İlk Gece

30.8K 1.7K 231
                                    


Odama çıktığımdan beri öylece oturuyordum. Bu akşam ki tartışmadan sonra emindim, gidecektim bu evden, 18 olur olmaz. Daha fazla rahatsız edemezdim kimseyi, en çok kendim rahatsız hissederken. Kapımı biri varla yok arasında tıklatmıştı, ''Gel,'' dediğimde sakince açılan kapının ardından Ege belirdi. ''Gel,'' dedim kendimi tekrar ederek. Kapıyı kendi geçeceği kadar aralayıp içeri girdiğinde yavaşça geri kapadı.

Mavilerini, mavilerimde gezdirdi uzunca. Ne o konuştu ne de ben. Zorlamadım da konuşması için. İstediğini yapabilirdi, isterse sabaha kadar onunla böyle bakışabilirdim. İsterse hiçbir şey söylemeden dönüp gidebilirdi de. Her hareketi kabulümdü.

''Özür dilerim.'' Sesindeki mahcupluk, anlatamıyordum ama kalbimi sanki ikiye bölüyordu. ''Seni abilerime karşı, abimler gibi koruyamadığım için,'' gözlerinden düşen yaşa şahit olduğumda, o gözyaşı kalbimin ortasına düştü. Kalkıp sarılmak istedim ona, çekindiğimden yapamadım. ''Sessiz kaldığım için özür dilerim.'' Başını öne eğdi, gözyaşlarını saklamak için.

''Gel,'' dedim yanımı göstererek, ''Durma gel,'' dediğimde yatağımda gösterdiğim yere vurarak. Önce emin olamasa da sonra yatağıma doğru adımlarken kendimi duvar kenarına doğru çekmiştim. Sırtımı yavaşça duvara yaslamıştım. Hissettiğim soğukluk sırtımdaki acıya iyi geliyordu. Yanıma geldiğinde gösterdiğim yere oturdu, ''Otur diye göstermedim orayı,'' şaşkın gözlerle bana bakıyordu, ''Dizlerime yat,'' dediğimde hala tereddüt ediyordu, ''Yat hadi sana bir şey anlatacağım. Sırtını bana dönerek yatmıştı. Bu da hem saçlarını okşamama hem de anlattıklarımı anlatabilmem, anlatırken de ağlarsam eğer görmemesi adına iyi olmuştu.

''Çocukluğumdan buyana istediğim onca şey arasında tek bir şey vardı hiç vazgeçmediğim ama bir yandan da asla sahip olamayacağım. Tam sahip olacakken, kaybettiğim.'' Derin bir iç çektiğimde saçlarını okşamaya başladım. Vücudu başta kasılsa da, ben okşamaya devam ettikçe düzeliyordu. ''Abla olmak istemiştim. Kız ablası olmak değil de, ben en çok erkek ablası olmak istemiştim. Anasınıfına giderken, birinci, ikinci sınıfa giderken yaşıtlarımın hep kardeşleri olurdu. Çok kıskanırdım onları. Onların aralarındaki diyalogları. Her eve gidişimde anneme ağlardım, kardeş istiyorum diye, hatta bazen annem göndermezdi beni okula, ağlamamam için. Herhalde ısrarlarıma dayanamamış ki üçüncü sınıfa geçmiştim, bir gün annem aldı beni karşısına bir kağıt verdi elime, bak dedi tanış kardeşinle,'' gözümden bir yaş düştüğünde o günkü sevincimi hissettim kalbimde, ''Nasıl mutlu oldum, nasıl dünyalar benim oldu, o gün nasıl ağladım bir bilsen. Evin içinde sevinçten koşarken hüngür hüngür ağlıyordum, abla olacağım, erkek ablası olacağım, herkese hava atacağım, en güzel abla ben olacağım diye,'' dizlerimde yatan kardeşimin gülümsediğini hissedebiliyordum, ''Tabi annem bana cinsiyetinin belli olmadığını kız olabileceğini söylüyordu ama ben hissetmiştim erkekti. Sonra öğrendik ki gerçekten de erkekti, tabi ben bunu öğrenince yeninde mutluluktan ağlama krizine girdim,'' gözyaşlarımın ardı arkası kesilmiyordu, ama sesime yansıtmıyordum.

''Tabi adını ben koyacağım diye de tutturmaya başladım, annemlerde en sonunda benim inadımla yapamayıp izin verdiler bana. Annemin hamileliği boyunca hep dizlerinin dibindeydim, küçücük boyumlar elimden gelen her işi yapmaya çalışıyordum kardeşime bir şey olmasın diye. Hatta,'' dediğimde gülümsedim, ''Bir gün annem uyuyakalmıştı, babam gelecekti bende masayı kurayım dedim. Boyum kısa olduğundan yetişemiyordum dolaplara, iskemleyi alıp çıkmıştım. Zor bela uzanmıştım tabağa derken tabak benimle beraber iskemle bizden ayrı bir yere devrilmişti. Çığlık bile atmamıştım ki annem telaşla uyanıp kardeşime bir şey olmasın diye. Tabak avucumda parçalanırken birkaç parçası hemen kaşımın dibinde patlamıştı. Her yer kan olmuştu. Elimin acısından kalkamamıştım yerimden ama yine de çıkıtımı çıkarmadım. Orada ne kadar öyle kaldım beni kim buldu bilmiyorum ama gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Uyanır uyanmaz kardeşimi sordum hemen, iyi dediler. Kendimden haberim yok, acımı hissetmiyorum bile. Dikiş atmışlar avucumun içine, bir de kaşıma. Sonra kızdılar tabi bana, güzel güzel anlattılar da, kardeşin doğarsa eğer sen ablası olarak yanında, sağlam bir şekilde olmazsan kardeşin çok üzülür dediler, inandım onlara, sen bu kadar kardeşin olsun diye dua ederken duaların kabul olmuşken kendine de dikkat etmelisin demişlerdi, ondan sonra hem anneme hem de kendime çok dikkat ettim,'' durduğumda kapımın önünde bir hareketlilik kapımın altında gölgeler gördüm, ama görmezden geldim. ''Neyse gel zaman git zaman sonunda kardeşim dünyaya geldi. Annem yeni doğum yapmış, oda da hem annemi en çok kardeşimi bekliyorum. Önce annem geldi,'' sesimin titrememesi için elimden geleni yaptım, ''Sonra kardeşim, tutturdum annemden önce benim kucağıma verin diye, doktorlarda tabi tanıdılar beni biliyorlar inadımı tamam dedi herkes, oturdum bir koltuğa, çok iyi hatırlıyorum erkek ablasıyım ya masmavi bir elbise giydim, belli edeceğim illa, mavi ayakkabılar, mavi bir bandana takmıştım. Heyecanla bekliyorum, doktor kollarımı uzatmamı söylediğinde uzattım. Kollarıma bıraktı kardeşimi, ama benim kollarımın altında doktorun kolları da vardı. Gözlerimin içine baktı kardeşim,'' o anı hatırladım yeniden, gözyaşlarımın arasında gülümsedim.

AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin