama kaçamak bakışlar atarken kalbimin onun yanında hiç de sakin olamadığına her seferinde şahit olmanın sıkıntısını yaşıyordum.
Uzun zamandır bu böyleydi ve ne yaparsam yapayım bu hislere ket vuramıyordum.
Çünkü biliyordum ki ben onun baktığı yerde bile değildim.
Zeytin rengi gözleri ve göz bebeklerini örten uzun kirpikleri beni her seferinde kendine biraz daha bağımlı hâle getiriyordu.
İzinde olduğum o 10 gün, bana işkence gibi gelmiş gözüm sosyal medyada ki hesabinda bir umut resim paylaşır görürüm diye sabah ediyordum.
Fazla samimi olmadığımız için arayıp mesaj da atamayınca o tatil bana kâbus gibi gelmişti.
Döner dönmez Tarık Başkomiserim bana en büyük iyiliği yapmış beni Ümit'in yanına vermişti.

Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢Where stories live. Discover now