#34

604 61 15
                                    

Montumun fermuarını çekerek kapının önündeki motorun yanına ilerledim. Bugün pazardı ve çalışma günümdü...

Pazar günü, son tatil günü olduğu için sevmezdim ama artık, en sevdiğim gün pazardı ve ben bugünden çıktıktan sonra pazartesi sendromuna bile girmiyordum.

"Günaydın," dedi Emir keyifli gelen ses tonuyla. Kaskını çıkararak montumdan çıkan sweatimin kapüşonuna baktı uzun uzun, ardından gözlerini kollarımdan ellerime indirdi. Bir şey göremedi çünkü cebimdeydi ellerim. "Al, kask."

Kaskı almak için ellerimi montumun cebinden çıkardığımda ellerime uzun uzun baktı, gülüşü genişledi. "Günaydın, ne bu keyfin sebebi?"

"İşe gidiyorum," dedi. "Seviyorum işimi."

"Ciddi misin? Tamam seviyorsun ama... Uykulu olsaydın biraz. Uyku problemi çekmen gerekiyor senin..."

"Ne?"

"Klasik erkek."

"Atla da gidelim." dediğinde kaskımı takarak arkasına oturdum. Kollarımı beline sardığımda hâlâ çalıştırmamıştı.

"Hadi," dedim. "Neden bekliyorsun?"

Kafasını eğmiş, karnında bağladığım ellerime bakıyordu. "Hiç, sıkı tut diyecektim."

"Hızlı bile sürmüyorsun."

"Nedenini açıklamıştım."

"Biliyorum biliyorum..."

Motoru çalıştırdığında kafamı sırtına yaslayarak gözlerimi kapattım. Böyle gitmeyi çok seviyordum, salıncakta sallanırken gözlerim kapalıymış gibi hissediyordum.

Beraber spor salonuna geldiğimizde motordan inerek kaskı uzattım. Saat dokuza geliyordu, yine tam vaktinde açıyordu. "Çalışmalar nasıl gidiyor? Sınav yaklaşıyor."

"Fena değil," dedim. "Deneme çözüyorum sadece."

"İyi yapıyorsun, bol deneme çöz."

"Beden eğitimi öğretmenliği okumak istediğini duyunca ailen ne dedi?" diye sordum onunla birlikte içeri girdiğimde. Ceketini çıkararak montumu almak için elini uzattı. "Hiçbir şey," dedi. "Saygı duydular."

Oturduğu yerin yanına oturarak "Bu kadar mı?" diye sordum. "Saygı duyuyorum mu dediler sadece?"

"Zaten babam da beden eğitimi öğretmeni, ne diyebilir ki?"

"Evet, yorumu çok objektif olmamış olabilir. Annen ne dedi?"

"Annem yok," dedi. "Öldü ben ortaokuldayken."

"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Hayır, gördüm ben senin anneni."

"İyice gitti senin kafa, mezarda mı gördün?"

"Hayır. Hocamla, yani babanla gördüm. Alyans bile vardı... İnanamıyorum, senden gizli evlenmiş baban. Üvey kız kardeşin olabilir, sakın onunla evlenmek isteme. Seni engellerim hayattan."

"Engeller misin?" diyerek güldü. "Evet," dedim. "Asla ağabey kardeş ilişkisini üvey de olsa onaylamam."

"Birincisi gizli evlenmediler. Biliyorum yani babamın evli olduğunu, ikinci olarak Sedef annemin çocuğu olmuyor zaten. Korkma. Üçüncüsü... Engelleme ne olur beni."

"Ha... Çok şükür desem mi bilemedim, çocuğu olmuyorsa demeyeyim."

"Beni seviyor, ben de onu seviyorum. Sorun yok yani."

"O ne dedi okuluna?"

"Saygı duydu, çok karışmaz zaten bana."

"Annem ve babam beden eğitimi öğretmenliği okuma diyorlar." dediğimde kaşları havalandı. "Neden fıstık?"

Okur ve YazmazWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu