10. BÖLÜM

4.5K 339 36
                                    

[Multimedya Lamia temsili]

...

Öfke ile dişlerimi birbirine bastırdım. Hayatım boyunca bu kadar öfkeli olduğumu hatırlamıyorum.

Öfke, sanki bir muma dönüşmüş tüm bedenimi yakıyordu. Ayaklarımdan beni yakmaya başlayan mum kollarıma çıkıp parmak uçlarıma ulaştı. Yanan avuçlarımı yumruk yapıp sıktım.

Kendimi dizginlemeye çalışıyordum eğer ki başaramazsam karşımdaki adama yaşlı olduğunu görmezden gelerek dalacaktım.

Büyük ve sert adımlarla yanına vardım. "Anlat."

"Kader, iplerini örer ve bazen bu ipler birbirine girer. Bazen bu karışık düğümü çözmek için bazı ipleri koparıp yerlerini değiştirirler."

Yaptığı bu felsefeye boyun eğip kopuk ip olmamı kabulleneceğimi bekliyorsa  yanılıyordu. "Felsefe yapma ihtiyar, senin yüzünden buradayım beni geri gönder. Kapı nerde?"

"Kapı yok."

Sinirle gülüp arkamı döndüm şu köşedeki şandamı kafasında kırırsam  en fazla ne olurdu?

"Ne demek yok!"

Yüksek çıkan sesimle yüzünü  buruşturup ayağa kalktı.
"O kapı senin için yüz yıldır açıktı ve amacına ulaştı. Kapı nerede bilmiyorum."

"Neyi biliyorsun ihtiyar!?"

"Kapı bir yerlerde olsa bile şuan kapalı, bunu biliyorum."

Kütüphanenin kapısı açıldı ve içeri prens girdi. "Ayakta kalmaman lazım, Lamia ne yapıyorsun."

Gerçekten şuan sorunlarım arasında Yaralarım sonuncu bile değildi.
"Büyükbaba ne zaman geldin."

Tabii ya göğün ve denizin hikayesi. Kafa karışıklığı ile karşımdaki adama baktım. Kaç yaşındaydı bu adam? Kimdi de kapıyı ve beni biliyordu? Benden isteyebileceği tek şey tarihi değiştirmek olurdu. Bu elimden gelebilecek tek şey olduğu için bunu prense bende sunmuştum.

Benden isteği prensi kurtarmamsa bunun için kapının yerini bilmem gerekiyordu ve o kapıyı bulursam bile kapalı olacağını söylüyordu.

"Prens konuşmamız gerek."

Arkamı dönüp prensin odasına gittim. Başka oda da bilmiyordum zaten burada. Birkaç saniye sonra prens de içeri girip kapıyı kapattı.

Bana parıldayan gözler ile bakması iyiye mi işaretti? Bilmiyorum.
"Bana emir veren ilk kişisin."

Konumuz bu mu gerçekten dermişcesine baygın gözlerle baktım ona. "Gölü bulamayınca gözleri görmeyen biri köpeğini benimle yollayıp bana yolu göstermişti."

"Bil bakalım bu yaşlı adam kimdi?"

Kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakarken kafasını iki yana salladı.
"Yok artık."

"Var artık.  büyükbabandı, ayrıca bana küçüklüğümde göğü ve denizi anlatan da sevgili büyükbabandı."

Verdiği tepkilerden bunu bilmediğini anladım. "Prens, büyükbaban ne çeşit bir varlık?"

"Ona kapının yerini sordum bilmediğini bilse bile kapının kapalı olduğunu söyledi. Kapının kapalı olduğunu nerden biliyordu Allah aşkına? Ne tür bir şeyin içindeyim ben?"

"Şifacı yaralarına bakacak otur."

"Şuan yaralar umrumda gibi mi görünüyor!?"

"Bu üç oldu Lamia!"

VANİA  KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin