32

4.4K 204 17
                                    

Merhabaaa!

Herkes iyi mi bakalım?

Ulan ne çabuk geldik otuz ikiye yav ağlıycam oturup :(

Hikayeye geçmeden önce, lütfenciğim satır aralarına yorum yapsak olur mu acaba🫠

Bir de pamuk eller yıldıza basarsa çok sevinirim♡

Sizi seviyorum,

~☆~ 32. Bölüm ~☆~

Savunmasızca, dokunsalar yıkılmayı bırakın paramparça olabilecek gibi bakıyordum karşımdaki manzaraya.

Umarım beni bu kadın için terk etmemişsindir Ateş Kartal.

Ateş beni gördüğünde parlak mavi gözlerindeki özlem,  kalbimi harekete geçirmeye yetmişti.

O beni özlemiş miydi bilmiyordum ama ben onu deli gibi özlemiştim. Ve yemin ederim ki yanındaki kadın olmasaydı şu an bu kadar mesafe olmazdı aramızda.

Ona olan hislerim değişmemişti. Ben aradan geçen aylara ve şu an gördüğüm manzaraya rağmen hâlâ Ateş'e aşıktım.

Fakat artık bu bende saklı kalacaktı. Bu günden sonra aynı şehirde olsak da aramızda mesafeler vardı.

Ve bir kez daha anladım ki görünmez mesafeler, görünen mesafeleri aşmaktan daha zordu.

"Laden, inanamıyorum buradasın! Ah tatlım bu ne güzel tesadüf!"

Ateş'in karşısındaki kadın, boya olduğu belli olan sarı saçlarını düzelterek ayağa kalktı.  Bana doğru sevimsiz bir gülümsemeyle geldiğinde beni nereden tanıdığını sorguluyordum.

"Ben Nisa, gruptaki." Ve bir şok daha. Hadi ama Ateş, beni bu kız için bırakmış olamazsın!

Gözlerim Ateş ve Nisa arasında gidip gelirken Nisa ellerimi tutarak gülümsedi.

"Yakından daha da güzelmişsin sen." Bu kız neler söylüyordu? O kıskanç ve benim özel hayatımı haber eden kız neredeydi?

"Ateş sen de gelsene aşkım."

Aşkım?

Ateş bunu yapmamış ol.

"Siz..." diye fısıldadığımda Nisa gülerek gözlerimin içine baktı. İstediğini almış, zaferi tadan bir kadının gülüşü vardı gözlerinde.

"Evet, biz sevgiliyiz." 

Yıkılmış bir enkazın dibinde hissediyordum kendimi. Kaç parçaya bölündüğümü bilmiyordum ama kalbim iyi değildi. Kalbim ilk defa bu gün atmak istemeyecek kadar üzülmüştü.

Yıllarca cam kafeste saklar gibi saklamıştım kalbimi. Kimseye göstermemiş, odalarını kimseyle doldurmamıştım. Kimse kırmasın diye gözümden sakındığım kalbim bu güne kadar yalnızca bir kişiyi çok istemişti.

Sadece bir kişi için çırpınmıştı. Onun kalbimde olmasını seviyordum. İlk ve tek kişiydi kalbimi fetheden.

Ve ilk ve tek kişiydi beni bu denli kıran. Kırgın bakışlarımı ondan da saklamadım. Sadece onun gözlerine baktım.

Nisa karşımda mutluydu ve gözlerinde kin ya da nefret yoktu. Sevdiği adama sahip olmak onu saf ve iyi birisine çevirmişti.

Umut abim ve Uraz abim belki bir şey anlamamışlardı fakat Utku abimin bakışlarındaki öfkeyi gördüm. Ateş'e çok sinirli bakıyordu.

Ben ise ona kızgın değildim, kırgındım. Ateş, Nisa'yı sevmiyordu. Muhakkak bu yaptığının da mantıklı bir açıklamsı vardı çünkü Ateş'i tanıyordum.

Sadece iki ayda Nisa'ya aşık olamazdı. Ondan bu denli nefret ederken bu işin içinde başka bir şey olduğundan çok emindim.

Ateş'in gözleri bunu ele veriyordu fakat bu ona olan kırgınlığımı değiştirmezdi.

Utku abim yanımıza geldi. Kulağıma doğru eğildi. "Gitmek istediğin an gidebiliriz."

Kafamı olmusuz anlamda salladım. Tabi ki de gitmeyecektim.

"Ben hava almaya çıkacağım, yemeğim geldiğinde haber verir misin abi?" Abim kafasını salladığında bahçeye doğru yöneldim. Ateş'in peşimden geleceğine emindim.

Tahmin ettiğim gibi peşimden geldiğinde kollarımı birbirine bağladım. Açıklama beklediğimi görebiliyordu.

"Bak, biliyorum çok büyük bir hata yaptım. Ama inan, inan bunu sadece bizim için yaptım."

Sözleri bende bir etki yaratmadı çünkü anlamıyordum. Neyi bizim için neden yapmıştı?

"Açık ve sade konuşur musun?" Ona anlamsızca baktığımda derin bir nefes aldı.

"Laden biz çok büyük bir oyunun içindeyiz." Dediğinde afalladım.

Ne oyunu ve neden biz?

"Babam ve baban tanışıyorlar. Hatta çok eski dostlar." Şok içinde bir daha şok yaşıyordum. Tamam, tanıştıklarını biliyordum fakat eski dost oldukları bilgisi bende yoktu.

"Babam sadece babanla ortak değil mi?" Diye sorduğumda sıkıntıyla kafasını salladı.

"Değil. Yıllar önce ikisi de çok büyük bir oyuna gelmiş. Annem ve annenin bu oyundan haberi var. Ama adam annemleri sen ve ablamla tehdit etmiş. Bu yüzden susmak zorunda kalmışlar."

Duyduklarım beynime bir ok gibi saplanırken algılamaya çalışıyordum. Babamın içerisinde olduğu şey neydi? Ateş'in babasını ben neden hatırlamıyordum?

"Bak kafanda çok soru var biliyorum. Ama şu an sırası değil. Her şeyi anlayacaksın fakat önce bizim bu işi çözmemiz lazım."

Sertçe yutkundum. Bizim buraya gelmemiz de bu oyunun parçasıydı değil mi? Babamı buraya kasıtlı getirmişlerdi.

"Babamı ve senin babanı iki dosttan düşmana çeviren adam şu an yine aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Amacı babalarımızın sahip olduğu şirketleri iflas ettirmek. İki şirketi de ortadan kaldırdığında önünde bir rakip kalmayacak."

Ateş'in anlattığı şeyler her geçen saniye daha da şaşırmama neden oluyordu. İçine düştüğümüz durum gerçekten inanılmazdı.

Ama bana hâlâ Nisa'yı açıklamamıştı.

"Nisa peki?" Diye sorduğumda neyi kastettiğimi anladı.

"Babam ve babanı ezeli düşman yapan adam yani Demir Zerender, Nisa'nın babası."

İşte bunu duymayı asla beklemiyordum.

🌺BÖLÜM SONU🌺

Yanlış Oldu | TextingWhere stories live. Discover now