#9

1K 71 2
                                    

10'da bugün gelebilir belki, keyifli olan bölümlere geçmek için çabuk çabuk atıyorum ♡ arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın :')

"Günaydın, Eylem'e bakmaya gelmiştim. İyi günler."

Koşarak Eylem'in odasına geçip yatağına atladım. Saat daha yediydi, dokuzda antrenman başlayacaktı ve eğer sekizde evden çıkmazsam geç kalacaktım.

"Eylem, uyan lütfen uyan."

Birkaç homurtuyla birlikte yatakta oturarak uyku bandını çıkardı. "Ne var kızım, saat kaç?"

"Saat yedi."

"Ne? Kafayı mı yedin sen? Saat dörtte yattım ben."

"Yardım et bana." dedim acıklı ses tonumla. Komodinin üzerindeki suyu kafasına dikerek "Dinliyorum." dediğinde derin bir nefes vererek her şeyi anlattım. Hocanın evine bakarken hırsız gibi yakalandığımı, bisikletle bana çarpacağına, Seda'nın dediklerini ve bağıra bağıra konuşmamı da dahil.

"Cidden bunları yaşadın ve bana anlatmadın mı? Ya ben sana günde kaç kere tuvalete gittiğimi bile söylüyorum."

"Ne yapayım? Zaten birkaç gün içinde yaşandı hepsi, özür dilerim."

"Seda'yı zaten sevmiyordum, iyice gıcık oldum." dediğinde elimi alnıma vurarak "Ne yapacağım ben?" diye sordum. "Hoca sesimi duydu, benim evine baktığımı anlamıştır bile."

"Gitme antrenmana."

"Ne kadar kaçacağım ki? Çarşamba antrenman olacak, okulda ders olacak ya da herhangi bir gün okulda karşılaşacağız."

"O zaman özür dile."

"Neden yaptığım her şey için özür diliyorum?" diyerek ayağımı yere vurdum. Yazardan da özür dilemiştim, şimdi ise inanılmaz bir şekilde bana cevap veriyordu. Eylem bunu da bilmiyordu, en yakın zamanda ona anlatmayı aklıma kazıyarak bana acır gibi bakan gözlere tekrar döndüm.

"Çünkü hep başına iş açıyorsun."

"Ama merak ettim, sadece burada mı oturuyor diye merak ettim."

"Fazla merak..." diyerek eliyle ağzına hayali bir fermuar çekti.

"Ne yapacağımı söyle, yoksa geç kalacağım."

"Git ve hiçbir şey olmamış gibi davran. Başka bir şansın yok."

"Mantıklı, nasıl düşünemedim?"

"Ciddiyim."

"Senden yardım isteyende suç." diyerek odadan çıkıp evden de çıktım. Arkamdan "Nankör." diye bağırmıştı ama umrumda değildi, derdim başımdan aşkındı.

Eve giderek üzerimi değişip sırt çantamı aldım ve evden çıktım. Okula gidince hocanın yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum.

●●●

Spor salonunun kapısında durmuş içeri giremiyordum. Yere çömerek sinirle çantamı yere vurdum. Hem bana iftira atan kız içerde kahkaha atarak oynuyordu, hem de hoca bana hırsız diyecekti.

Sinirden dolan gözlerimi silerek elimde titreyen telefonu açtım.

Eslem: Ne yaptın? Hoca ne dedi?

Görüldü ✔️✔️

Telefonu cebime koyarak bacaklarımı kendime çektim. Sadece utanıyordum, hocadan utanıyordum. Evine hiç bakmamalıydım.

Birkaç dakika daha burada böylece durduktan sonra ayağa kalkacaktım ki aklıma bir şey geldi. O apartman beş katlıydı ve on beş daire ediyordu bu, sadece hocanın evi yoktu ki... Onun evine bakmamıştım ben, sadece kapının orada dururken görmüştü beni. Buna yapacak açıklamam vardı, bisikletle bana çarpacak olan ise kendiydi, hiçbir şey demeden gitmiştim ben.

Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme yer aldığında yine tam ayağa kalkıyordum ki yan tarafımda ayakkabılar olduğunu fark ettim.

"Burada böyle oturmaya devam mı edeceksin yoksa antrenmana katılacak mısın?"

Ayağa kalkarak yüzüme sahte bir gülümseme kondurup "Kusura bakmayın, geciktim." dedim. Hiçbir şey demeden içeri geçtiğinde ben de hocanın peşinden girerek çantamı yere bıraktım. Seda dahil herkes bana bakıyordu.

Seda'nın elindeki yoklama kağıtlarını ve koluna asmış olduğu formaları alarak "Burada kaptan benim," dedim. "Ben yokken anca sana ihtiyaç oluyor."

"Bırakın didişmeyi de işinizi yapın."

Seda sinirle bana bakarken herkese forma dağıtıp "Maç yapıyoruz," dedim. "Seda sen tam karşıma geç."

Yedekler dahil herkes formalarını giydikten sonra voleybol sahasında eşit şekilde karşı karşıya dağıldık. Seda tam karşımdaydı, arka tarafa geçip maçı başlattım.

Top sert bir şekilde gitti, tam dışarı çıkmadan içerde kaldı. Buna karşılık veremeyen takıma dönerek "Ölü gibisiniz, canlanın biraz. Umursayın şu oyunu." dedim sinirle. Topu tekrar alarak aynı şekilde attığımda bu sefer karşılık verebilmişlerdi, top düşmeden iki takım arasında giderken sert bir hamle yaparak Seda'nın üzerine smaç attım.

Topu karşılayan Seda sinirimi bozmuştu, bana attığı topa tüm hıncımla bir kere daha smaç basarak üzerine oynadım ama istediğim gibi gitmediği için tekrar karşılık verebilmişti. Bu sefer bana gelen topu takım arkadaşıma atarak "Kaldır," diye bağırdım. Yükselen topa elimi acıtacak kadar sert vurduğumda artık karşılık verememişti ama bileğim acıyordu. Isınmadan oynamam tehlikeliydi ama Seda'ya olan sinirim her şeyin önüne geçiyordu.

Bileğimi birkaç kez salladıktan sonra kimseden yardım almadan çantamın yanına gidip alışık olduğum sargıyı çıkardım ve hızla bileğimden elime doğru sardım.

"İyi değilsen devam etme."

"İyiyim hocam, her türlü oynarım."

Daha fazla konuşmadan oyuna geçerek "Devam edebiliriz." diye bağırdım.

Aklımdaki tek soru ise hoca beni tanımış mıydı?

Aklımdaki tek soru ise hoca beni tanımış mıydı?

Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.
Okur ve YazmazOù les histoires vivent. Découvrez maintenant