twenty five

3K 53 11
                                    

Sabah uyandığımda yatakta tektim. Mutfaktan sesler geliyordu. Duş almak iyi gelecekti bana. O yüzden kalktım günlük kıyafetler çıkarıp girdim banyoya. Saçlarım taradım güzelce. Hafif makyaj yaptım. Parfümümu elime aldığımda çok az kaldığını gördüm. Çok sıkmiştım acaba? Neyse. Beyaz bir tişört altına da kot şort giydim. İndim aşağıya.

Buğra beni baştan aşağıya süzüp yanıma geldi.

- çok güzel olmuşsun.

Sadece gülümsemekle yetindim. Çok güzel kahvaltı hazırlamıştı. Birlikte kahvaltı yaptık sessizce. Ne o ne de ben konuşmuyorduk. Kahvaltı bittikten sonra toparlayacakken

- Sen bırak yorma kendini. Ben hallederim. Zaten yarın yeni yardımcımiz Birgül gelecek. Rahat ol sen .

- Teşekkürler. Annemi aramam gerekiyor. Ahhh nasıl unutmuştum.

- Ben aradım yanımda olduğunu da söyledim korkma.

Şaşırmış gözlerle ona bakarken

- Selinay başta çok kötü hatalar yapmış olabilirim ama it gibi pişmanım şimdi de telafi etmeye çalışıyorum belki ne yaparsam yapayım olmayacak ama ben yinede yapacağım.

Yüzüne baktığımda gerçekten de pişmanlık vardı ben bunları unutabilir miydim bilmiyorum ama artık hayatım daha da farklı olacakti.

- Buğra ben boşanma davasını geri çekmek istiyorum. Ne için kim için boşanacagim ki? En azından bir süre böyle kalmak istiyorum. Sonrasını düşünmedim düşünmek de istemiyorum. İzin verirsen burada yaşamaya devam etmek istiyorum.

- tabi ki de. Burası seninde evin. Lütfen rahat ol. Ama bir şeyi bilmeni istiyorum gitmek istersen de gidemezsin Selinay. Ben seni bir kere özgür bıraktım ve sen bana döndün. Bu saatten sonra artık tamamen benimsin.

Yine kesin kesin konuşmaya başlamıştı. Ama uğraşacak halimde yoktu. Kafamı salladim sadece.

- Okul işi ne oldu?

- başka okula kaydettim seni. Ben açıktan devam edeceğim. Sende okuluna gider gelirsin. Üniversite de ne istersen oraya gideriz ben zaten o diplomayı okumadan da alırım.

Başka okul başka ortam . Çok garipti her şey. Tamam diyip kalktım masadan. Odama geçtim. Yarın okula başlayacaktım. Telefonu elime aldığımda Mert'ten sayısız arama vardı. Mesajlarina baktığımda sürekli özür diliyordu. Bir hırsla aradım onu.

-Ne var niye hâlâ arıyorsun beni?

- Selinay yapma böyle tuzağa düştüm ben. Kalkacak gücüm yoktu dün. Bir şeyler yapmışlardı bana. O Buğra'nın parmağı var bu işte.

- Ya öpüşürken ki fotoğraf mert ona ne diyeceksin? Bildiğin kızın ağzına düşmüştün. Ben senin için neler yaptım mert. Bedenim bile başkasına ait oldu sırf seni kurtarmak için. Ama boşaymış. Resmen kandırdın beni. Bir daha arama sakın beni.

- Selinay lütfen bak sende düşüyorsun tuzaklarına lütfen inan bana. O adam neden bu kadar sakindi düşündün mü hiç? Çünkü planları vardı. Seni elde etmek için benden vazgeçirmesi gerekiyordu. Lütfen inanma onlara.

- Mert seni daha fazla dinlemek istemiyorum. Arama beni bir daha.

Telefonu hızlıca kapattım yüzüne. Salak yerine koyuyordu beni resmen. Ama bilmiyordum haklı da olabilir miydi? Buğra gerçekten de son zamanlarda çok sakindi. Gidip ona sorsam inkar edecekti tabi ki. Neyse bır şekilde öğrenmeliydim.

Avukatım beni arayınca hızlıca cevap verdim. Boşanma davasını geri çekmekte emin olup olmadığımi soruyordu. Evet dedim. Bir kaç sorduğu soruları da cevapladıktan sonra kapattım. Sadece imza atmak kalmıştı.

Buğra beni adliyeye götürmesini söyledim. O da kabul etti. Yol boyunca radyoda ki şarkıyi dinledik.

Mabel Matiz - fırtınadayım.

Bu şarkı beni mahvediyordu.

İşlerimizi hallettikten sonra Buğra'yla eve gelmiştik. Benim şarjım bittiği için annemi Buğra'nın telefonundan aradım. Buğra da duşa girmişti. Annemle konuştuktan sonra gelen mesaj dikkatimi çekti.

Hakandandı bu mesaj. Tıkladım hemen.

- Abi iş tamamdır kıza parasını ödedim o Mert itinedi unutsun diye tembihledim. Şimdi uçağa bindireceğim.

Neee!! Telefon elimden düşünce Buğra'nın üzerinde ki boxerla bana doğru gelmesi bir oldu. Yüzüne sert bir tokat atıp odaya çıktım hemen. Eşyalarımi toplarken Buğra geldi yanıma.

- Selinay lütfen dur gitme dinle beni bir dakika. Bak ben senin için bizim için yaptım her şeyi.

- Biz mi? Biz miiiiii!!!! Biz diye bir şey olmadı hiç Buğra. Sen şizofren misin ya nasıl böyle bir şey yaparsın. O kadar ağladım hiç mi vicdanin sızlamadi? Birde utanmadan teselli veriyordun bana. Gideceğim ben.

- Hiç bir yere gitmiyorsun. Yürü benle.

Kolumdan sertçe tutup sürükledi beni.

- Bırak beni pislik bırak.

- Beni buna sen mecbur ettin.

Görmediğim bir odanın içine koydu beni. Eline de ip aldı ve beni hızlıca yatağa attı.

- Hayır ne yapıyorsun sen? Birak beni. Psikopat şizofren salak ruh hastası bırak.

- Beni zorla da olsa seveceksin anladın mı?

Sıkıca ellerimi bağlayıp diğer ipide demir yatağın kenarına bağlamıştı. Boxerlı haliyle üzerime çıktı.

- Seni istiyorum fena halde hemde. Beni seveceksin Selinay. Başka çaren yok . Bunu o kafana sok. Ve beni zorlama. Kendimi çok zor tutuyorum.

Erkekliğini hissediyordum. Ve korkuyordum. Elini dudaklarima götürüp

- Bu dudakların arasından seni seviyorum Buğra dökülene kadar böyle yaşayacaksın.

- Kaçacağım buradan. Kalmayacam senin yanında pislik.

- bir kaç gün sonra yeni yaşayacağımiz şehre gideceğiz akıllı bir kız olmayi öğreneceksin. Bir yığın adam diziyorum kapıya. İstersen dene kaçmayı seni yine bulurum ama canından can alırım. Bu sefer yaparım Selinay sevdiğin herkesin leşini atarım üstüne.

yüzüne tükürdüm hızlıca. Karşımda deli gibi gülüyordu. Senden çıkan gelen her şey beni tahrik ediyor. Yine dene istersen.

Ben korkuyordum bu sefer Buğra gerçekten de kendini kaybetmişti.

PSİKOPAT ZORBAM +18Where stories live. Discover now