16. Bölüm

3.6K 379 127
                                    


"Siz baya ilerletmişsiniz işleri." Jimin imalı bir ifadeyle yüzüme baktıktan sonra, gözleriyle vazoda duran çiçekleri işaret etti.

Yüzümdeki tebessümle, elimdeki tabakları masaya yerleştirdim.

"Sussana sen." O bana gülerek masaya otururken, ben de onun peşinden oturdum. Sun Hee elindeki kaşıkla ne dediğimizi anlamaya çalışırken, dudaklarımı onun yanağına bastırdım.

Saat henüz sabahın erken saatleriydi, saat sekizde antrenmana gidecektim. Jimin'in de aynı saatte dersi vardı, o yüzden uyanıktı. Sun Hee ise tamamen bizim seslerimize uyanmıştı, yarı açık yarı kapalı gözleriyle bir şeyler yemeye çalışıyordu.

"Sun Hee, evde tek durmak istediğine emin misin? Benimle birlikte gelebilirsin."

Her ne kadar Sun Hee evde tek kalmaya alışık olduğunu söylese de, dünden beri içim rahat etmiyordu.

"Eminim hyung, sen beni merak etme." İç çekerek mecburen onayladım onu. Aslında gelse iyi olurdu, hem diğerleriyle de tanıştırırdım onu. Ama istememişti, üstelemeye gerek yoktu.

Sessizce yaptığımız kahvaltıdan sonra, ayaklanarak sırt çantamı omuzuma geçirdim. "Masayı siz toplarsınız artık, ben kaçtım." Onlar beni onaylarken, kısaca vedalaşarak mutfaktan çıktım.

Kapının yanındaki boy aynasından üstümü düzelttikten sonra, ayakkabılarımı da ayağıma geçirerek evden ayrıldım.

O sırada cebimdeki telefon birkaç kez üst üste titremişti. Cebimden çıkartarak ekranı aydınlattım ve gelen mesajın üstüne tıkladım.

taehyung - jungkook

jungkook
günaydın taehyung
sizin eve yaklaştım
haberin olsun

taehyung
günaydın jungkook
bekliyorum seni

Cevap vermesini beklemeden telefonu kapatarak cebime geri sıkıştırdım. Üstümdeki kahverengi ceketin ceplerine ellerimi sokarak, sırtımı duvara doğru yasladım.

Birkaç dakikalık bir bekleyişten sonra, önümde duran arabayla sırtımı duvardan ayırdım. Arabanın önünden dolanarak ön koltuğu açtım ve kendimi Jungkook'un yanına bıraktım.

"Günaydın."

Gülümseyerek kemerimi takarken, ona karşılık verdim. O ise arabayı çalıştırarak, gideceğimiz yere doğru sürmeye başlamıştı.

"Nasılsın?" Sorduğum soruyla bakışlarını bir anlığına bana çevirdi. "İyiyim, sen?" O yeniden bakışlarını yola sabitlerken, yanağımı koltuğa yaslayarak yan profilini izlemeye başladım. "İyiyim."

Yine her zamanki gibi siyahlara bürünmüştü, artık alışmıştım. Alışmakla kalmamış ona benzemeye başlamıştım, bunu üstümde renkli olan tek bir şeyin bile olmayışından anlayabilirdik.

Onu inceleyen gözlerim, direksiyonu tutan dövmeli koluna indiğinde yutkundum. Yalan yoktu, Jungkook hayatımda gördüğüm en etkileyici adam olabilirdi.

"Sun Hee nasıl?" Ben dalgın bir şekilde onu izlerken, sorduğu soruyla kendime geldim.

"İyi. Ona benimle gelebileceğini söyledim ama istemedi, evde duracakmış." O tebessüm ederek beni onaylarken, gözlerimi camdan dışarıya çevirdim.

"Hoseok'u almaya gidecektik?" Yeniden Jungkook'a döndüğümde, bir şey demek için dudaklarını aralasa da hemen kendini durdurarak dişlerini alt dudağına geçirmişti.

for 23 | taekook ✓Where stories live. Discover now