6.BÖLÜM: ÖLÜ ELLERDEN

521 59 22
                                    

Gece günün en güzel zamanıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gece günün en güzel zamanıydı. Öyle kirliydim ki geceleri görünmüyordum bile. İnsanlar fark etmeden onları avlıyor, birer birer bu dünyadan ayırıyordum. Bir melek değildim, asla canavar da olmamıştım. Ben daha çok cennetten kovulmuş iblis gibiydim. Yasaklı elmayı başkaları yediği için suçlu ben ilan edilmiştim. Şimdi de bana bırakılan suçun hakkını veriyordum. 

İlk zamanlarda öldürdüğüm insanlar sadece kötüler değildi. Örneğin bir ceo, sırf rakibini öldürtmek için bile işverenim ile iletişime geçiyordu. Param ödendiği sürece umurumda olmadan tek kurşunla işi bitiriyordum. Mesela bir fuhuş liderinin başka bir mafyayı çökertmek için tuttuğu kişiydim. Neden ve niçin öldürdüğümü bilmediğim insanlar oluyordu. Ancak daha sonra, yaşımı oluşturan lanet sayı büyüdüğünde elime geçen bir görevle her şey değişti. Öldürmemi istedikleri kişi dokuz yaşında bir çocuktu. Bir kadın eşinin eski karısından olan oğlunu, hiçbir mal varlığının paylaştırılmaması için sessizce ortadan kaldırmak istemişti. Bana verilen bilgilere göre çocuk zaten böbrek hastasıydı ve çok zamanı yoktu. Kadının gözünü, kendi kendine ölmesini bekleyemeyecek kadar hırs bürümüştü. Kısacık yaşamını bile erken sonlandıracaktı.

Nişan alıp çocuğu vuracağım sırada kararımı verip namluyu on adım uzağında heyecanla bekleyen kadına doğrultmuştum. İçimde oluşan büyük bir rahatlamayla ilk önce bacağından vurup varlığımı belli etmiş ardından korku dolu gözlerine nişan alarak kafasını patlatmıştım. O günden sonra görevlerimin nedenini öğrenmeden hiçbir şey yapmadım. Kiralık bir katildim ama fiyatım ucuz değildi. Ben sadece eli kanlı, güçlü, akılalmaz bir hayatta kalma uzmanını onlara veriyordum: Albora. Gerçek adım olup olmadığını bile bilmediğim Yudum'a kimseyi dokundurtmamıştım. Böyle böyle büyümüştüm. O eski, sadece hayata tutunabilmek için sorgusuz sualsiz, kendi ruhunu kirletmek pahasına insan öldüren genç kızı gömmüştüm. Güçlenmiştim.

Aklıma o zamanlar dokuz yaşında olan Atlas geldi. Öldürmem istenen varis çocuktu. Üvey annesini öldürdükten sonra, ünlü bir iş adamı olan babasına mail atmıştım. Yaptığım şey tehlikeliydi. Ama bir anlık istekle göndermiştim. Kadının cinayet için yaptığı anlaşma, yatırdığı para, banka dekontları ve geri kalan her şeyin olduğu bir maildi. Adam gerçekleri öğrendikten sonra o kadının arkasından üzülmeyi bırakmış, başka hiç kimseyle evlenmemiş ve tüm ilgisini oğluna vermişti. Anlamsız bir şekilde polise de ihbarda bulunmamıştı. Bizi oldukça şaşırtarak Acar ile iletişime geçip oğluna zarar vermeyen katille iletişim kurmak istemişti. Yani benimle.

Atlas'ı ilk gördüğüm zaman o hasta bedenine rağmen ne kadar masum olduğunu hissetmiştim. Eğer dünyada masumiyet ve iyilik gibi kavramlar varsa kesinlikle onun için söylenmeliydi. Tanrı dünyanın böyle bir ödülü hak etmediğini düşündüğü için onu erken yanına almak istiyordu. Her mutluluğumun uzun sürmemesi gibi bu dünyada ilk bağlandığım kişi de yarım bir çocuktu. Böbreği bile düzgün çalışmıyordu. Sürekli ağrı çekiyor ve en sonunda bitkin bedeni daha fazla dayanamayıp yatağa düşüyordu. Yaşıtlarıyla bile oynayamıyordu. 

ALBORA (+18)Where stories live. Discover now