48

905 60 7
                                    

~☆~48.BÖLÜM~☆~

"Nasıl olmuş?" Kuaförün ilgili sesiyle dikkatimi parıltılı gelinliğimden çekerek aynaya yönelttim. Aynada kendimi görmem yüzümde büyük bir tebessüme sebep olurken benimle eşdeğer bir şekilde kuaför kız da gülümsemişti.

"Çok güzel olmuş, çok beğendim. Elinize sağlık." Saçlarımı maşa yapmıştık. Makyajım ise sade ve abartı arasındaki ince çizgideydi. Benim yaptığım makyajdan kat kat fazlaydı ama fazla abartı da sayılmazdı.

Memnun bir şekilde yerimden kalktığımda Saye ve Rüya'nın da hazır olduğunu gördüm. Zaten üzerimizi buraya gelmeden giyinmiştik çünkü fotoğraf çekimine gitmemiz gerekmişti. Aslında kuaförden sonra gitmemiz gereken çekime zaman uymadığı için sabah gitmiştik. Zaten oldukça kısa sürmüştü ve ben çok memnundum.

İki saattir de oldukça büyük ve lüks bir kuaförde vakit öldürdükten sonra artık Ateş'in bir an önce gelmesini istiyordum ve onu sürekli arayıp darlıyordum. Sonuçta gün bizimdi ve yeteri kadar eğlenmemiz lazımdı.

Saye ve Rüya dakikalardır muazzam ötesi göründüğüme dair ispatlar sunuyorlardı. Onları gülerek dinliyordum. İkisi de telefonu ellerinden düşürmeden fotoğraf çekiyorlardı. Benim telefonumda bile bu kadar resmim olmadığına eminim.

"Bir de sağ tarafa bakıyormuş gibi yapsana Laden." Saye bu defa farklı bir poz önerisiyle gelince onu kırmayarak dediğini yaptım.

"Şimdi çiçeği atıyormuş gibi yap." Çiçeğimi atıyormuş gibi yaparken gerçekten attığım için bir an afallasam da hemen arkamı döndüm. Çiçeğim Arda'nın elindeydi. Arda kocaman gözlerle bana baktı.

"Ben çiçeği tuttum. Evlenecek miyim şimdi ben!" Arda coşkuyla zıpladı ve yanında duran Ateş'in boynuna atlayarak yabaklarını öptü.

"Evleneceğim lan!" Bu defa bana koştu ve sıkıca sarıldı. "Ladeniçem, çiçeği tuttum kız!" Hepimiz ona güldüğümüz sırada Pars, Arda'yı geri çekti ve kafasına bir şaplak yapıştırdı.

"Bizi millete rezil ediyorsun Arda!" Pars'ın uyarıları Arda'nın umrunda bile değildi. O, çiçeğe odaklanmıştı. Neyse ki çiçeğimi ondan geri alabilmiştim.

"Hadi biz inelim artık." Saye ortamdaki herkesi çıkararak Ateş ve beni baş başa bırakmıştı. İşte şimdi kalbimin sesi odada duyulur hale gelmişti.

Ateş Kartal, bu gün daha bir yakışıklıydı.

"Küçük sevgilimin güzelliği gerçek mi?" Size yemin ederim kalbim bu saniyeden itibaren atmayı bir kenara bıraktı. Bu anı tekrar tekrar yaşamak ve hep o güzel bakışların altına olmak istedim.

"Ateş, kalbim çok kötüleşti." Heyecanımı bastıramadan söylediklerim Ateş'i güldürdü ve parmak uçlarını öperek kalbimin üzerine bastırdı.

"Bana bu kadar aşık olduğunuzu bilmiyordum Laden Erayvaz." Pişkince söylediklerine güldüm ve omzuna yalandan vurdum.

"Aşkımın şu an buharlaşmasını istemiyorsan beni utandırmazsın Ateş Kartal." Kaşlarını kaldırarak belimi kavradı.

"Öyle mi?" Yüzü yüzüme fazlasıyla yakınken belimdeki kocaman el bulunduğu yeri kül ediyordu.

"Öyle." Dudaklarını ıslattı ve bana imalı bir bakış attı. Tövbe, neler yapıyor bu adam?

"Ateş bıraksana beni, geç kaldım ben!" Ondan kurtulmaya çalıştığımda beni bırakmıştı. Gelinliğimin eteklerini tutarak kapıya koştuğumda peşimden sırıtmakla meşguldü.

Gelin arabasına önce ben, peşimden de Ateş bindi. Gideceğimiz yer de fazla uzak değildi. Havanın soğuk olmasından dolayı düğünümüz salonda olacaktı. Ve yalnızca birkaç kişi davetliydi.

Yanlış Oldu | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin