16 - Düşünceler

37 5 5
                                    

Media: dişdiyərəm bunu mənn





Hiç sorun yoktu.

Kayanın iki gündür benden kaçmasından başka sorun yoktu.

İki gündür düşünmediğim ihtimal yoktu. Tüm saçmalıklar beynimi yemişti. Olumlu hiç bir şey düşünememişdim. Kara bulutlarım beni sıkıyordu.

Benim için sarılmak, öpüşmek, sevişmek hepsi özeldi. Bunları öylesine yapmazdım, yapanlardan da iyrenirdim.

Benim için düşünceler ve hissler önemlidir. Benim için önemli olan kişilerin de düşünce ve hisslerini bilmek isterdim. Yalanlara kanmaktan nefret ederdim. Yalana inanmayı zayıflık olarak görürdüm.

Kendime aşağılamaz ve ya hakaret etmezdim. Zayıf kelimesini kendime karşı asla kullanmazdım. Bu ego olarakta algılana bilir. Birisini kendine acırken görünce buna asla anlam vermezdim. Birisiyle empati kuramadığım nadir konulardan birisi de kendine acıma dugusuydu. Kendine acıyan insanları aptal olarak tanımlardım ve uzak dururdum. Ekstra derde ihtiyacım yok.

Gelelim konumuza, Kaya kaçmayı seçerek yanlış yapmıştı. Kaçarak hiç bir şeyden kurtulamazdı. Bunu o da biliyordu.

Öğlen vaktiydi ve ben sabahdan beri ofiste aç aç oturuyordum. Yarım saattir yazdığım yazıyı aniden bırakıp düşünmeye başlamıştım.

Bu aralar işlerim durgundu. Pek dava almıyordum. Ofiste boş boş oturuyordum.

Ayağa kalkıp askıdan paltomu aldım. Telefonumu da cebime koyarak ofisten çıktım. Kayanın restoranına doğru ilerlemeye başladım. Hem belki onu da görürdüm.

On beş dakika kadar mesafedeydi restoran. İçeri girip uygun bir yere oturdum. Öğlen olduğu için az insan vardı. Akşamları ise tüm masalar rezerve edilmiş oluyordu. Akşamları buranın ayrı bir havası olurdu bu yüzden çoğu insan akşam tercih ederdi burayı.

Menüden klasik bur yemek seçip garsona siparişimi verdim. Yemeyi beklerken gözlerim kapının önünde durup bir kadınla gülerek konuşan Kayaya takıldı.

Gözlerim görüntüye kitlendi. Bu kadar komik ne konuşuyorsunuz ki o güzel gülümsemeni ona sunuyorsun acaba? Pekala, aramızda daha hiç bir şey yok hatta benden kaçıyor. Peki, başka birisiyle konuşuyor, gülüyor, eğleniyor. Ama benden kaçıyor. Adam mı yiyorum ben? Nedir yani ya bu? Kaç kere yaşamam gerek bunu? Bana ait olmayan kişileri önemseyip kıskanmaktan yoruldum. Bir de şu konu var: kendi kendime yükselip bırakıyorum. Ama ilk defa karşı tarafdan bir atak almışken geçmiş tekrarlanıyor. Bunu istemiyorum.

Kayayla göz göze geldiğimizde artık yüzümde nasıl bir ifade olduğunu bilmiyordum. İsterse gelir istemezse konuşmaya devam eder.

Bu görüntüye o kadar dalmıştım ki, garsonun masaya yemeyi bıraktığını görmemiştim. Beni düşüncelerimden çıkaran "Beyefendi iyi misiniz?" Lafı oldu.

Aniden kafamı garsona çevirdim ve "Ha? -evet iyiyim neden?" Dedim toparlamaya çalışarak. "Size sesleniyordum ama duymuyordunuz. Başka bir isteğiniz var mı?" Diye açıkladı kendini. "Hayır teşekkürler" dedim. Garson başını sallayarak masanın yanından ayrıldı.

İştahım kaçmıştı. Yinede aç olduğum için yemeliydim.

Abartma kendine gel.

Önümdeki yemekten bir iki çatal alıp boşluğa daldım.

Hirbir şey bilmiyorsun bile.

Doğru bilmiyorum.

Hemen kapatma kendini sor ona.

Sorucam.

Masadaki bardağı elime aldım ve içindeki sudan bir iki yudum içerken yanımda gördüğüm kişiyle su boğazıma kaçtı. Kaya sırtıma vurarak "Helal, helal" dedi. Elimdeki bardağı masaya bırkarak ona döndüm.

"İyi misin?" Diye sordu.

Başımı salladım ve "Çok" dedim kısık bir sesle.

"Oturabilir miyim?" Diye sordu

"Otur" dedim. Karşıma oturduğunda ona bakmaya başladım. "Ben şimdi yemeğini bölmek istemiyorum ama akşam konuşabilir miyiz?" Diye sordu aniden.

"Nefes alsaydın" dedim bu hali beni gülümsetirken ve ya sinirlerim bozulmuştu. O da hafif bir gülümsemeyle "Aniden söylersem daha iyi olur diye şey ettim" dedi başını yere eğip ensesini tutarken.

"Olur, konuşuruz" dediğimde kafasını kaldırıp saçma bir gülümsemeyle "Gerçekten mi? Teşekkürler çok teşekkürler. Ben kabum etmezsin sanmıştım aslında" dedi hızlı hızlı konuşrak.

"Neden böyle düşündün?" Diye sorduğumda. "İki gündür senden kaçıyormuşum gibi görünüyor ve şimdide konuşalım diyorum yani sandım ki -öyle işte" yine hızlı hızlı konuşuyordu.

"Yani iki gündür kaçman saçmaydı ama olsun. Kaçıyorsun diye silmezdim seni. Benim için hemen silinecek birisi değilsin" bunları ben mi söylüyordum?

"Doğrusu bunu duyduğuça hem şaşırdım, hem de sevindim neyse sana afiyet olsun akşam görüşürüz" diyerek ayağa kalktı. "Teşekkürler, görüşürüz" dedim gülümseyerek. O da bana gülümseyerek karşılık verdi ve tekrar "Görüşürüz" dedi.

___
Aslında bölümün başı farklıydı sadece bu saçma program bölümün yarısını save etmediöi için hepsi silinmişti. Bu gün tekrar yazdım ve şimdi yayınladım. Umarım iyi olmuştur.







KAYA-GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin