Bir sürgün böyle güzel ve aykırı olamazdı, fakat devrime doğuşumun ruhundan mıdır bilmem, ben en çok aykırı sevdaların peşinden koşardım.
"Sende, ben, imkansızlığı seviyorum.
Fakat asla ümitsizliği değil..."
*Hikaye içerisinde küfür, cinsellik, te...
Sevdiğim, tabutum, ak kefenim; Derin ve dar mezar çukurum benim
Beni bir kalıba dök, beni arıt bir potada. Geçmişim saklı ama geleceğim ortada.
Kabahatinden daha büyüktür özürü; Yüreğimin aşık olmaktan ötürü.
Sen vazgeçilmez kötü bir alışkanlıksın, Cinnete ve ölüme karşı bir esrarsın.
...
Seni kuşanıp çıkarım sokaklara. Tuhaftır, hep ben olurum hazır patlamaya.
Yüreğime benzin döküp kibrit çakan; Ey usta kundakçım iz bırakmayan!
Söylentiler çıksın, elimi kana bula; Yeter ki günlerim olsun çırılçıplak koynunda.
Kumar borcum, yani namusumsun; Masum değil, iflah etmez tutkumsun.
Metin Altıok
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
1945;
Sevdiğiniz insanla bir yerde rahat hissetmenin farklı bir yanı vardır. Hava ağırlaşır. Evrendeki her toz taneciği, onun için hareket eder. Bir hamle bekliyordum. Sadece bir hamle. Sonrasında ona durmaksızın koşacağımdan emindim.
Salonda şömine yandığından geceyi yorgunlukla salonda tamamlamıştık. Kahvaltı için yakındaki marketten bir şeyler almış, bana kahvaltı hazırlarken mırıldanan İlya'yı izliyordum. Geniş omuzlarının yumuşakça hareket edebilmesi beni şaşkınlığa uğratıyordu.
Bu kadar sert yürüyen bir adamın hareketlerinin bu kadar akışkan olmasını hayranlıkla izliyordum elbette. Yüzündeki izler yer yer sarı yeşil karışık olmaya başlamıştı. Asla şikayet etmiyordu durumundan.
"Ne yapacağız burada?" diyerek onun mırıltısını böldüm. Masanın üzerindeki tabağı bir o yana bir bu yana iterek zamanın geçmesini bekliyordum.
"Buraları gezdirebilirim sana duşa maya. Doğduğum yeri görmeni tanıştığımız ilk günden beri hayal ediyordum. Garip hissettiriyor. Eğer buraya hiç gelmeseydin, nasıl tanışırdık?" Kestiği şeye bir ara verip kalçasını kenara yasladı ve bana baktı.
Gülümsemesini yakalayıp ben de karşılık verdim.
"Bir şekilde tanışırdık bence sarı kuş. Sonuçta senin semalarının sonu yok, elbet aynı gökyüzünde bulunurduk." Yerimden kalkıp dibine girdim korkusuzca.
Gözlerinin içinde onu bulmayı beklerken, kendimi kaybediyordum. Masmavi derin bir sonsuzluğa bile isteye dalıyordum.
Gözlerin bu yüzden dünyanın en önemli iki küresi olduğunu düşünüyordum.
