7.BÖLÜM: YAKALANIŞ

568 59 27
                                    

Küçük bir kızın eline içinde tek kurşun olan bir silah verirseniz ne yapacağını bilemezdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Küçük bir kızın eline içinde tek kurşun olan bir silah verirseniz ne yapacağını bilemezdi. Ne o silahı kaldırabilirdi ne de hedefe doğrultabilirdi. Ama aynı silahı bir katilin eline verirseniz, ilk işi sizi vurmak olurdu.

Albora farklıydı. O eline ilk aldığı silahı da doğrultmuştu son aldığını da. İkisinde de acımamıştı. Hayatın ona yaptığı tüm acımasızlıkları bir kurşunun için doldurup ateşleme cesareti vardı bende. Her kurşuna yetecek kadar acı çekmiştim. Ama Tanrı'nın espri anlayışı çok gelişmiş olduğundan bir de başıma Klyssa belası açılmıştı.

Kilide anahtarı yerleştirip çevirdim. Kapı açıldığında ayağımdaki topuklularla yere sertçe basarak içeri girdim. Evin içi karanlık olduğundan dolayı hiçbir ışık yakmadan yalpalayarak odama yürüdüm. Karanlıkta büyümüş biri olarak ışık yokken daha net kullanıyordum tüm duyularımı. Odama girip kendimi yatağın üzerine bıraktım. Bugünün tek artısı bu üzerime giydiğim lacivert elbiseydi. Ne yazık ki bu elbiseyle olan ilişkimiz de kısa sürecek ve kül olacaktı.

Kapı yavaşça aralandığında kafamı kaldırmadan bekledim. Afet birkaç sessiz adımda yanıma yaklaştı. Karanlıkta iyi göremediği için temkinli adımlarla odanın ortasına yürüyordu. Dudağım kenarı kıvrıldı ve yerimden usulca doğruldum. Hiç ses çıkarmadan yanında durdum. Elini havaya kaldırarak etraftaki eşyaları yokladı. Hızla parmaklarımı koluna doladığımda sessiz bir çığlık attı. Konuşamayan bir kız için korkusunu yeterince göstermeye çalışmıştı. Onun bu ürkmüş ceylan gibi duruşuna gülerek ışığı yaktım. Gülüşlerimin arasından "Nasıl da korktun ama pantercik." dedim dalga geçerek. Kolunu benden kurtardı ve ayağını yere vurdu. "Gülmeyi kes! İyilik yapıp sana bakmaya gelmiştim. Nankör." dedi ellerini kaldırarak. Arkasını dönüp çıkacağı sırada omzundan tutup durdurdum.

"İyiyim ben, merak etme dilsiz bebeğim. Ben adam öldürmeye gittim. Tehlikede olan oydu." Adamın ruh olarak gelip beni öldürmeye çalışmış olmasını anlatmasam daha iyiydi. Zaten muhtemelen yarın sabah İmge tüm detayları anlatırdı ona. Şu anda dalga geçmesi için eline koz vermeyecektim.

"Yüzüne ne oldu?" diye sordu bıkkın bir tavırla. "Adam öldürmeye gittin ama dayak yiyip geri gelmişsin." dediğinde gözlerimi devirip yanından geçtim. Güzel topuklularımı yerlerine geri yerleştirirken konuştum. "Cinayet işlemek kolay bir şey değil tatlım. Arada oluyor böyle şeyler." O yatağa oturduğunda ben de aynanın karşısına geçerek takıları çıkarmaya başladım. Birkaç minik mücevheri kutuya geri koydum.

"Yudum..." diye sordu Afet. "Neden adam öldürüyorsun? Başarılı bir kadınsın. Üniversite diploman da var. Bu pis ve tehlikeli şeylere ne gerek var?"

Bir şey söylemeden aynadan onun masum yüzüne baktım. Beni sinir etmek için sormamıştı. Bunu gerçekten merak ettiği için söylemişti. Zaman zaman ben de düşünüyordum. Çok geç değildi bırakmak için. Hala gençtim. Kolayca bir işe girip hayatımı normalleştirebilirdim. Ama katil çetesinden ayrılmak kolay bir şey değildi. Evet Aslan Ozoğlu bana özel birçok imkan sunmuştu ama bunlar onun katili olduğum sürece erişebileceğim şeylerdi. Aksi takdirde beni kendi elleriyle polise verirdi. Tabi bu onun en merhametli planıydı. Eğer onu yarı yolda bırakırsam intikamını feci bir şekilde almak için her şeyi yapardı. Birçok katilini benim gibi yaralı ve korkmuş çocuklardan seçtiği için yanında olup onu önemseyen çok kişi vardı.

ALBORA (+18)Where stories live. Discover now