forty five

1.3K 29 16
                                    

İki haftaya yakındır buğrayla hiç kavga etmeden çok iyi anlaşıyorduk. Ama bir şeyler vardı beni huzursuz hissettiriyordu. Bazen yaptığı şeyleri unuttum diyerek kendimi kandırıyordum bunun sebebi artık üzülmeye,savaşmaya gücümün olmamasıydı. Ama şimdi her şeyi halletmiş sağlam kafayla düşününce taşlar tam yerine oturuyordu.

Bu iki haftalık süre icersinde de annem,kız kardeşimle görüşmüştük. Ama kardeşim küstü bana hala. Annem ise böyle daha iyi olduğunu söyledi. Ah birde mahir var tabi. Onu da aradım. Ona cok büyük yanlış yapmıştım ama çok da iyi olmuştu çünkü kendi hayatımdan ben mutluluk görmedim başkasına nasıl verebilirdim ki . Onun hayatını da cehenneme çeviremezdim.Neyse ki anliyordu beni. Bir şeye ihtiyacın olursa ara hemen gelirim dedi bana. Ne kadar hoş ve özel ama olsada aramazdım. Nezaketten ötürü tamam diyip kapattım.  Ben ona ağır gelirdim. Ne kadar canım yansada biliyordum ki ben artık normal bir insan değildim. Sorunları olan ve toparlanması neredeyse imkansız olan bir insandım. Sıradan biri bile değildim ben.

Oysa ne güzeldi eskiden. Elbette o zaman da sıkıntılarım vardı ama halledilebilirdi sadece bir gün ağlardım geri kalan zamanımda, günlerimde çözüm arardım. Çok güzel bir yorgunluğum vardı. Okulun verdiği yorgunluk, hangi kıyafeti giyeceğimin verdiği yorgunluk, yemek yapmanın verdiği yorgunluk falan filan... şimdi ise ölü gibiydim. Hiç bir şey yapmak istemiyordum. Bu ana denk düşünecek vaktim bile yoktu her şeye gelişigüzel karar verip çekiliyordum çünkü gücüm buna yetiyordu. Ama bu iki haftalık süreçte çok düşündüm birde Buğra bir iş için iki gündür evde yoktu. Buda bana çok yaradı.

Zihnimi geri kazanıyordum sanırım. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyordum. Artık yaşamak da istemiyordum. Buğra da asla beni bırakmazdı biliyorum. Tek çare vardı. Bunu ağzıma alamayacağım kadar korkunç bir çareydi bu. Ben böyle yaşayamazdım. Bedenime çok ihanet ettim ben. Beni çöp gibi kullanan bir adamı affettim. Ama artık bi önemi yok çünkü bu hatalarımı sürekli düşünüp üzülecek bir hayatım ve zamanım olmayacak.

Özür dilerim bedenim ama inanki bunları bilinçli ve sağlıklı olarak yapmadım. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Ama garip de bir heyecan vardı kalbimde. Sanrım kurtuluşun heyecanıydı bu. Masaya doğru ilerleyip not kağıdı ve kalem aldım elime. Ve yazdım.

~Sevgili annem ve kardeşim ~

Hatırlar mısın anne ufacık bir taş benim bacağımı değip kanatmıştı sen ise hemen merhem sürüp öpüp sarılmıştin bana. "Seni kimsenin incitmesine izin vermeyeceğim ,seni koruyacağım minik bebeğim" demiştin. Şimdi minik bebeğinin kapanmayan yaraları var anne. Çok korkuyorum ,canım çok acıyor annem. Seni de çok üzdüm biliyorum beni affet demeyeceğim ama bilki hiç bir şey benim elimde olan şeyler değildi. Özür dilerim annecim ama senin bu kızının yüreği buraya kadar atabildi. Şimdi ise atacak güçte bir yüreğim yok.

Benim güzel kardeşim, bebeğim, meleğim seni çok seviyorum. Lütfen ablana kızma olur mu? Benim için en doğrusu bu Birtanem. Anneme dikkat et ve okulunu asla bırakma. Arada sırada da beni ziyaret et olur mu? Sensiz sıkılırım ben. Ne diyeceğimi pek bilemiyorum ama sen beni örnek alma bitanem. Ben zayıf biriyim ve yenildim dünyaya karşı. Ama sen dik dur ve savaş. İnanıyorum sana ben. Hoşçakal güzelim benim. Ablan seni daima sevecek...

Hüngür hüngür ağlıyordum. Ellerim titriyordu ama kararlıydım. Bitecekti bu çile. Şimdi ise bugraya not bırakma vaktiydi.

~buğra'ya~

Ne diyeceğimi, nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Hayatıma girmeden önce gerçekten de bir hayatım vardı. Ama sen girdikten sonra bana dünyadayken cehennemi yaşattın. Yüzüm bir an olsun gülmedi. Bana zorla sahip oldun, ailemi ,erkek arkadaşımı, okulumu, onurumu kaybettim. Bunları kaybeden bir insanı yaşamaya zorlamak da ölüyü mezardan çıkarmak gibiydi. Şimdi senin yüzünden gidiyorum ben. Ayrılıyorum bu dünyadan. Ama her şeyin sebebi sensin. Ben öldükten sonra ailemden uzak dur. Dünyadayken dinlemedin,umursamadin beni bari ölüme saygın olsun. Ölümden korkan ben ölüme gitmeyi seçmiştim. Sana hakkımı asla helal etmiyorum. Ve sakin ama sakın yanıma gelme. Yaşa ve hisset. Benim gibi sende yan ,can çekiş. Bana bunlarla yaşamaya çalışmayı sen öğrettin. Hayatın boyunca bir kere dürüst ol ve hakkettiğin aciyi çek. Sana hoşçakal bile demeyeceğim.

Bitmişti sonunda. Elimde kalemi bırakıp kalktım masadan. Kağıtları da görünebilir şekilde bıraktım masanın üstüne. Son kez kaldığım odaya baktım. Bir insan hiç mi bir şey hissetmezdi. Üzerimde bir tayt ve tişört vardı. Aynadan yansıyan suratıma baktığımda bu kadar kısa zaman içinde 40 yıl yaşlanmışım gibiydi.

Aşağıya inip mutfaktan bıçağı aldim.  Son kez derin nefes aldım. Ve gözlerimi sıkarak yaptım. Canım çok yanıyordu ama kurtulma heyecanıyla bastiriyordum. Ayak uçlarıma kanlar birer birer dökülüyordu. Sonra çıkarıp bir hamle daha yaptım. Bu sefer yerler göl gibi oldu. Bilincim yavaş yavaş kapanıyordu. Yüzümde uzun zaman sonra gülümseme oldu. Ve artık bu dünyadan bir selinay geçip gitmişti.

PSİKOPAT ZORBAM +18Where stories live. Discover now