22

6.9K 272 32
                                    


Sevgilerle...

🌺

Göz yaşlarım yerini iç çekişlere bıraktığında Ateş benden bir saniye olsun ayrılmamıştı. Aksine sakinleşene kadar saçlarıma öpücükler kondurmuş, kollarını bedenime daha sıkı sarmıştı.

Şimdi ne yapacağımı düşünüyordum aslında. Tamam buraya gelmiştim fakat sinirim geçtiğinde geri dönecektim. Zaten babam da beni asla burada bırakmaz, bulduğu an onlarca adamı kapıya dayardı.

"Sana sonsuza kadar sarılabilirim ama şu an bana anlatman gerekenler var Laden." Ateş aramızdaki uzun sessizliği bozduğunda gerçekten de hiçbir şeyden haberi olmadığını fark ettim.

Saatlerdir burada aynı pozisyonda oturuyorduk ve Ateş tek kelime etmeden yanımda olmuştu. Kalbim çok hızlı çarpıyordu, gereğinden çok fazla.

"Ben...kaçtım." Ateş'in gözleri şaşkınlıktan kocaman açılırken ne dediğimi idrak ettim. Kaçtım ne kızım!

"Yani öyle değil, ben sinirlendim annemlere. Sonra aklıma sen gelince geldim." Cümlelerimi utançtan toparlayamadığımı Ateş de fark etmişti. Ondandır ya daha deminden beri gülüyordu.

"Kızım biliyorum çok çekiciyim falan ama reşit değilsin. Nikah dairesine de gidemeyiz burdan." Dalga geçtiğinde gözlerimi devirdim. Nasıl da eğleniyordu pislik!

"Dalga geçme ya!" Kafamı dakikalardır yasladığım göğsünden kaldırıp doğrudan ona baktım.

"Tamam, anlat bakalım." Ateş ciddileşerek beni dinlemeye hazır olduğunu belirtince hafifçe yutkundum.

Nefes al, ver. Evet, sanırım anlatabilirim.

"Babamın iş yemeğine gitmiştik. Sonra ben karşımda onu gördüm...Giray'ı." Ateş'in kasıldığını hissettim. Sinirlenmişti, yumruk olan eli bunu bariz belli ediyordu.

"Hay sikeyim ama! Gebertirim lan ben onu!" Ateş sinirle ayağa kalkınca ben de ayaklandım. Ne yapacağını anlayamıyordum.

"Ben de seninle Mersin'e dönüyorum. Şu piçi bir de ben göreyim." Bu defa gerçekten sinirlenmişti. Ama bunu yapamazdı. Benimle oraya gelmesi ve üstüne üstlük Giray'a zarar vermesi onun hayatına bile mâl olabilirdi.

"Hayır hayır hayır, sen gelmiyorsun. Sakin olur musun biraz? Mantıklı düşün biraz."  Elimden geldiğince onu sakinleştirmeye çalışırken buraya gelmemin de yanlış olduğunu düşünmeye başlamıştım.

"Gidiyoruz." Dediğinde dalga mı geçiyor diye birkaç saniye yüzüne baktım. Sanırım ne kadar şaşkın baktığımı görmüş olacak ki güldü.

"Bize gidiyoruz kanarya, bakma öyle." Onlara gitme fikrine mantıklı bakmıştım. Fakat bir saniye, bana ne demişti o?

"Kanarya?" Bu tepkim onu güldürdü. Saçlarımın arasına ellerini sokup dağıtması en sinir olduğum hareketti. Bunu Uraz abim de çok yapıyordu.

"Ben fenerliyim kızım, en sevdiğim iki şeyi aynı yerde birleştirdim işte."

Bir dakika bir dakika! Sevdiğim iki şey mi demişti o? Yani biri ben miydim? Ateş beni seviyor muydu?

"Sen bana mı aşıksın?" Bir anlığına afalladığında az kalsın ciddi halimden ödün verip ne kadar tatlı olduğunu söyleyecektim.

"Benim sana aşık olduğumu mu düşünüyorsun?" Karşımda tüm karizman ve cazibenle duruyorsun ve ben bana aşık olmanı istiyorum.

"Evet." Dedim kendimden emin bir şekilde. Ateş yüzündeki o ciddi tavrı hiç bozmadan bana doğru iki adım attı. Ve yüzüme doğru eğildi. Yavaş gel, çünkü kalbimin bu kadar hızlı atması normal değil.

"Doğru düşünüyorsun Laden Erayvaz. Ben sana aşığım."

Tüm bedenimi ele geçirdi bir duygu. Heyecan mıydı, aşk mıydı, hayret miydi bilmiyordum. Tek bildiğim karşımda duran bu adamın gözlerine baktığımda içimde uçuşan kelebeklerdi. Ondan ayrı kalmak istemeyişimdi, ona doyasıya sarılmak istememdi.Eğer bunun adı aşksa ben Ateş'e gerçekten aşıktım.

"Peki ya sen?" Bu soruyu bana yöneltirken gözlerindeki o duyguyu gördüm, heyecan.

Onu sevip sevmediğimi sorarken cevabımın evet olmasını deli gibi istediğini görebiliyordum. Olumsuz bir cevaptan korkar gibi bakıyordu.

"Ben de sana aşığım Ateş Kartal." Deyiverdim bir anda.

Ateş'in gözleri mavinin en parlak haline bürünmüştü bir anda. Kollarını belime doladı. Beni havaya kaldırarak etrafında döndürdü ve biz hâlâ havalimanındaydık.

•••

Ateş'in arabasıyla havalimanından uzaklaşırken telefonumu açma girişiminde bulundum. Annem, babam ve abilerimden sayısız arama vardı. Aslında haber vermemi hak etmiyordu annem ve babam fakat abilerime yazıktı. O yüzden beni en çok arayan Umut abimi geri aradım. Telefon ilk çalışta açıldı.

"Kızım neredesin sen ya? Öldük meraktan." Sesi gerçekten endişeliydi. Benden yaklaşık dört saattir haber alamıyorlardı, o kadar da olsundu.

"Ben iyiyim, bir arkadaşımdayım. Yarın ya da ertesi gün dönerim, bilmiyorum. Merak etmeyin."

Umut abim her ne kadar istemese de bana karşı çıkmamıştı. Sıkıntılı bir nefes verdi ama bana bir şey söylemedi.

"Tamam, kendini nasıl iyi hissediyorsan öyle olsun. Seni seviyoruz abicim, unutma olur mu?"

Bir şey demedim. Sadece kapattım telefonu. Elbette ki bende onları çok seviyordum ama biraz uzak kalmak bana iyi gelecekti.

"Şimdi biz sevgiliyiz değil mi?" Ateş birden arabayı durdurduğunda yanlış bir şey söyleyip söylemediğimi düşünüyordum.

"Öyleyiz." Birden kafasını bana çevirdi.

"Biz sevgiliyiz Laden ve ben çok mutluyum." Gözleri gerçekten de öyle bakıyordu.

Mutlu..

Ben birinin mutluluğuydum artık.

Ve ben de Ateş' le mutluydum.

🌺BÖLÜM SONU🌺

Şimdi şöyle ki biz biraz sevgili olduk...

Bölüm çok kısa oldu sanırım emin değilim ama artık uzamamalıydı bu iş. Ben de halletim😌

Duygulandım ya nereden nereye🥲

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın e mi canımın içleri🥹

Yanlış Oldu | TextingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora