5. Bölüm

4.4K 464 109
                                    


Yaşadığım sorunlara karşı gelmenin en iyi yolu basketbol oynamaktı benim için.

Kendimi üzgün hissettiğimde, kızgın hissettiğimde, hatta mutlu hissettiğimde bile sadece basketbol oynardım.

Sırf güzel bir geleceğe sahip olabilmek için uğraşmıştım, kendime bir hedef koyup onun için nefes almaya başlamıştım.

Böylesi iyi geliyordu bana, eğer kendimi tamamen adarsam başarılı olacağımı düşünüyordum.

Kendimce şu an iyi bir konumdaydım da, henüz hak ettiğim hayatın belki de çeyreğine sahiptim ama yine de mutluydum.

Yaklaşık bir ay sonraki maç ise hayatımı tamamen değiştirecekti, biliyorum. Eğer kazanırsam Güney Kore'den çıkabilecektim. Daha iyi, daha büyük yerlere gelecektim.

Dünyaca tanınan bir basketbol oyuncusu bile olabilirdim.

Henüz gerçekleşmemiş hayallerim vardı benim, izin veremezdim bu hayallerin elimden alınmasına.

Chanyeol benden mi bahsediyordu bilmiyorum ama aklıma başka bir isim gelmiyordu.

Ve şimdi, açıkçası korkuyordum. İçimde kendini hafiften belli eden bir korku vardı. Chanyeol'u ufacık tanıyorsam eğer birinden nefret ediyorsa ona hayatı zehir edebilecek türden bir insandı.

Kaptanı olduğum halde bana karşı davranışları iyi değildi, ondan üst seviyede olmama rağmen böyleyse başka bir ihtimalde nasıl olurdu bilmiyordum.

O yüzdendi bu korkum, kafasını takarsa tam takardı.

Oturduğum durakta boş bir taksinin geçmesini beklerken, hafiften yağmur çiselemeye başlamıştı.

Jimin ben basketbol oynarken beni aramıştı ve yorgun değilsem eğer dışarı çıkabileceğimizi söylemişti. Ben de evde durmaktan çok bunaldığım için kabul etmiştim.

Fakat beni çağırdığı kafe bir miktar uzaktı, bu yüzden taksi bekliyordum.

Üşüyen ellerimi birbirine sürtüp, ısınmaya çalıştım. Akşam saatleri olduğu için hava soğumaya başlamıştı, biraz daha taksi gelmezse beklemeden eve geçmeyi düşünmüştüm.

Beklediğim birkaç dakikanın ardından, durağın önünde duran son model bir arabayla bakışlarım oraya doğru döndü.

Ben neden durduğunu anlamaya çalışırken, arabanın kapısı açıldı. Arabadan inen tanıdık yüzle yerimde doğruldum.

"Taehyung?" Jungkook yanıma doğru geldiğinde, ayağa kalktım.

"Merhaba."

Son yaşananlar yüzünden bir miktar utansam da, gözlerimi gözlerine dikmiştim. Resmen adamın takımıyla kavga edip nezarethaneye düşmüştük, rezillikti.

Hakkımızda kötü haberler çıkmıştı hep. Jungkook kendi takımıyla ilgili olan kötü haberleri bir şekilde kaldırtmıştı basından, fakat Minjun hyung bunun için uğraşmamıştı. Bu işler için para lazımdı ve Minjun hyung bizim için para harcamayacak kadar cimri biriydi.

"Ne yapıyorsun burada?" Omuz silkerek, etrafa baktım.

"Taksi bekliyorum."

Jungkook, boş gözüken yola baktıktan sonra gözlerini bana çevirdi.

"Bu saatlerde pek taksi geçmez buradan, istersen gideceğin yere bırakabilirim."

Kararsızca yeniden etrafı inceledim, cidden de bomboştu yol. Mecburen Jungkook'u onayladığımda, benim için yolcu koltuğunun kapısını açtı.

for 23 | taekook ✓Where stories live. Discover now