Kâbuslar gerçek oldu

198 37 38
                                    

Bol bol yorum gelmezse ilham da gelmiyor. Yorumlar azaldı bende düzenli bölüm atmayı bıraktım. O yüzden eskisi gibi bir gün arayla gelmiyor.
Yani tamamen size bağlı çiçekler 🌼
Öyle bir kişinin yorumları ile yb atmıyorum.
Böyle devam ederse haftada bir atarım.

Çökmüş omuzlarım ile kalabalık arasındaki iki adama bakarken elimdeki pet şişesini daha çok sıktım.
Gözlerimi her kapattığımda önüme gelen görüntü, beni tepeden tırnağa ürpertiyordu. Titreyen ellerimi durduramıyor, her gece gördüğüm kâbuslardan birini yaşıyor olabileceğimi düşünüyordum.
Ama gerçekti. zira kâbuslarımın aksine nasıl uyandığımı, buraya nasıl geldiğimin her detayını hatırlıyordum.
Kâbuslarımda genelde sadece o anı yaşardım, öncesi olmazdı.

Tepemde oluşan gölge ile bakışlarımı sahibine çevirdim.
Oradaydı işte. Bu kabusun İlk defa o kadar korkutucu olmadığını düşündüğümde sebebini uzaklarda aramadım. Hüzünlü, biraz da endişe karışık bakışlarını üzerime diktiğinde sebebi yanımdaydı.
Dudaklarım titrerken ayaklandığımda ensemi kavrayarak omzuna yatırdı.

Bir baba kadar sıcak, bir abi kadar güven hissi iliklerime kadar işlerken sadece korkudan titreyen bedenimi sakinleştiren ilaçlarımı artık aramadığımı fark ettim.
Sahi, olay yerini gördüğümde nefesim kesilmemiş, titreyen ellerim ile çeplerimi karıştırmamıştım.
Telkin veren sesi ve güven dolu kolları bağımlı olduğum ilacı aklıma bile getirmemişti.
Eksiğimi bulmuştum sanki.
Ben o ilaçlara bağımlıydım çünkü hayatımda ondan başka beni ayakta tutan hiçkimse ve hiçbir şey yoktu.
Şimdiye kadar...
Artık yalnız değildim. Korkularımla başa çıkmam da yardımcı olacak biri, hemen yanımda duruyordu.

Kollarından çıktığımda omuzlarını sıkıp derin bir nefes aldı.
Yüzünde yer yer yorgunluk hâlâ duruyordu.
Birkaç saniye içinde Ümit'de görününce aynı endişe dolu ifade onun yüzünüde kaplamış olması, içimde büyüyen güven duygusunu daha fazla körüklüyordu.

"Elimizde ne var Ümit?" Diye soran Tarık baş komiserim ile kasvetli hava dağılmış meraklı bir bakış atmıştım.

"Kurbanların kimlikleri belli. Dört kişilik bir aileden ikisi çocuk biri annenin cesetleri var. Babanın bedeni aralarında yok."
Gözlerimi acıyla kısıp yumrukluramı sıktım.

"Çocukların yaşı kaç?" diye sordum araya girerek.

"Biri 12 yaşında bir kız diğeri 8 yaşında bir erkek çocuğu"

"Göreceğim" diyerek hareketlendiğimde hemen önüme geçti Ümit.

"Ceset torbasına kondular bile, senin yapabileceğin bir şey yok."

"N-Nasıl öldürülmüşler?diye sordum titreyen sesimle yutkunarak.

"Boşver abi.."

"Ümit! Lan raporlara baksam kendim de öğreneceğim zaten" dedim sinirle.
Yenilmiş bir bakış atıp başını eğerek konuştu.

"Boğazları kesilmiş, yani kendi kanlarında boğularak ölmüşler." Dediğinde acı içinde bağırıp etrafımda ne varsa tekmeleyip yumruklarken Tarık başkomiser zorlukla tuttu beni.

"Abi.. kardeşimide böyle öldürdü benim.
Beşik..." Diyerek duraksayıp elimi ağzımla kapattım.
Göz yaşlarım yanaklarımı ıslatırken Tarık başkomiser alışmak üzere olduğum sıcak omzuna koydu başımı.
Ama benim mırıldanmaya devam ettim. Sanki anlatmazsam bugünü atlatamayacak hep o görüntüyü hatırlayacaktım.

"Kapı aralığından gördüm. Beşikten akan kanlar yere damlıyordu. Donup kalmıştım ki gözlerime değen parmaklar ile başım bir polis memuru tarafından çevrildi. Parmaklarını kaldırdığında kapı örtülmüştü." Diyerek hıçkıra hıçkıra ağladım.

Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢Where stories live. Discover now