19 - Tufan var

37 4 6
                                    


Kaş, gözlərdən axan yaş olaydın
Kaş, getməyəydin birgə yaşlanardıq
Son kəs bu döngələr səni səslər
Gəl.. gözləyərəm
Gözləyərəm
Gözləyərəm

Çalan şarkının ritminde sallanarak elimdeki dosyalara bakıyordum. Benim için uzun denilebilecek bir süre sonra bir dava almıştım. Kafam çok boş kalmıştı diyemezdim aslında, Kaya sağolsun.

Hırsızlıkla ilgili bir şeydi kamera kaydı olduğu için iş kolaydı. Bir iki gün sonra mahkeme vardı zaten.

Elime telefonumu aldım ve Kayanın bana gönderdiği playlistten çıkıp Osman beye dosyaları hall ettiyimi ve endişelenmemesi gerektiğine dair bir mesaj attım.

Playliste tekrar girip çalacak olan şarkıyı bekledim. Muzikleri çok güzeldi tam sallanmalık.

Jeyhun Samedov - Tufan var diye bir şarkı çalmaya başladı.

Anlamsızca mırıldanarak dosyaları toparladım ve ofisten çıkmak için ayağa kalktım.

Əynini qalın geyin, çöldə tufan var

Şarkı sözleri tam yerine düşerken gülümsedim ve askılıktan paltomu alıp giyinerek dışarı çıktım.

Telefonumdan gelen mesaj sesiyle cebimden çıkarıp mesaj atan kişiye baktım. Osman beydir her halde diye düşünürken onun olmadığını gördüm.

Kaya mesaj atmıştı. Yüzümü anlamsız ve garip bir gülümseme esir alırken mesaja tıkladım.

Kaya: Merhaba

Kaya: Nerdesin? Müsait misin?

Kaya: Müsaitsen benim restorana gelsene :))

Samir: Merhaba

Samir: Ofisten şimdi çıkmıştım güzel tesadüf oldu :))

Kaya: Bekliyirum o zaman

Samir: Geliyorum o zaman :)

Kalbimdeki heyecan parıltıları kendini gpsterirken karnım kasılmaya başladı. Mutlu hiss ediyordum, uzun zaman sonra.

Adımlarımı aksi yöne çevirdim ve Kayanın restoranına doğru yürümeye başladım.

Hava soğuktu ama içim bunu umursamama izin vermeyecek kadar sıcak.

Soğuk hava yüzünden kızaran ve dolan gözlerimle 15 dakikada restorana gelmiştim. İçeriye geçtim ve Kayayı aramaya başladım.

Gözlerim garsonla konuşan Kayaya takıldığında gülümsedim ve onun yanına ilerlemeye başladım. İçimde özlem gibi bir duygu vardı. Bunlar abartı gibi gelirdi bana nerden bilecektim bir gün başıma geleceğini ve abartı lafına sinirleneceğimi.

Kayanın gözleri benimkilerle buluştuğunda gülümsemem genişlendi. Onun yüzünü de derin bir gülümseme esir aldı. Parlak siyah incileri kısıldı, güzel dolgun dudakları gerildi ve en damimi haliyle bana doğru adımlamaya başladı.

Bu adamın güzelliği şaka olmalıydı.

Yarı yolda karşılaşırken  ne yapacağımı bilemedim. Sarılsa mıydım? Abartı mı olurdu acaba? Sorular beynime üşüşmeye başladığı an Kayanın bana sarılmasıyla dağıldılar. Buz gibi olmuş ellerimi sırtına çıkarıp sarılışına karşılık verdim.

Onun sıcak bedenine tezat buz gibi soğuktum ben.

"Yürüyerek mi geldin? Buz gibi olmuşsun" Dedi kollarını benden ayırırken. O kolları çok sevmiştim oysaki.

"Evet" dedim ben de kollarımı ağır ağır ondan çekerken.

Ellerimi tutarak yüzüne yerleştirdi ve "Buz gibisin neden arabanı almadın ki?" Diye sordu Kaya kaşlarını çatarak. Ellerimi bırakmadan beni yanımızdaki masaya oturtdu.

"Cevap?" Diye sordu hâlâ çatık olan kaşlarıyla.

"Bilmem" diye cevap verdim.

"Hastalanırsın arabanla gez lütfen"

"Beni bu kadar düşüneceksen ben arabayı hiç almayayım ya" dedim sırırtarak.

"Şımarma hemen" dedi o da gülümseyerek ardından "Aç mısın?" Diye sordu.

"Çok" dedim muzipçe gülerek. İnsani ihtiyaçlarımı Kayayı görünce hatırlıyordum ben. Yoksa sabah bir çay içip tüm gün ayakta dikile bilirdim.

"Senin yemek düzenin de bozuk ha, işkolik" dedi Kaya eliyle garsonu çağırarak. Bu dediöiyle kıkırdadım ve "Senin içinden ne çıktı öyle ya" dedim.

"Herkesin pis bir tarafı var ne yaparsın"

"Bu pis tarafınsa pis olmayan tarafını çok merak ettim"

Masaya gelen garsonla konuşmamız kesildi.

"Buyrun efendim" dedi garson masanın yanında dikilerek.

"Ne yemek istersin?" Diye sordu Kaya bana bakarak.

"Ne önerirsin?" Diye sordum gözlerine bakarak.

"O zaman bana bırak rahat ol"

"Hadi bakalım"

Garsona eliyle eğilmesini işaret etti ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Aradan biraz zaman geçtikten sonra masaya mantıya benzer bir yemek geldi.

"Tanış ol düşbərə" dedi Kaya. "Düşbere mi? E bu mantıya benziyor"

"Benziyorlar ama ikisi de farklı hadi ye bakalım beğenecek misin" önündeki sıcak yemekten bir kaşır alırken.

"Ağzın yanacak ne yapıyorsun?" Diye uyardım dumanı üstünde olan yemeği yemeye çalışan Kayayı. "Merak etme yanmaz bu sıcak yenir zaten" dedi Kaya gülmüsemesini yüzünden silmeden bir loka yedi.

"Anladık onu da üfle de ye dilin yanar"

"Peki"

Verdiyi uysal cevap çok hoşuma gitmişti.

Önümdeki yemekten bir kaşır aldım. Tadı gerçekten çok güzeldi. Tam soğuk havada yenecek yemeklerdendi. 

"Nasıl?" Diye soran Kayaya "Çok güzel" diye cevap verdim. Yemeğimizi yedikten sonra kalktık ve Kayanın arabasına birlikte yürüdük.

"Teşekkür ederim" dedim arabının kapısı açıp içine giren Kayaya duraksayıp "Ne için?" Diye sordu. "Bana nadiren yaşadığım güzel saatler yaşattığın için" dedim ve ben de ön koltuğa geçtim. Kaya bir iki saniye sonra arabanın içine tam oturdu ve kapıyı kapatarak bana döndü.

"Teşekkür etme, bu sadece başlangıç"











____
Umarım kitabı görenler ya da görmeyenler iyi ve güvendesinizdir.







Samircik yemekte kzkzlslsl

Samircik yemekte kzkzlslsl

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.














KAYA-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin