24 Gözəlim ve dana?

21 3 0
                                    




Güneşli bir güne açtım gözlerimi. Bu gün hava güzel olacaktı galiba, odayı aydınlatan güneş ışığını görmeyeli uzun zaman olmuştu. Benim odamın perdeleri hep kapalı olurdu. Yüzüme vuran gün ışığıyla uyanmayı özlemişim.

Sağ tarafta yatan Kayaya çevirdim başımı. Uykucu, gülümsedim. Bir anda duygu yükselmesi yaşadım. Yaklaşıp alnından öptüm sonda çenesinden, yanaklarından, alnından, gözlerinden, gözlerinin yanından, burnunun ucundan
...

Üstümde önü açılmış kırış kırış gömeleğimle üstü çıplak bir şekilde yorgana sarılmış uyuyan Kayaya baktım. Esmer teni bembeyaz çarşafın üstünde çok güzel görünüyordu ve kışkırtıcı..

Dolgun dudakları daha da dolgun görünüyordu, simsiyah saçları dağılmıştı. Biraz üstüne eğilip boynuna yaklaştım, kokladım.. Tanrı Kayayı özene bezene yaratmıştı adeta. Her şeyiyle mükemmeldi. Hele kokusu, şu ana kadar hiç bir koku bu denli etkilememişti beni. En sevdiğim parfüm bu kokunun yanında bir hiçti.

Gözlerimi yüzünden bir an bile ayırmadım. Her saniyemi onu izleyerek geçirdim. Zamanın aktığını unutur hale geldim adeta, sanki büyülenmiştim. En güzel duygular birden gelirdi. Birden gitmemesi için Tanrıya yalvaracağım bir duyguydu bu. Güzel, en güzel - hepsi hafif kalıyordu içimdeki sıcaklığın yanında. Hayallerimin duygusunu yaşıyordum.

Yaklaşıp dudaklarından öptüm, geri çekilip tekrar öptüm. "Bu kadar güzel olman inan adil değil. Seninle ne yapacağımı bilmiyorum artık. Sevap kadar huzurlu günah kadar güzelsin. Ömrü hayatımda senin gibisini ne bu gözler gördü, ne de bu kalp hiss etti." dedim yanağını okşayarak. Çok hafif dokunuyordum, çok.

İçimdeki o duyguya hakim olamıyordum. Tekrar öptüm onu. Ama bu sefer gözlerimi şaşkınlıkla açmama sebep olacak bir şey oldu. Bana karşılık verdi ve dudaklarımı öpmeye başladı. Ondan ayrılıp yüzüne baktım. "Ne zamandır uyanıksın?" diye sordum hâlâ şaşkın şaşkın bakarken. "Senin de bu kadar muhteşem olman adil değil." dediğinde söylediğim her şeyi duyduğunu anladım. Ama söylediği cümle daha çok çekti ilgimi.

Sanırım sevilmek denilen hiss hiç bu kadar yakın olmamıştı bana.

Dayanamadım, dudaklarına yapıştım. Dudaklarımın altında gerilen dudaklarından güldüğünü anladım. Ardından bana karşılık vermeye başladı, daha çok üstüne doğru eğildim. Sessiz odada ıslak öpüşme sesleri yankılanıyordu. Dudakarımızı birkaç saniye ayırdı ve belini dikleştirip öpmeye devam etti beni, beklemeden karşılık verdim. Belimden tutarak kendine daha çok bastırdı, içine girecek kadar yaklaşmamı istiyordu sanırım bana hava hoştu. Daha da yaklaştım, mesafeden nefret ettirdi bana Kaya. Ömrüm boyunca yakınlığı bu kadar sevmemiştim.

Dudaklarımız sanki bir biri için yaratılmış gibi ahenkle haraket ediyordu. Durmuyorduk, yavaşlamıyorduk, çok hızlıydık. Belimi okşayan elleri bir an huylandırdı beni ve belimi bükerek ağzının içine inledim. İnlememle birlikte daha hırsla asıldı dudaklarıma daha ne kadar hızlana bilirdik bilmiyorum. Alt dudağımı ısırdığında tekrar inledim.

"Ah" bozuntuya vermeden öpmeye devam ettim onu. Eğer ben inlediysem sen de inleyeceksin. Bu sefer ben onun üst dudağını dişlerimle kıstırdım. Acı ve zevk karışımı bir sesle inledi.

"Ahh" hayatımda hiç böyle güzel bir inleme duymamıştım. Sonsuza dek dinleye bilirdim bu sesi.

Artık nefes alamayacak hale geldiğimiz için bir birimizden ayrıldık. Gözlerimi açarak onun gözlerini açıp bana bakmasını izledim. Bakışlarım ıslak dudaklarına kaydı bir an şişmiştiler, sanki beni çıldırtmak içindi o dudaklar. Dolgun dudaklara hep zâafım vardı.

Nefes nefese baktım gözlerine, o da nefes nefeseydi. İkimiz de gülümsedik benim gülüşüm anlamsız bir kahkahaya dönüşürken o da sesli gülmeye başladı. Neye güldüğümüzü bilmeden güldük ikimizde. "Hayatımda hiç böyle güzel bir sabah geçirmemiştim." dedi gözlerime bakarak. Gülüşlerimiz küçük sırıtmalara dönüşmüştü artık. "Bende" dedim.

Âniden kapının açılmasıyla ikimizde irkilerek geri çekildik. Kapıyı açan Murat başını tutarak içeri girdi. Gözleri yarı kapalı olduğu için bizi görmemişti. "Başım çartdıyır e brat dərma-" dediğinde gözleri bana takıldı ve lafını yarım bıraktı. Kaya "Zalda sürmədə var dərman" dediğinde Murat kendine gelip arkasını döndü ve kapıdan çıkarken "Pardon, size hayırlı işler" dediğinde  Kayaya döndüm. Gülümseyerek bana bakıyordu. "Hadi kalkalım" dediğimde oflayarak "Gözəlim, kalkmıyak dana" diye mızmızlandı. Gözəlim.. bu söz neden bu kadar güzeldi? Aklıma son sözü gelirken "Sensin be dana" dedim kaşlarımı çatarak. Dana ne alaka?

Kaya birden kahkaha atınca kaşlarımı daha çok çattım. Tamam arkadaşlarıyla bu kelimeyi sık kullanıyorlardı ama kendi aralarında şaka sanıyordum. "Gülme be bir de gülüyorsun." dediğimde gülüşünü zor durdurup "Dana bildiğin dana demek değil şive" dediğinde çattığım kaşlarımı rahat bıraktım. "O ne biçim şive?" dediğimde Kaya "O biçim işte, güzelim, hadi kalkalım sen sinirlenmeden" dedi ve ayağa kalktı.



____
Bölümü yalnışlıkla yayınladım devamını yazmaya eriniyorum.

KAYA-GAYWhere stories live. Discover now