Ders 2 (Hırs)

506 154 246
                                    

🌿🌿Görüş ver önerileri alayım 🤔🌿🌿🌿

Medya : Yazarken dinledim 🥹

Çaresizlik bir ses olsaydı; ölü kokan evin duvarlarına çarpan feryatlar olurdu.
Çaresizlik bir koku olsaydı; burnundan ciğerlerine kadar ulaşan kan olurdu.
Ve çaresizlik bir resim olsaydı; her hâlde böyle bir resim olurdu.
Kaybetme korkusuyla kollarının arasına sımsıkı sardığı torununu nefes almadan öpüp koklamasından başka bir resim yoktu aklımda.

Çünkü yüzündeki çaresizliği başka bir kalıba koyamıyordum.
Hayatım boyunca duygusal bir adam olmayı başaramamış ben; bazen kalbimin olmadığını bile düşünürdüm ama bu resme bakarken boğazıma takılan yumruyu ne kadar yutkunsam da atamıyordum.
Hıçkırık seslerinin dolduğu odada başka nasıl hissedilir bilmediğimden ayaklandım.
Başlarında dolu gözlerle onları izleyen Ümit'e bir bakış attığım da, yüzüme bakıp biraz şaşkın ve biraz alaylı bir tebessümle yüzünü çevirdi.
Yüzümde bulunan ifadesiz tavraydı bu tepkisi muhtemelen ama umursamadım. Ben buydum. Zayıflık gösterdiğim ilk an da kaybedeceğimi düşündüğüm bir ring dövüşündeydim ve rakibim hayattı.

Her ne kadar beni nakavt etmeye yakın olsa da ailemi katleden o katili bulmadan pes etmeyecek, ayağa kalkmaya devam edecektim. Açılan yaralarımdan sızan kanlar ya da nefret dolu bakışlar umrumda değil.
Olmayacakta..
Ben alışmıştım o bakışlara beni yaralayamazdı, Ümit 'in bakışları hele ki asla!

Kendimi odanın dışına attığımda göremediğim beden ile çevreye bakındım.
Küçük balkonu kaplayan bedenini gördüğümde yavaş adımlarla yanına vardım.
Dudaklarının arasındaki sigarayı derince içine çekip dışarıya bıraktı.
Beni görmezden gelir gibi bir havayla başını geriye duvara yaslamış gökyüzüne bakıyordu.

"Bir dal da bana verir misiniz?" Diye sordum kendime şaşırarak.
Hiçbir zaman kimseden hiçbir şey istemeyen ben, daha dün tanıdığım bu adamdan bir dal sigara isteyecek ne yakınlığımız olmuştu? Zira birbirimizden pek hoşlandığımız da söylenemez. Benden hoşlanmaması normal, genelde kimse hoşlanmaz ama benim de ilk defa hiç hoşlanmadığım biri olmuştu. Genelde insanlara olan hislerim tamamen nötrdür. Yumruk yumruğa geldiğim insanla bile onu umursamadığım için o hale gelirdik. Şimdi düşününce bu ilkti.
Her şey gibi...

"Hayır" dediğinde derin düşüncelerimden çıktım. Zaten meraklı değildim onun sigarasına.
Sinirli bir bakış atıp içeriye girdim. Ceketimin cebinden bir dal alıp yanına çıktım.
Dudaklarım arasına koyduğum sigara çekilince şaşkın bakışlarımı yanımda ki bedene çevirdim.

"Senden sigara esirgeyecek değilim ama sabahtan beri zor nefes alıyorsun bir de bununla doldurma ciğerlerini" dediğinde kaskatı kesilmiş dalımı iç cebine yerleştirirken çenemi sinirle kasmıştım.

"Şimdi de sigarama mı el koyuyorsun?" Dedim sinirle.

"El koyduğum yok! İyileşince veririm.
O zamana kadar ben de kalacak. Paketini de ver." dedi elini uzatarak.
Ellerine şaşkınca bakmış sinirden kıkırdamıştım.

Şu an ne yaşıyorduk amk.?...

"Ne zamandan beri babam olmaya karar verdiniz Başkomserim?" dedim. "Başkomserim'i" bastırarak.
Sigarasını balkonun paslanmış demirlerine bastırıp yandaki çöp kutusuna attı.
Bedenini bana çevirip ellerini cebine soktu.

"Niyetim baban olmak ya da başka bir şey olmak değil. Sadece benim emrimde çalışıyorsan, benim kurallarımla yaşayacaksın. Ben yanımda suçlu kovalarken nefesi kesilen adam istemiyorum. Her yaptığımı sorgulayan güvenilmez bir adam da istemiyorum. Beğenmiyorsan, çekip gidersin" dedi tek kaşı havada. Cevap vermek için dudaklarımı araladığım da devam etti

" Ha! götün gitmeyi yemiyorsa; birbirimize katlanmaya çalışalım" diyerek yanağımı hafifçe tokatladığında bileğini sertçe tutup nefretle gözlerine baktım.
Ama yüzünde tek bir ifade bile olmadan sadece birkaç saniye yüzüme baktı. Bileğini bıraktığım da omzuma çarpıp içeriye girdi.
Yumruklarımı sıkıp içeriye girdiğimde
Masamın üstündeki sigara paketini alıp cebine attı.
Lan bedava sigaraya çöküyordu it herif!

"Onu yerine bırakın!" Desem de duymazdan geldi.

"Sizi şikayet edeceğim!" Diye arkasından bağırdığımda duraksadı.

"Burada olanları merkeze bildireceğim. O hastanede yatan adamı nasıl döverek hastanelik edip kaza diye geçiştirdiğinizi, kaçırılıp alıkonulmuş reşit olmayan bir kızı hastane yerine buraya getirmenizi, o evdeki sefaleti görmenize rağmen sosyal hizmeti aramak yerine görmezden gelmenizi; her şeyi ama her şeyi anlatacağım" diye bağırdım öfkeyle.
Şubede yankılanan sesimle meraklı bedenler ofisten içeriye girerken odanın kapısıda açılmış gözleri yaşlı ailenin bakışları korku ve endişeyle bize dönmüştü.

Amirin bakışlarıda kapıdan çıkan bedenlere döndüğünde kaşlarını çatıp bedenini bana döndürmüştü.

" Öyle yap! beni şikayet et ve hiçbir şeyi atlama ama şimdi kapa o çeneni !" dedi umursamaz bir tavırla ama bu tavrı sinirimi daha çok bozmuştu.

"Bunların hepsi suç biliyorsun değil mi? O adam suçlu da olsa, onun adaletini sen veremezsin! Başına geleceklerden korkmuyor musun?" Dediğimde kapı aralığında duran kızın hıçkırıklı ağlaması duvarlara çarptı.

"Benim yüzümden başınız belaya mı girecek?" Diyerek ağlayan kıza hüzünle bakıp gözlerini yumdu.

"Onun hiçbir suçu yok benim yüzümden"dediğinde anlamayarak baktım.

"Sus!" Diye bağıran adamla irkilen kız ağlıyordu.

"Hayır! Benim yüzümden ben yaptım yemin ederim. Bana saldırdı.."

"Ayşe! Sus! " Diye bağırdı ama kız ağlayarak konuşmaya devam etti.  Ben ise neler olduğunu anlayamıyordum.

"B-Bana dokundu. Ben de başına sert bir şeyle vurdum. Amirim geldiğinde çoktan..." Diyerek hıçkırıklar içinde ağlayıp başını büyük annesinin boynuna gömdü.
Ben ise şok olmuş kalbim göğsümü yumruklarken yerimde kaskatı kesilmiş duruyordum.

"Hırsını bugün tatmin etmek zorunda mıydın?" Diye öfkeyle yüzüme tükürürcesine konuşan adamla nefessiz kaldım.

"Ümit aileyi buradan götür. Kızı da.. " diyerek bakışlarını bana çevirdi.

"Savcılığa sevk edelim. Bazılarının adalet duygusu bizimkinden daha namuslu" dediğinde yüreğime yumruk yemiş gibi kasılmış bakışlarımı acı içinde kıvranan aileye çevirmiştim.
Yeterince hayattan darbe yememiş gibi, bir tekme de ben atmıştım.
O adam, bir şekilde zaten mağdur olmuş genç bir kız çocuğunu kurtarmak için olayları örtbas etmeye çalışmıştı ama ben herkesin içinde ifşa edince artık bunu saklamak imkansız olmuştu.
Hastanede iyi olacağını düşündüğüm kızı parmaklar ardına kendi ellerimle gönderiyordum şimdi.

Haklıydı. Hangimizin adaleti daha namusluydu?
Şeytan kılığına girmiş olduğuna o kadar çok inanmıştım ki aksini düşünmek ya da sorgulamak aklıma gelmemişti.
Hırsıma ve öfkeme yenilmiş ilk açığına ağzımın suyu akarak atlamıştım. Bir hayatı maffetmek üzere olduğumu bilmeyerek üstelik.

Öfkeli sözlerinin gerçekliği beni daha büyük bir çıkmaza sokarken bu defa ring de karşımda hayat değil, o adam vardı. Yumruğunu öyle sert geçirmişti ki; nefessiz kalmak bir yana, ayaklarım yerden kesilmişti.

Hırslarınıza dikkat edin; size dünyanın en güzel kapılarını da açabilir, en yüksekten aşağıya da atabilir.
Yere öyle sert çarparsınız ki parçalanan sadece sizin hayatınız olmaz, başkalarının hayatları da olabilir.

Unutmayın; avucunuzda tuttuğunuz sadece kendi hayatınız olmayabilir.
Hiç tanımadığınız ama sizin yüzünüzden çaresizce hayatta kalmaya çalışan, gözü yaşlı bir genç kız da olabilir.

Bitti

Bu bölümü yazarken duygulandım.

Umarım beğenirsiniz 🌿🌿






Kâbus 🔍 (KİTAP OLUYOR) 📢📢Where stories live. Discover now