30 - Sabah

11 1 0
                                    





Yüzümde hissettiğim dudaklarla gözlerimi yavaşca araladım. Odayı dolduran güneş ışığı gözlerimi acıttığı için elimi yüzüme siper ettim. Gözlerimi açtığımı gören Kaya geniş gülümsemesiyle bana bakıyordu. Ben de gülümseyerek ona baktım demek isterdim ama sabah olduğu için ruh halim buna müsait değildi. Bu saatte nasıl böyle gülümseye biliyordu?

"Günaydın" dedi gözlerimin içine bakarak.

"Günaydın" dedim gözlerine kısık gözlerimle bakarak.

Dudaklarıma bir öpücük kondurup "Ağrın var mı?" diye sordu. Üzerimdeki sabah sersemliği yavaş yavaş çekilirken sorduğu soruyla tamamen ayıldım.  Biz dün gece sevişmiştik.

Bedenimdeki ağrılar kendini yeni yeni belli ederken kafamı salladım hafifçe "Evet" dedim utana sıkıla. "Ben seni yerim ama" diyip iki yanağımı da büyük elleriyle kavradı ve önce alnımı sonra gözlerimi daha sonra ise burnumu sesli bir şekilde öptü. En son da dudaklarımı sertçe öptü ve tatlı bir ifadeyle bana bakmaya başladı.

"Bakma şöyle" dediğimde kıkırdayıp "Yapma şöyle" dedi.  "Neyi?"

"Beni kışkırtıyorsun, gözəlim"

"Gözəlin miyim gerçekten" dediğimde kahkaha atmaya başladı. Onun bu haline ben de gülmeye başladım. Sabah huysuzluğu da neymiş, bu adamın yanında huysuz kalmak mümkün değildi. Kaya gerçekten harikaydı, ya da bana mı öyle geliyordu?

Yeniden yüzünü bir sırıtma esir aldığında "Hadi kalkalım, sana kahvaltı hazırlayacağım daha" benim gibi biri nasıl bir sevap işlemişti acaba da tanrı tarafından böyle ödüllendirilmiştim?
Yüzümdeki gülümsemenin hâlâ yerini koruduğunu fark etmeden ayağa kalkmak için yerimde haraketlenmiştim ki, aniden hissettiğim bir sancıyla olduğum yerdə kaldım. Kaya ayağa kalkarken benim yerimden kıpırdamadığımı gördü ve pis bir sırıtışla benim olduğum tarafa geçti. Üstümdeki örtüyü kenara itip aniden kucağına aldı çıplak bedenimi. Evet ikimiz de hâlâ çırılçıplaktık.

İrkilerek omuzlarına tutundum ve ısınan yanaklarım yüzünden başımı göğsüne bastırdım. Sanırım burada yok olmak istiyordum. Bu halime kahkaha atan Kayaya kafamı kaldırıo pis pis baktım "Hadi ama tavşancık utandın mı sen?" tavşancık ve be maymuncuk gibi. "Tavşancık mı? Gerçekten mi Kaya?" beni olduğum yerde hoplatıp daha sıkı tuttu ve "Tavşancık gibi davranma o zaman" dedi ve banyoya ilerledi. İkimizin de aynı anda banyo yapacağını anladığımda kalbimdeki gümbürtüye anlam veremedim. Alt tarafı dün seviştiğin adamla banyo yapacaksın be sakin ol biraz.

Kaya beni kucağından indirdi ve ikimizi de güzelce temizledi. Kabinden çıkıp ikimiz de belimize bir havlu sardık ve Kaya yine beni kucağına aldı. Yatağın üstüne değil kenardaki kanepenin üzerine oturtup kıyafetlerim olan yere ilerledi. Kendine ve baba uygun bir şeyler çıkarıp yanıma geldi. Oversize sevdam yüzünden dolabım kendi bedenimden büyük kıyafetlerle doluydu. Altına aldığı şort biraz dar olacaktı sadece. Bana da bir iç çamaşırı, kısa bir şort ve büyük bir t-shirt çıkarıp yanıma koydu.

Gözlerimin önünde üstündeki havluyu çıkardı ve kurulanıp üstünü giyinmeye başladı. Ağzım açık bir şekilde onu izlediğimden emindim ama bunu asla kesmeyecektim. Böyle bir görüntü her kula nasip olmazdı. Haraket ettikçe gerilen kasları, büyük göğüsleri ve oldukça iri olan aleti.

Ona dar olan boxeri zar zor üstüne geçirip ardından şortu giydi. Tam üstünü giyinecekken benim aç bakışlarımı gördü ve yine o pis sırıtışı yüzünü esir aldı.  Üstünü giyinmekten vazgeçip "Çarşaflar nerede?" diye sordu eğilip  burnumun ucuna dokunarak. "Dolapta altta" dedim. Yeniden dolaba doğru yürüdü bu sefer dar şort yüzünden gözüme giren büyük ve şekilli kalçasını bana sunarak. Tanrım, hele o kaslı bacakları, sakin ol Samir.

Çarşafı da değiştirip odadan çıkmadan yanağımı koklayarak öptü ve "Hadi üstünü giyin de gel, gözəlim" dedi. Odadan çıkarken bana göz kırpmayı da unutmadı. Kalçamdaki ağrı yüzünden zor da olsa üstümü giyindim. Odadan çıkmadan gözüm boy aynasına çarptı, banyoda bakamamıştım izlere. Oraya ilerledim ve gördüğüm görüntüyle gözlerim bereldi. Esmer tenli olmama rağmen boynumu esir alan morluklar oldukça belli oluyordu. Biraz daha kendimi süzürken bacak aralarımdaki ısırıo izlerine baktım. Hayvan herif bacaklarımı resmen mahvetmişti. Yine de bacaklarıma dikkatle bakılmadıkça belli olmuyordu. Görünmeyen yerlerdi.

Odadan çıkıp seslerin geldiği mutfağa ilerledim ve içeri girdim. Gözüme ilk çarpan ocak başındakı taştı. Gerçekten taş gibiydi. Gözlerim kenarda mama kabında yemek yiyen Yavruya takıldığında dün gece evde onun da olduğu aklıma gelmişti. Yanına adımlayıp  tüylerini okşamaya başladım. "Sen nelere şahit oldun öyle" diye mırıldandığımda Kaya "Yavrumuzun psikolojisini bozduk" dedi. "Salak" dedi kıkırdayarak ve yanına gelip omzuna bir öpücük kondurdum.

Aniden çalmaya başlayam kapıyla olduğum yerde irkildim ve "Kim bu ya" diyerek kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kaya da meraklı bakışlarla beni izliyordu. Alacaklı gibi çalan kapı yüzünden sinirlerim bozulmaya başlamıştı. Sinirle alnımı ovuşturup kapıya daha hızlı yürüdüm ve aniden açtım. Karşımda Kayanın gerizekalı arkadaşlarımdan Muratı gördüğümde sinili sesimle "Ne oldu?" diye sordum. Murat panikli bir şekilde yüzüme bakıyordu, yüz ifadesi kaşlarımı çatmama sebep olurken omuzlarımdan tuttu ve "Samir" dedi panikli ve endiəeli sesiyle.

"Ne oldu?"

"KAYAYI KAÇIRMIŞLAR" dedi bağırarak. 


___
Dilenci değilim ama..

Vote və yorum gəlsə çox sevinərəm.






KAYA-GAYWhere stories live. Discover now