5 - Yemek

63 7 0
                                    

Media: Samir


Akşam saatleriydi. Evimde bezli küçük bir köpek vardı. Evet eğitene kadar bez takacaktım.

İki gündür alışmıştım sanırım ona. Ama uzun zamandır benim sesim ve müzik  harici ses çıkmamış evden farklı bir ses gelimesi garip hissettiriyordu hâlâ. Zamanla alışırdım çünki bu yavruyu bırkamak istemiyordum. Çok tatlı bir tesadüftü o. Farklılık isiyordum birazda.

Sabah işe giderken yavruyu evde bırkamıştım. Zaten bir-iki evrak için uğramış hemen geri gelmiştim. Yavruyu evde bırkamakta başta tereddüt etmiştim ama neyse ki bu yavruda benim gibi bir uyuyup dünya dağılsa kalkmayanlardandı. İyleşirse onuda kendimle götürül getirecektim. Bana yolda arkadaşlık ederdi.

Bu gün keyfim yerindeydi.

Yine sebepsiz gelen enerjilerden biriydi. Bu yersiz gelen sevinç hissini seviyordum. İyi hissetmeyi seviyordum.

Mutfağa girdim ve bir müzik açıp yemek hazırlamaya başladım. Keyfim yerindeyken farklı birisi oluyordum. Cana yakın oluyordum ama bunu yine belli edemiyordum. Yalnızken rahattım kimse aniden gülümsememe ve ya sinirlenmeme burun kıvıramıyordu. Çünki kimse yoktu.

Çalan yabancı müzikle uyumlu olarak bedenimi sallayıp garip haraketler yapıyordum. Dans etmeyi de severdim. Küçükken dans kursuna gitmiştim. Ama bir yıl olmadan sıkılmıştım. Çünki benim ilgimi çeken dansları çalışmıyorduk. Ben de kendi kendime evde gösteri yapıyordum.

Yemeği kırıta kırıta ocağa koydum ve kırıta kırıta salona girdim. Yavru uyanmış ve etrafa şaşkın bakışlar atıyordu. Müzik sesiyle sallanarak onun yanına geldim ve gülümseyerek kucağıma aldım. Gidip müziəi değiştirdim ve slow bir şarkı açtım. Yavru kucağımda evin ortasında sallanmaya başladım. Çok az böyle mutlu hiss ederdim bu yazden değerlendirmeliydim.

Ama aniden çalan kapıyla şaşırdım acaba kim gelmişti? Müziği kıstım ve kucağımdaki yavruyla kapıya gittim. Açtığımda karşımda Kayayı gördüm.

O bir bana bir de kucağımdaki yavruya baktı. Genişçe gülümsedi ve "Müsait misin?" Diye sordu. Kafamı salladım ve kapının önünden çekilip onu içeri davet ettim. "Aç mısın?" diye sordum. Umarım açsındır çünki açlıktan ölüyorum. "Öğlenden beri hiçbir şey yemedim" dedi. Kaşlarım çatılırken "Neden?" Diye sordum.

"Dükkanla uğraşıyordum yakında açılış var" dedi. "Yinede yemek yemelisin" dedim ve ardından "Hadi içeri geç yeçek yapmıştım ben de" dedim. Yüzüne baktığımda şaşırmıştı. Çünki normaldeki gibi değildim. Aslında normalde bu mutluluk bu kadar sürmezdi hayır ola.

"180 derece dönmüşsün" dedi birden. Neyi kast ettiğini anlamıştım. Duygularını pek saklayan birisi değildi Kaya. En sevmediğim insan tipi. Ama farklı bir şeyler vardı onda basitce konumlandıramıyordum onu.

"Arada olur bende böyle" dedim ve öndem salona yürüdüm o da arkamdan gelirken "Alışırız artık" diye mırıldandı. Sen öyle san safoz.

Kucağımdaki yavruyu koltuğa bıraktım ve "Sen otur ben yemekleri getireyim" dedim ve mutfağa girdim. "Ben de yardım edeyim" dediğini duyduğumda "Ben hallederim" dedim. Peki dediğini duymuştum. İki tabak çıkardım ve yemekleri tabaklara koydum. Çatal ve peçete alıp salona ilerledim. Tekrar geri dönüp ekmekleri de aldım ve salona girip masaya koydum. Aniden aklıma yavrunun yemeği geldi. Mutfağa gittim mama kabına su ve mama koyup yavrunun yanına götürdüm.

Kayanın yanına gelip oturduğumda yemeklerimizi yemeğe başladık. Kaya iştahla yemeyini yiyordu. Sanırım beğenmişti. Merka ettiğim için "Beğendinmi?" diye sordum. Bana baktı ve "Ne marifetler varmış sende" dedi. Gülümsedim. Beğenmesine sevinmiştim.
"Afiyet olsun" dedim. "Sana da" dedi ve yemeğini yemeye devam etti.

Yemeklerimizi yedikten sonra beraber sofrayı topladık. Ben ne kadar sen misafirsin desemde yinede yardım etmişti. Çok ısrarcıydı.

Bulaşıklarını makineye dizdikten sonra vücudumu dikleştirdim ve salona ilerledim. Kaya yavruyla oynuyordu. Mutfak kapısından "Çay içer misin?" Diye sordum. Kafasını kalıdıtmadan "Olur dediğinde arkamı döndüm ve hazır olan bardaklara çay doldurup mutfaktan çıktım.

Kaya bakışlarını yavrudan çekip bana baktığında elimdeki çayları sehpaya koydum.

Kaya "İsim koydunmu?" Diye sorduğunda aklıma gelmişti bu yavrunun adı yoktu ki. "Hayır aklıma gelmemiş" dedim. "Tamam şimdi koyalım o zaman" dediğinde viraz düşündüm. "İsim seçme konusunda pek iyi değilim" dedim. Aniden aklıma gelen fikirle "Ama ben ona hep Yavru diyorum Yavru olsun" dedim heyecanla.

Kaya gülümsedi ve "Yavru mu?" Diye sordu. "Bence güzel" dedim omuz silkerek. Yaratıcıydır.

"Olsun sonuçta senin ne istersen koya bilirsin" dedi Kaya. Kafamı salladım evet benimdi. Benim miydi? Ay evet benimdi.

Kaya Yavruyu kucağına aldı ve "Yavru sevdin mi ismini?" Dedi gülümseyerek. Niye bu kadar gülümsüyordu bu? Hayır güzel güzel de gülümsüyor bir de.

Yavru bir iki kere havladığında sanırım bu sevdim demek oluyordu. Köpek dilini de çözdüm artık beni kimse tutamaz.

"Bence sevdi" dedi Kaya gülümseyerek. Kasten mi yapıyorsun amın evladı.

Aniden aklıma gelen şeyle "Yarın veterinere götürsem iyi olacak bacağının durumunu öğrenirim" diye mırıldandım. Kaya bana döndü ve "İstersen ben de gelirim" dediğinde anlamayarak baktım o gergince "Yani.. şey.. sorun olmazsa tabii.. hem sana yardım ederim". At yalanı neyse

"Olur gel" dediğimde Kaya gergince gülümsedi ve kafasını salladı ağır ağır. Gel bakalım Kaya bey gel. Gereksiz yükseliyorum şu an.

___

Salaaam

KAYA-GAYDonde viven las historias. Descúbrelo ahora