four

7K 112 36
                                    

Sabah uyandığımda alarmın sesini duymamamla kesin geç kaldım diye fırladım yataktan ki saate baktığım da çok erken kalkmıştım. Derin bir nefes aldıktan sonra banyoya doğru ilerledim.

Saçlarımı güzelce tarayıp at kuyruğu yaptım. Dudaklarima nemlendirici sürdüm. Bayılarak aldığım parfümü de sıkıp odama doğru ilerledim.

Bugün müfettişler gelecekmis o yüzden annem erkenden ise gitmişti.

Okul üniformamı da giyip telefonumu elime aldım. Mert mesaj atmıştı "okula gelemiycem sevgilim. Bugün tek gitmen gerekecek." Diye. Nedenini merak ettiğim için hemen Mert'i aradım.

Annesini hastaneye götüreceğini söyledi. Endişelendigimde de sorun yok tansiyon işte deyip kapattı. Mert açıkçası beni endişelendirmişti. Neyse diyip çantamı alıp çıktım.

Dünden sonra tek gitmek beni ürkütüyordu. Bu yüzden otobüse binmeye karar verdim. Otobüs durağına yaklaşan arabadan anladım ki Buğra'ydı bu.

Hayır yaa of ne yapacağım? Görmemiş gibi yapmaya karar verdim . Arabadan inip yanıma geldi  ve

- Selinay dün çok büyük bir yanlış anlaşılma oldu lütfen kendimi afettirmek için okula bırakayım seni .

Rededeceğimi anlayıp lütfen söz veriyorum başka hiç bir şey olmayacak deyince gelen barış teklifini geri çevirmedim.

Yol boyunca onun olduğu tarafa hiç bakmadım. O da hiç konuşmuyordu. Okula geldiğimizde gözler üzerimizdeydi
Tabi ya bunu ben neden düşünemedim . Of indiğim gibi hızlica yürüdüm ta ki Buğra'nın

- Bir kızı kafalamam kaç saat sürüyor arkadaşlar?

Diyerek gülmeye başladı. Arkamı döndüğümde hızlıca yanıma gelip hadi ama Selinay insanlar var diye böyle susma arabada neler dedin hatırlamıyor musun?

Ne saçmalıyordu bu? Tabi ya dünün intikamıni alıyordu benden. Nasıl böyle akılsızca davranmıştim.

- Sen dedin ya gel bırakayım seni okula. Bende sınıf arkadaşımsın diye kabul ettim.

- Öyle mi? Arkadaşlar duydunuz mu sınıf arkadaşı olduğumuz için binmiş arabama.

Tüm okul birlikte bana gülmeye başlayınca hemen sınıfa doğru koştum.

Arkamdan ayak sesleri geliyordu bu yüzden hızlandım. Sınıfa girip sıramda oturdum. Sinirden bütün vücudum titriyordu. Ne yapmıştım ben ? Dün beni takip eden adamın iyilik yapacağına inanmıştım . En aptal ödülünü falan almalıydım.

Önümde birinin belirmesiyle kafamı kaldırdım. Bu Buğra'nın yanında olan çocuklardan biriydi.

- Ne var ne istiyorsun?

- Buğra böyle biri. Sana ne derse desin tersine gitme. Dün olanları biliyorum o da şu an senden intikam alıyor. O bu okulun sahibinin oğlu. İstanbul da görüp görebileceğin bir çok yerlerinde sahibidir ailesi. Onunla uğraşma Selinay. Bırak kendi haline o da uğraşmaz zaten.

- Ne demek bu? Dün teklifini kabul edip onunla gezse mıydım? Pardon da kim oluyor kendisi? Git buradan. Haa gitmeden önce de o Arkadaşin benimle uğraşırsa bende onunla uğraşırım.

Bana sadece bir kaç saniye bakıp çıktı. bunlar kendini ne zannediyordu? Varlıklı olması umrumda değil benim. Bu okulda kalmak için artık boyun egmemeliydim onlara. Ailemi bir şekilde halledebilirdim ama bu şekilde kalmaya devam edersem daha çok iftiraya uğrardım.

Sınıfa hoca girdiğinde dün benimle konuşan kızlar bana yine ters ters bakmaya başladı. İsimlerini bile bilmediğim bu kızlar ne istiyordu benden ya?

Ders bittiğinde mert olmadığı için de dışarı çıkmak istemedim . Ve tabi tam tahmin ettiğim o kızlar geldi yanıma.

- Kızım biz seni uyarmadik mi? Kafasız mısın sen? Peki o zaman cehenneme hoş geldin Selinay. Ben Alya bir diğer deyişle kabusun da diyebilirsin.

Bu iğrenç benzetmeye o ve arkadaşları kişniyordu.

- Bu da seçil ve nihan. Yüzlerimize iyi bak unutma bizi.

Tam gideceklerken arkalarından seslendim

- Bende Selinay sizde bu yüze iyi bakın. Ne yaparsanız onun karşılığını alacaksınız. Siz de beni unutmayın.

Deyip yanlarından geçip gittim.

Başlasın bakalım soğuk savaş.

PSİKOPAT ZORBAM +18Where stories live. Discover now