14.BÖLÜM: KURT MU KUZU MU

541 37 42
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Kimse bir melekten dünyayı ateşe vermesini beklemezdi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Kimse bir melekten dünyayı ateşe vermesini beklemezdi. Güzel ve narin kişilerin aptal olduğu gibi bir düşünce yaygındı. Kandırması kolay, yakalaması kolay ve öldürmesi kolay.

Ben de aptalı oynardım akıllı sebepler için. Asla kandırması kolay olmamıştım. Onları tatlı bir gülüşle tuzağa çekmek hiç zor değildi. Beni yakalayamazlardı. Kaçmak ve saklanmak benim işimin bir parçasıydı. Ben öldüren bir makineydim, bir bıçaktım, bir silahtım.
Dünyada iyi kız olamamıştım. Ama cehennemde "iyi kız" olurdum.
Beni oraya göndermek için sıraya girmeleri gerekiyordu. İyi kız olmayı reddediyordum. Sonsuza kadar kötü bir sürtük olacaktım.

Sıraya gir pislik!

Bıçağı saplamak için savurduğumda karşımdaki hızla geriye çekildi ve vücudunda oluşacak derin bir yarıktan kaçındı. Elimdeki keskin alet istediğim gibi kan dökmemiş olsa da gölgede bir kesik açmıştı. Tekrardan saldıracağımı anladı ve bıçağı tutan kolumu yakalayıp beni arkasındaki duvara savurdu. Ona göre zayıf kalan bedenim sertçe duvara çarptığında inledim. Vakit kaybetmeden kollarımı duvara sabitledi, bedenimi kendisininkiyle sıkıştırdı. Karanlık oda birden köşedeki mumun ışığıyla aydınlandığında beni sıkıştıran adama baktım.

Sarı gözleri parlayıp ardından eski halini alan Kaos, yukarıdan duvarla arasında sıkışmış bana sinirle baktı. Çenesinin biraz üstündeki kesikten kan yavaşça süzüldü. Yakışıklı demenin eksik kalacağı yüzündeki kırmızı sıvıyı gözlerimle takip ettim. Başımda ağrı oluşmaya başlamıştı bile. "Bu gece sürprizlerle doluydun kor alevi." diye fısıldadı. Üzerimdeki şaşkınlığı attım, kaşlarım çatıldı. Odamda ne işin var Kaos?
Kollarımı kurtarıp gömleğinin yakalarını sertçe çektim ve kafasını bana doğru eğmek zorunda kaldı. "Benim odama girmene izin verdiğimi sanmıyorum Kaos." Tehditkar sesim onda pek bir etki bırakmamıştı.

Hızla inip kalkan göğsü, göğsüme çarpıyordu. "İzin aldığımı hatırlamıyorum, Albora." Aynı benim gibi adımın üstüne bastırarak söylemişti. Elimle kıvırdığım yakasını çekti ve saldırmak için hazır olan kollarımı yine duvara sabitledi. Bunları kesinlikle izin verdiğim için yapabiliyordu. Neden izin verdiğimi bilmiyordum ama kurtulmak için gerçekten uğraşmadığımın bilincindeydim. Kaos farkında mıydı bilmiyordum ama şu an onun hakkında hiçbir şeyi anlayamıyordum. Neden odama gelmişti? Olanları konuşmak için mi?

"Aşağıda olanları şaka sandın galiba. Artık seninle eşitiz. Senin aklını alacağım Kaos." Kara büyücü olmasına rağmen benim kuklam olacaktı. Güçse güç, zekaysa en fazlasına sahiptim. Artık gerçekleri biliyordu. Ben sadece bir katil değil, aynı zamanda güçleri olan biriydim. Ve planlarım fazlaydı.

Duvara kenetlendiği kollarımı aşağı indirmeye çalıştığımda sertçe tutup izin vermedi, kendini bana bastırdı. Bedeniyle beni iyice sıkıştırmıştı. Hala yüzüme eğikti ama biraz daha eğildi. Nefesi boynuma çarpıyordu. Dudakları kulağıma yakınlaştı. "Bunun için özel bir çabaya ihtiyacın olmayacak." Başparmağıyla çenemi kaldırdı. Lacivertin en koyu tondaki gözleri dudaklarımdaydı. Yavaşça bana doğru yaklaştı. Güldüm. Az kalsın etkilenecektim. Yakışıklı ve zeki olan adamlar her zaman ideal tipimdi. Bu kara büyücüde ise her ikisinden de vardı.

ALBORA (+18)Where stories live. Discover now