XIX

16.6K 1.2K 91
                                    

Gözümün içi kaşınıyordu resmen şaka mı bu?
Nerede ve nasıl olduğumdan çok tek sıkıntım gözümün içinin kaşınmasıydı.
Bu bir tek bana olmuyor değil mi?

Gözümü kaşımak için uyandığım güne yalnız başladım.

Beyaz tavandan odanın en köşesinde bulunan ufak çatlayan duvara kadar inceledim.

Deneyimlerime güvenerek diyorum ki burası bir hastane odası.
Tespitimi kanıtlamak ister gibi başıma giren ince sızı ağrıyla inledim.

Odada neden yalnızdım? Ve neden buradayım ben?

Yataktan kalkmak için doğrulmuştum ki kolumda bağlı olan serum tüpüne baktım. Bitmişti zaten. Dikkat ederek kolumdan çıkardım.

Kan akmasın diye etrafta pamuk arasamda bulamayınca siktir ettim.

Ayağa kalkıp en yakındaki benim olduğumu unutmadığım ayakkabımı giydim zorlanarak.

Başımın içinde filler sevişiyordu resmen!
Kapının yakınındaki aynada sargı içindeki kafam ile gözlerim açıldı resmen.

Filler ile ben mi seviştim bu ne hal!

Sanki her şey yolunda da tek yolunda olmayan dağınık saçlarımmış gibi aynada düzelttim.

Odadan çıkmadan önce geriye dönüp tekrar baktım.

Bana ait tek bir şey dahi olmayan oda ile ardımdan kapıyı kapattım.

Uzun ve sessiz koridor beni bi tık germişti.

Acaba akıl hastanesinde olabilir miydim?

Kafamı iki yana salladım.

Yok canım daha o kadar delirmedim.

Önce bi terapi falan denetler üzerimde ya.

Adımlarım sonunu bilmediğim koridorda ilerlerken yan tarafımda ki odadan gelen ses ile duraksadım. Birilerinin mırıldanmasıydı gelen ses ama sanki kabus görüyor gibi tekrarlıyordu.

Merak duygumun ağır basması ile odaya yaklaştım biraz daha.

'gelecekler, seni almaya gelecekler' kadın sesi olduğundan emin olduğum sesin anlaşır kelimeleri ile yutkundum.

Mantıklı olan o odadan uzaklaşmam ve girmememdi.
Ancak ben mantık kelimesini sanırım çıktığım odada bırakmıştım.

Kapıyı açıp yavaşça araladım. Yerde sırtını yatağa yaslamış kafası ellerinin arasında ileri geri sallanan siyah saçlı kadınla karşılaştım ilk.

Daha sonra duvarda olan kırmızı lekelerle.

Boya mıydı yoksa kan mı?

Yutkundum ve içeriye adım attım.

'gelecekler, seni almaya gelecekler' kadının durmadan söylediği kelimeler boğazıma düğüm olurken elimi ona uzatmak için uzattım.

Aniden elimi tutup kendine çekmesi ile çığlık attım.

Yüzü siyahlar içinde boyalanmış kadının gözünden akan şeyin göz yaşı değil kan olduğuna anında ikna olurken ilk defa cümlesi değişti.

'geldi, buldu seni, kaç!' beni geriye iteklemesi ile geriye düşerken üzerime yürümeye başladı.

'geldi, buldu seni, kaç!' geri geri sürünürken korkudan dilim tutuldu soramadım.

Kim geldi? Kim buldu beni?

Ve ben neden kaçıyorum?

©©©©©©©©©©©©©©©©©©©©

ALÇİNWhere stories live. Discover now