Avukat Cinayet davası (Sonuç)

182 61 17
                                    

🌿🌿🌿Görüş ve önerilerinizi bekliyorum mutlaka öpüldünüz 😘🌿🌿🌿

Çocukların masum olduğunu söyleyenlere yıllardır yüzümü buruşturarak bakmışımdır. Tabii ki içlerinde masumluğun resmi gibi, temiz, saf kalpli olanlar var ama maalesef kötü olan da var.
Dünyanın düzeni bu, zira iyilikte kötülük de ne yaşa bakar, ne türe.

Hâlbuki daha küçücük yaşta yollarını seçerler.
Kötülüğün izinden mi gidecek yoksa iyiliğin mi?
Sebebi ne? Neye göre yollarını seçiyorlar bilmiyorum.
Belki ailesinden aldığı terbiye belki de doğuştan, fıtratında kötülük olarak doğuyor.

Kıvırcık saçları yüzünü kapatmış başı eğik duran daha belki de 16 yaşında olan kıza bakarken onun böyle bir yola sapmış olmasının sebebini bilmiyordum.
Üzerindeki kırmızı mevsimlik beyaz tenini ortaya çıkarmış soluk dudaklarına sanki renk katmıştı.
Daha küçücük olmasına rağmen büyük hatalar yapmış belki de bir cana kıymıştı.

Pişman mıydı?

"Anlat kızım, daha fazla saklamanın anlamı yok." Diyerek sessizliği bozan başkomserim ile ilk önce irkilse de daha sonra akan göz yaşlarını eliyle sildi.

"Babam olduğunu söyledi"
Titreyen sesiyle söyleyip birkaç saniye duraksasa da daha sonra devam etti.

"Benim babam zaten var. Başka baba istemiyordum ben ama o adam ısrarla onun kızı olduğumu söyledi bende.. "
Duraksayıp sertçe yutkunduktan sonra devam etti.

"Babam öğrenirse, zaten sevmiyordu beni gönderirdi."

Sevmiyordu...

Babasının ilgisizliğini sevmediğine yormuştu.

"B-Ben sadece konuşmak istemiştim. O yüzden oraya onunla gittim, o götürdü beni. Seni de anneni de alıp gideceğim deyince mantıklı düşünen tarafımı da kaybettim. İttim. Sonra korkuyla annemi çağırdım, hemen geldi. Aldı götürdü beni ama sanki o uçurum kenarında ruhunu da bıraktı. Bir daha yüzüme bakmadı, konuşmadı. Sanki hiç yaşanmamış gibi devam ettik fakat babamdan sonra annemi de kaybettim. Yalnız hissediyordum. "

Burnunu çekerek konuştuktan sonra bakışlarını tereddütte amirime çevirdi.
Onda ne gördü bilmiyorum ama dudaklarını birbirine bastırıp yüzünü acıyla buruşturarak hıçkırıklara boğuldu.
Derin nefesler aldıktan sonra devam etti.

"Sonra o adam geldi. Gereksiz bir yakınlık kurmaya çalıştı. İlk önce anlamadım ama sonra arabasında aynı tesbihi gördüm. "

"Tesbih"

"O adamda da vardı aynı tesbihten. Sorunca önce bir saklamaya çalıştı sonra çok değer verdiğim bir arkadaşım ile ortak aldığımız bir hediye dedi. Şüphe edince anneme söyledim. Korkunç bir tesadüf, unut artık ve bu konudan bahsetme diye azarladı ama merak etmiştim bir kere. Bende gizlice evine girdim. Sonra o resmi gördüm, ikisinin dostça objektife gülümsediği resim. Telefonumla çekip anneme gösterdim o da çok korktu ondan sonra konuşacağım ben dedi. Sonrasını bilmiyorum" diyerek omzunu salladı.

Yani ana kız cinayet işlemişlerdi, üstelik kadının geçmişte yaptığı saçma sapan bir hata yüzünden.
Hayatın böyle bir mizah anlayışı vardı işte. Bir şekilde tek bir hatan sarmaşık gibi ayaklarına dolanıyordu.
Ve belki de, sonrasında ki attığın başka yanlış adımlar, daha da büyük bir çıkmaza sokuyordu insanı.
Yalan yalanı, günah günahı doğuruyordu.

Başkomiser bıkkın bir nefes alıp ayaklanırken bizde ayaklandık.

"Ümit, ifadesini yazsın sonra ikisini de savcılığa sevk et" diyerek çıktığında bende peşinden çıkmıştım.

Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢Where stories live. Discover now