#24

706 62 29
                                    

Emir, son görülme: 01.41

Siz: Hâlâ iban atmadın, unuttum sanma. (07.16)

Siz: Gün içinde bekliyorum.

Telefonumu cebime koyarak evden çıktım. Eylem muhtemelen uyuyordu, genelde yedi buçukta uyanır on dakikaya hazırlanırdı. Bugün okula erken gitmek istemiştim, Eylem'e de mesaj atmıştım. Montumun fermuarını çekerek beremi taktım, çantamı alarak evden çıktım.

Birine borçlu kalamıyordum, birkaç lira olsa bile hemen ödemek isterdim. O yüzden Emir'in hâlâ iban atmaması sinirlerimi bozuyordu, oysa akşam atacağını söylemişti... Unutacağımı sanıyorsa yanılıyordu, ben unutsam bile annem unutmazdı.

Gözlerimi karşıdan gelen kişiyle kırpıştırdım, doğru görüyordum. Emir'di ve uyanıktı. Mesajlarım iletilmediği için uyuyor olduğunu düşünmüştüm. Beni gördüğünde kaşlarını çattı, biraz sonra o karşıdan geldiği için yanından geçmek zorunda kalmıştım. İstemsizce adımlarımı durdurarak "Günaydın," diye mırıldandım. "Uyanıksın."

"Günaydın, okula mı?"

"Evet."

"Ama çok erken."

"Evet," diyerek kafamı aşağı yukarı salladım. "Erken gitmek istemiştim."

"Anladım." demekle yetindi.

"Sen," dedim merakla. "Nereye?"

"Eve," dedi. "Koştum biraz."

Gözlerim üzerine kaydığında doğru söylediğini fark ettim. Üzerinde lacivert spor bir takım vardı, ben soğuktan titrerken onun mont giymemesi garibime gitmişti. "Koştun ve eve mi dönüyorsun? Henüz saat yedi."

"Altı gibi çıkmıştım."

"Manyak mısın? Bu soğukta mı?"

"Manyak değilim ve havada da dondurucu bir soğuk yok."

"Donuyorum ama," dedim abartılı bir şekilde. "Sorun bende değil, sende."

"Tam tersi olsaydı klişe olurdu."

"Hep bunu demek istemişimdir," dedim hayallere dalarken. "Nereden bildin?"

"Öylesine söylemiştim."

"Neyse... Telefonun yanında ve hemen, bana iban atıyorsun."

"Sonra atarım."

"Dün de atarım dedin ama atmadın, şimdi at. Gözümün önünde."

"Tefeci değilim, parayı tam zamanında vermene gerek yok. Biraz gel, beğenirsen ödersin."

"Keşke tefeci olsaydın... Birlikte insanların ayaklarına sıkardık."

"Sabır... Tamam, gün içinde atarım."

"Şimdi, rahat edemiyorum ben. Borçlu gibi hissediyorum."

"Borçlu falan değilsin, daha gelmedin bile."

"Olsun, at hadi. Lütfen."

"Burnun kıpkırmızı oldu," dedi yüzümü incelerken. "Git işte okula, sonra atarım. Bekleme."

"Üşümüyorum hiç," dedim atması için. "Hadi, at."

"Az önce donuyorum demiştin," diyerek telefonunu çıkardı. "Atıyorum."

"Beni nasıl kaydettin?"

"Kaydetmedim."

"Peki."

"Attım," diyerek telefonu cebine koydu. "Ne kadar göndereceğini biliyor musun?"

"Hiç parayı konuşmadın ki... Tabii ki bilmiyorum, söyle bakalım." diyerek telefonumu açıp gönderdiği sayıları kopyaladım.

Okur ve YazmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin