13. Bölüm

3.8K 371 86
                                    


Sırtımı koltuğa yaslayarak, kapalı olan televizyona bakmaya devam ettim. Siyah ekranda kendi yansımamı görebiliyordum, ayrıca şu iki üç günde ne kadar çöktüğümü de görüyordum.

On yaş yaşlanmıştım sanki, öyle bir yorgunluk vardı üstümde. Ayrıca başıma ağrılar saplanıyordu, gözlerimi yumup biraz uyusam geçer gibiydi ama.

"Taehyung?" Arkamdan gelen sesle irkilerek, kafamı arkaya doğru çevirdim. Dalgınlıktan Jimin'in geldiğini bile duymamıştım resmen.

"Jimin, hoş geldin." Elindeki çantayı kenara bırakarak, yanımdaki boşluğa oturdu.

"Hoş buldum da, ne bu halin?"

Yanımızda uyuyan Sun Hee'yi uyandırmamak için kısık tuttuğumuz sesimizle konuşuyorduk.

"Ne varmış halimde?" Bilmemezlikten gelerek omuz silktiğimde, Jimin gözlerini devirmişti.

"Gören yirmi üç değil de kırk yaşında falan sanar seni, gelmiş hala ne var halimde diye soruyor. Kalk bakayım ayağa, odaya gidip rahat rahat konuşalım."

O kolumdan tutarak beni ayağa kaldırıp, salondan çıkarırken ses etmeden onu takip ediyordum. Ses edecek gücüm de yoktu zaten.

Jungkook, bana bir teklifte bulunmuştu.

Takımına katılmamı istiyordu. Cidden istiyordu bunu. Hadi o istiyordu, takımdakiler nasıl izin vermişti böyle bir şeye? Diğerleri bir ihtimal daha yumuşaktı, ya Yoongi? İmkansızdı onun beni takıma kabul etmesi.

O teklifini yapıp, düşünmem için bana süre verdikten sonra yanımdan ayrılmıştı. Ben ise birkaç saat boyunca boş boş durarak düşünmüştüm.

"Anlat bakalım."

Jimin, beni kendi odasına sokup yatağa oturttuğunda dayanamayarak yaşanan her şeyi anlatmaya başladım. Son olarak ise Jungkook'un teklifini söylemiştim, Jimin benim aksime hiç şaşırmamıştı.

"Bu harika bir teklif! Sen zaten bu maç için çok istekliydin Taehyung, Jungkook sana mükemmel bir fırsat sunmuş."

Orası doğruydu, bu maç için çok iyi hazırlanmıştım ve tüm hazırlıklarımın boşa gitmesi beni üzmüştü.

"Hem baksana, o Minjun denen adama nasıl büyük bir kapak olur bu düşünsene? Adam sana zaten çok kötü davranıyordu, senin kararlarına asla saygı duymuyordu. Hem de seni gruptan sanki kendisi atmış gibi bir ton haber çıkardı, özel bilgilerini yaydı."

O bana gaz vermek için konuştukça konuşurken, elimi havaya kaldırarak onu durdurdum.

"Jimin, bunların ben de farkındayım. Ama anlamıyorsun, Jungkook'un takımını ve beni bir düşün yan yana. Hiç uyuyor muyuz? Şurada maça bir aydan daha az zaman kalmış, nasıl aniden kaynaşıp bir takım ruhu koyabiliriz ortaya?"

Benim sıkıntılı çıkan ses tonumla, Jimin kaşlarını çatmıştı.

"Çok gereksiz şeyleri takıyorsun kafana, Taehyung. Sen eski takım arkadaşlarınla da çok iyi anlaşamıyordun, unutmadın bunu değil mi? Ama bir şekilde takım ruhu koyabiliyordunuz ortaya."

Derince bir nefes alıp, yatağa uzandım. Jimin bacağıma çokta sert olmayacak bir  şekilde vurduktan sonra benim gibi yatağa uzanmıştı.

"Bence sen bu tedirginliği bırakıp, kendi kalbinin sesini dinle."

Onu onaylarcasına kafamı sallayıp, gözlerimi yumdum. "Kalk hadi, git odana orada uyu." Jimin beni kovarcasına ittiğinde, kaşlarımı çatarak yerimde doğruldum.

"Tamam be, gidiyorum sus."

Odasından trip atarcasına çıktığımda arkamdan bağırdığını duymuştum, ama umursamadım. Salona gidip, Sun Hee'yi kucağıma aldıktan sonra odama yürümeye başladım.

for 23 | taekook ✓Where stories live. Discover now