23. BÖLÜM

2.5K 190 17
                                    

Uzun zaman sonra merhaba bu sefer arayı fazla uzatmamaya çalışacağım.

...

Bilinmezlik, hayatta en nefret ettiğim şeydi ve bunun tam ortasındayım. Eğer ki buradan çıkamayacak ve kendi zamanıma gidemeyeceğimi öğrenmem dahi bilinmezlikten daha az canımı sıkardı.

Bedenimin gerilmesi üzerine ortama yayılan kan kokusu ile birden eğilip kusmaya başladım. Sırtımdaki el ve saçlarımı geriye çeken el Aren'e aitti.
Bir çırpıda beni mahzen den çıkardı.

Eli beni tutmak için belimi sararken nerden aldığını bilmediğim mendil ile ağzımı sildi. Boğazım yanıyordu ve ateşi sanki başıma vurmuşcasına başım ağrıyordu. Gözlerimi kapatarak bu hislerden kurtulmaya çalıştım.

Bir elini bacaklarımdan geçirerek beni kucağına alan Aren'e karşı koymadan yüzümü boynuna gömdüm   gözyaşlarımın kimse tarafından görülmesini istemiyordum bunu hisseden Aren bir eliyle saçlarımı okşadı.

İnerken bile nefes nefese kaldığım bu merdivenleri Aren zorlanmadan çıkarken ona yaşattığım bu zorluk için kendimi suçlu hissettim. Burnumu çekip merdiven çıkmayı bitiren prensin yüzüne dönüp kısık sesle mırıldandım.

"Özür dilerim."

"Neden?"

"Beni taşımak zorunda kaldığın için ve bilmiyorum..."

Odanın kapısını açtılar, prensin beni bırakmasının beklerken benimle beraber yatağa oturdu. Kalmak için yaptığım hamleyi durdurup iki parmağı ile kavradığı çenemi kaldırdı.

"Seni tüm bu olanlardan koruyamadığım için özür dilerim güzelim."

Yanaklarımı kurulayıp beni yatağa bırakıp üstümü örttü.
"Ne olacak şimdi?"

"Bunu yapanları, peşinde olanları bulacağım ama sana da çok önemli bir görev düşüyor bunu yapabilir misin?"

"Yaparım, nedir?"

"İyi olacaksın, yoksa zamanına gidemezsin."

Başımı sallayarak onu onayladım. Benim aklıma çok daha farklı şeyler gelmişti.

"Uyu, yanındayım."

Yatağın yanına oturup elimi tutmasıyla gözlerimi kapattım güvende hissetiriyordu ve buna şuan hiç itiraz edemeyecektim.

...

Gözüm gelen güneş ile gözlerimi ovalayıp uyuduğum yataktan kalkarak oturdum. Gözlerimi odada dolaştırdım. Prens gitmişti onun odasındaydım.  Bir süre oda da boş boş oturarak etrafı inceledim.

Kapının vurulma sesi ile dalgınlığı bir kenara bıraktım.

"Gel."

Odaya ilk başta bulut ardından ellerinde yemekler ile saray çalışanları girdi. Yüzüm ne haldeydi bilmiyorum ama Bulutun bakışlarından pekte iyi olmadığını anlamıştım. Odada sadece Bulut kalana kadar sesimi çıkarmadan oturmaya devam ettim.

"Lamia yemeğe gel hadi."

"Sen başla geliyorum."

Hiç istemesem de sürünen adımlarla banyoya gidip kendime çeki düzen verdim. Bulutun bana olan bakışlarını dizginlemiş. Hayatım boyunca kendimi hiç bu kadar kötü görmemiştim tam anlamıyla çökmüştüm.

Bıkmış bir şekilde iç çekip Bulut'un karşısına oturdum. Şuan yemek yemek hiç cazip gelmiyordu.
"Bir şeyler yemelisin."

"Canım istemiyor."

VANİA  KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin