#4

1.4K 85 15
                                    

Konuşmaları onuncu kez okuyarak uygulamadan çıkıp duvarın üzerine oturdum. Okula erken gelmiştik. O sırada Eylem yanımda boş boş yüzüme bakıyordu. "Neden bu kadar kastın ki? Seni tabii ki mahkemeye vermeyecek."

"Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?" dedim ruhsuzca. Bayağı beni mahkemeye vereceğini söylemişti.

"Emin konuşuyorum çünkü böyle çok takipçili kişilere her gün nefret mesajları geliyor, yani hangi birinizle uğraşsın? Başından atmak için demiştir."

"Sanmıyorum, dediğini yapacak. Genç yaşımda hapse gireceğim."

"Ne hapsi? İki kötü cümleye hapse mi atıyorlar?"

"Atmazlar mı?" dedim sevinerek. Daha sonra ise aklıma para cezaları düştü. "Eyvah," dedim bağırarak. "Para cezası..."

"Eyvah..."

"Benim param yok, en iyisi hapis yatayım."

"Nasıl paran yok?" dedi gülerek. Ağzındaki sakızı büyükçe şişirip patlattı. "Hem sen on yedi yaşındasın."

"Bir aya on sekiz oluyorum, mesaj atsam bir dahaki ay mahkemeye verse olur mu? Hem annemle babam öğrenmez."

"Oldu, kahve de ayarlasın mı?"

"Ne var? Fikrimi söyledim." dedim omuz silkerek. Aslında ciddiydim.

"Şöyle yapıyorsun, uygulamaya gir ve mesaj at. Özür dile"

"Ben özür dilemem, o dilesin. Kitabı kendi bırakıyor, sorumsuz."

"Parayı düşün, hemen mesaj at."

"Atmam."

"Mesaj at."

"Tamam."

Kıkırdayarak saçımı çekti.

Kitapvekahve: Merhaba. Henüz 17 yaşındayım, sizden ricam bir ay sonra mahkemeye vermeniz.

"Ne yazdın?" diye sordu Eylem.

"Bir ay sonra vermesini."

"Ne?" diye sorarak telefonu elimden çekti. "Salak mısın? Özür dilemen gerekiyordu."

"Dilemem," dedim. "O kitaptaki uzun bölümleri okurken sınavlara bile çalışmadım."

"Saçmalama, geri çek şu mesajı."

"Bu uygulamada geri çekmek yok ki."

"Eyvah, özür dile. Hemen."

Kitapvekahve: Merhaba, sorumsuzluğun karşısında böyle mesajlar attığım için özür dilerim. Madem bitiremeyecektin neden başladın ki? Ne hakla böyle bir şey yaparsın ve ben ne hakla aptal dedim?

"Ne yazdın," diye sordu tekrar Eylem. "Bunlar ne? Sen gerçekten para ödemek istiyorsun. Kafayı yemişsin."

"Ne dedim? Gayet haklıyım."

"Düzgünce özür dile, sinirleniyorum artık."

Kitapvekahve: Merhaba, son kez özür dilerim. Yalvarırım uygulamayı silmiş ol. İyi günler, bir daha senin kitaplarını okuyan ne olsun... Suç bende zaten.

Telefonu cebime koyarak okulun kapısından girdim. İlk ders beden eğitimi olduğu için mutluydum. Son sınıftık ve beden dersini işlemek için resmen idare ile tartışmıştık, sporu seviyordum ve geleceğimi bu yönde ilerletmek istiyordum.

Spor salonuna girerek soyunma odasına geçtim. Tayt ve tişört giydikten sonra sonra saçlarımı açarak tekrar sıkı bir at kuyruğu yaptım.

Çantamı dolaplardan birine koyarak soyunma odasından çıktım. Çoğu kişi gelmişti, gözlerim karşıda duran spor kıyafetli adama takıldı. Bizim hoca değildi, hatta bizim yaşıtımız gibiydi.

"Tek sıra olun." dediğinde saatimi çıkarmayı unuttuğum için geri giderek kolumdaki siyah saati çıkarıp çantama attım ve tek sıra olunan yere geri geldim.

"Neden geç kaldın?" Diye sorduğunda açıklama yapmak istemediğim için "Kusura bakmayın." dedim.

"Her neyse, derslerinize ve antrenmanlarınıza bir süre ben gireceğim. Emre hoca kalçasını kırdığı için en az altı ay yatmak zorunda"

"Ne?"

Şaşırma nidamı yüksek sesle söylediğim için bir an afallayarak "Pardon." dedim. O benim voleybolu sevmemi sağlayan adamdı ve böyle olması üzmüştü. Maçlara nasıl hazırlanacaktık?

"Normal derslerde ne yapıyorsunuz?"

"Serbest." dedi erkeklerden biri.

"Pekala, o zaman serbestsiniz. Özel bir sorusu olan yanıma gelebilir."

"Hocam." dedi kızlardan biri. Boy sırasında en başta olduğum için kim olduğunu görememiştim ama sıranın dağılmasına engel olduğu için sinirlendirmişti.

"Efendim"

"Kaç yaşındasınız?"

Hoca biraz durduktan sonra "Ne yapacaksın?" diye sordu.

"Genç duruyorsunuz da, ondan sordum"

"Gencim çünkü," diyerek "Dağılabilirsiniz" dedi. Hiç sevmemiştim onu, bu yüzden konuşmayı bile düşünmüyordum. Her zaman ki gibi voleybol sahasına geçerek yerimi aldım.

●●●

"Bileğim acıyor."

"Abartma kızım, her hafta bir yerin acıyor." dedim sinirle. Eline top gelmişti ve her hafta olduğu gibi bayılıyordu yine. Bu sefer biliyordum ki hoca onunla ilgilensin diye yapmıştı, geçen hafta da sınıfın erkekleri ilgilensin diye...

"Abartmıyorum, görmedin mi parmaklarım ters döndü?"

"Yok bir de kırıldı de. İlgi manyağının tekisin, bir kere de şu oyunu ağız tadıyla oynat."

"Ya aşko sağlığım söz konusu."

"Ölmezsin," dedim sinirle. Ben bu oyunda iki kere bileğimi incitmiş, bir kere kolumu, bir kere de elimi kırmıştım. Ayaklarıma, bacaklarıma sardığım sargıları saymıyordum bile, yine de kimseyi dinlemeyip kalkıp oynuyordum. Şimdi ise ilgi görmek için böyle yapması sinirimi bozuyordu.

"Ne bu gürültü?"

"Hocam, bileğimden çıt sesleri geliyor."

"Yuh," dedim şaşkınlıkla. "Abartmıyor musun sence de?"

"Hocam, çok acıyor."

"Git revire, biz oyuna devam ediyoruz." diyerek yerdeki topu elime aldım.

"Arkadaşının sağlığı söz konusu ve sağlık her şeyden önce gelir." dedi yeni gelen hoca.

"Onun hiçbir şeyi yok."

"Bu kadar üzüldüğüne göre vardır," dediğinde elimdeki topu atarak "İyi," dedim. "Yardımcı olun kendisine."

Yanlarından ayrılarak soyunma odasına girdim. Her hafta aynı şeydi ve ben artık bıkmıştım doğru düzgün oynayamadığım için...

Wattpad aleminde yatıp kalkan, her şeyden haberi olan arkadaşınıza haber vermeyi unutmayın!!! Kitapvekahve o olabilir :')

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Wattpad aleminde yatıp kalkan, her şeyden haberi olan arkadaşınıza haber vermeyi unutmayın!!! Kitapvekahve o olabilir :')

Okur ve YazmazWhere stories live. Discover now