2.BÖLÜM: TAKİPÇİ

866 69 33
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Yavaş yavaş işler karışıyor.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın olur mu? Yavaş yavaş işler karışıyor

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Karanlıkla dostluğum on üç yaşımdayken başlamıştı. Küçük bir bebeğin kalp atışından, on üçüne yeni basmış bir çocuğun çığlıklarına kadar masum ve temiz geçen hayat; daha sonrasında kana, vahşete bulanmıştı. Kendi çığlığı duyulmayan bu küçük kız, başka insanların çığlığına güler olmuştu. 

Ben masum bir şekilde yetimhanenin bahçesinde bebekleriyle oynayan bir kızken ne zaman böyle kanlı ellere sahip bir kadına dönüşmüştüm? On üçüncü doğum günümden sonra kendimi bu pis dünyada bir katil olarak bulmuştum. Zaten oldum olası doğum günlerimi hiç sevememiştim. Doğduğum gün yalnızlığın kollarına bırakılmıştım. Daha sekizinci doğum günümü kutlarken dövülerek ceza için tuvalete kapatılmıştım. On üçüncü doğum günümde ise bir katile dönüşmüştüm. Her doğum günümde hayatın benim için yeni şeyler hazırladığını düşünürdüm. Tüm düşüncelerim doğru çıkmıştı. Hayat bana her doğum günümde yeni bir acı hazırlamıştı. 

Korkunç bir tetikçi olsam da kendimle gurur duyuyordum. Bu pislik dünyayı daha da karartan canileri öldürmek yaptığım en mükemmel işti. Yine kirli elleriyle küçücük çocukların hayatını karartan bir adamı öldürmek için bu panayıra gelmiştim.

Keşke gelmeseydim. Keşke bu çadıra hiç girmeseydim.

Afet'in beni sarsmasıyla görüşüm netleşti. Kendime geldiğimde ellerini üzerimden çekip hızla ayağa kalktım. "Sizin boktan falınıza çok bile dayandım. Çekil önümden." Dilsiz kızı iterek çadırın çıkışına doğru yürüdüm. Aniden başımın dönmesiyle sendelediğimde Afet kolumdan tutarak dengemi sağlamama yardım etti. Kolumu kızın parmaklarının arasından hızla çektim, yoluma devam ettim. 

"Buradan isteğinle çıkıyorsun, Albora. Ve isteğinle geri geleceksin." 

İhtiyarın sözlerine kulak asmadan dışarı çıktım. Saatime baktığımda sadece beş dakika geçtiğini fark etmezler kaşlarım çatıldı. Oysaki yaklaşık yarım saattir içeride olduğuma emindim. 

Tuhaf çadırdan koşar adım uzaklaşıp ilerideki tuvalete girdim. İçeride, aynanın karşısında duran sarı, çiçek desenli bir elbise giymiş olan kadına gülümseyip kabinlerden birine girdim ve kapıyı kilitledim. Hızla çantamdan sirk çalışanı kostümünü çıkardım. Üzerimdekileri bir çırpıda soydum ve çantaya tıktım. Bu kabinde panayır çadırlarının arkasına çıkan küçük bir havalandırma vardı. Buradan sıyrılıp sirk çadırına çalışan olarak girecektim. Planın geri kalanı ise Çelik'in aldığı cipse konulan peynir sosuydu. Sos benim şişemden çıkmıştı. Muhtemelen cipsi sadece çocuk yemişti. Yediklerinden dolayı midesi bulanacak ve Çelik de onu tuvalete götürecekti. İnsanların ve güvenliklerin çoğu sirkte olacağından dolayı etraf daha tenha olacaktı. Ben de Çelik'i öldürecek ve hızla bu tuvalete gelip üzerimi değiştirerek tekrardan basit bir kız olacaktım. Sirk gösterisi bitene kadar iki saatim vardı. Ancak iki parttan oluşan gösterilerin arasında sade on beş dakikalık mola vardı. Mola süresinde tuvalete gelecek biri benim için risk yaratırdı. 

ALBORA (+18)Where stories live. Discover now