25. Bölüm

2.9K 369 211
                                    


"Taehyung, iyi misin?" Gözlerimi diktiğim yerden ayırarak, Jimin'e baktım. "İyiyim." Bana inanmazcasına bakarak, yanıma oturdu. Elindeki kahveyi bana uzattığında, bir şey demeden aldım ve yavaşça içmeye başladım.

Boğazımdan geçen sıcak sıvı beni rahatlatırken, gözlerimi etrafta gezdirmiştim. Saat sabah saatlerine geliyordu ve biz şu an karakoldaydık.

Dün akşamdan beri gözüme uyku girmemişti, kendimi nasıl eve attığımı şaşırmıştım. Gece yarısı ise bir anda aldığım telefonla, karakola çağırılmıştım.

Görüntüler çoktan basına sızdırılmıştı ve tabii polis hemen işe el atmıştı. Chanyeol adam yaralamadan kaç yıl alırdı bilmem ama, biraz sonra beni ifadeye çağırdıklarında o tehdit mesajlarını da anlatacaktım, Minjun işin içinden sıyrılamazdı.

"Kim Taehyung, buyurun lütfen, ifadenizi almamız gerekiyor." Yanımıza yaklaşan polis memurunu onaylayarak, elimdeki kahve bardağını Jimin'e vererek ayağa kalktım.

Yaklaşık yarım saat süren ifadeden sonra, Jimin'in yanına döndüğümde hemen karşı koltukta oturan kişilerle göz göze gelmiştim.

Jungkook ve diğerleriyle.

Jimin beni görür görmez hızlıca kalkıp yanıma yaklaştı ve elini koluma yerleştirdi. "Taehyung, istersen biz biraz bahçeye çıkalım."

Göz ucuyla onlara bakarak konuştuğunda, kafamı iki yana salladım. "Gerek yok Jimin." Mecburen beni onayladığında, eski yerimize geçerek oturduk.

Jungkook ile göz göze gelmemek için, gözlerimi yere dikmiştim. Hiçbiriyle göz göze gelmek istemiyordum, yeterince iğrenç hissediyordum zaten kendimi.

"Şerefsiz herif seni!" Yoongi'nin yüksek sesi kulaklarıma dolarken, gözlerimi onlara çevirdim. Ama onlar, ayaklanarak başka bir yere bakıyordu. Baktıkları yere döndüğümde ise Chanyeol'un kelepçeli elleriyle polisler tarafından yürütüldüğünü görmüştüm.

"Sakin ol Yoongi." Hoseok, Yoongi'yi kolundan tutarak geriye doğru çektiği sırada görüş açıma bu sefer de Hyunjin girdi. Yanındaki Felix ile Jungkook'un yanına yaklaştılar ve konuşmaya başladılar.

"İfademi verdim, o gece olanları falan anlattım işte." Hyunjin kısaca konuştuktan sonra sandalyelerden birine oturdu. Ben ona bakarken, onun da bana dönmesiyle göz göze gelmiştik.

Belki bir kötü bakış, belki de bir hakaret beklemiştim. Ama hayır, o sadece üzgünce bana bakmıştı.

"Merhaba, Kim Taehyung sizsiniz değil mi?" Yanıma gelen bir başka polis memuruyla, kafamı onaylar biçimde sallayarak ayağa kalktım.

"Hae Minjun'dan şikayetçi olmuşsunuz, bize verdiğiniz mesajları ve fotoğrafları inceledik. Şikayetçi olduğunuza dair bir imzanızı almalıyım, daha sonra memurlarımız kendisini almaya gidecek."

Bana uzattığı kağıdı ve kalemi elime alarak, yazan şeylere kısaca göz atarak kenara imzamı karalamıştım.

"Hae Minjun mu? O ne alaka?"

Seokjin'in sorduğu soruyu karşımdaki polis memuru duymuş olacak ki, ona dönerek cevap vermişti.

"Hae Minjun, Park Chanyeol'a ait görüntülerin Kim Taehyung'ta olduğunu öğrenerek kendisini yeğeniyle tehdit etmiş."

Gözlerimi kaçırarak, bilmem kaç saattir incelediğim yerleri yeniden incelemeye başladım. Böyle öğrenmemeleri gerekirdi, eğer bana izin vermiş olsalardı ben her şeyi onlara açıklardım.

"Ne?"

Jungkook'un şaşkınca çıkan sesi kulaklarıma doldu önce, ama umursamadım. Ona göz ucuyla bile bakmadan, polis memuruna yönelik konuşmaya başlamıştım.

for 23 | taekook ✓Where stories live. Discover now