Mahkeme

12.9K 1K 133
                                    




Ameliyathane kapısının önünde öylece dikiliyordum. Sığamıyordum hiçbir yere, en çok da kendi içime sığamıyordum. Akmıyordu gözyaşlarım, o kadar çok ağlamış, o kadar çok bağırmıştım ki. Şimdi susuyordum. Gözlerimi kırpmadan önümde açılacak olan kapıyı, içeriden sağ salim çıkacak olan abimi bekliyordum.

Üstüm başım kan içerisindeydi, ellerim de, yüzümde dahi Çağın abimin kanı vardı.

Kollarımda sanki Çağın abimin ruhu vardı.

Tüm ailem arkamdayken, annemin ağlayış sesini duyarken, diğerlerinin aldığı nefes seslerini usul usul duyuyordum. Bakmıyordum hiçbirine, bakamıyordum.

Ben o kaldırım kenarında, yardım için bağırırken, Çağan abim gelmişti. Bizi gördüğündeki yüz ifadesi hatırlıyordum. Gözlerinin içinde daha önce hiç böyle bir korkuya rastlamamıştım. Beni Çağın abimden ayırmaya çalışırken, ayrılamamıştım ondan, ellerimi çekememiştim yarasının üzerinden.

Kendimde değildim sanki o an. Ancak Çağan abim, müdahale edeceğim, dediğinde kendime gelip de Çağan abime izin vermiştim. Sonra ambulans gelmişti. Ben ambulansla birlikte hastaneye giderken, Çağan abim arkamızdan arabayla takip etmişti bizi.

Biz hastaneye geldikten sonra diğerleri gelmeye başlamıştı. Asrın abim hariç. O olay yerine gidip bunu abime yapanı, bunu bize yaşatanı bulmaya gitmişti.

Ama biliyorduk. Buradaki herkes çok iyi biliyordu bunu kimim yaptığını. Herkes susuyordu şimdilik. Asrın abim gelip de, tahmin ettiğimiz kişiyi söyleyene kadar susuyordu.

''Ayrılmasaydı beden, bırakmasaydım elini böyle olmazdı,'' dediğimde hala bir şokun içinde miydim, yoksa o şoktan çıkmış mıydım anlamıyordum. ''Yemek yiyecektik, Çağan abim bekliyordu,'' dediğim de gözümden sıcacık bir yaş damladı buz gibi yanağıma. Üşüyordum ben, soğuktu etraf, yüzümde soğuktu.

''Neden parka baktım ki, bakmasaydım keşke. Ama gözüm takıldı, yemin ederim gözüm takıldı,'' dediğim de arkamdan biri yaklaştı bana, ''Bir kız çocuğu gördüm,'' dediğimde sesim titredi. Çağın abim bana, kız çocuğu derdi, onun bana öyle söylemesini özlemiştim. Duyamayacak mıydım bir daha yoksa? Söylemeyecek miydi bana?

''Abisine koşup sarılmıştı, abisi onun kendi etrafında döndürmüştü. İzlediğimi fark etmiş. Sonra bıraktı elimi, uzağa gitti benden, gel dedi,'' o anı sanki yeniden yaşıyordum. Ameliyathane kapısının önünde değil de o kaldırım kenarındaydım.

''Çocuk muyuz dedim, ama içten içe de ona koşarak gitmek çok istedim. Çocuğuz dedi,'' gözümden bir yaş daha damladı, arkamda ki gölge yanıma gelip elimden tuttuğunda, kim olduğuna bakamadım, elimi çektim elinden, ''Dokunma bana, dokunmayın elime, kan var, bulaşır. En son Çağın abim dokundu, onun kokusu var, dokunmayın, daha yeni kavuşmuşken olmaz, uyanana kadar olmaz, dokunmayın,'' dediğimde gözyaşlarım peşi sıra akmaya başladı.

''Koşacaktım ona, önümde bir gölge belirdi,'' annemin hıçkırık sesini duyarken, diğer herkesin nefes sesleri kesilmişti. ''Gitmesini bekledim, karanlıktı, görmedim, dikkat etmedim. Ben bilseydim, bilseydim böyle olacağını, abimin önüne geçerdim, koruyamadım, ben koruyamadım. Abimi koruyamadım,'' dediğim de sesim titremeye başladı.

''Salak gibi heyecanla gölgenin abimin yanında geçmesini beklerken, sonra abim, elini gördüm, kan damlıyordu. Koştum abime. Koştum ama ben korku dolu koşmayacaktım ki, öyle planlamamıştık ki,'' bir hıçkırık döküldü sesimden.

''Mutlu, heyecanlı bir şekilde koşacaktım ona, koşarken, ilk defa abi, diyecektim ona. Ama, ama ben tam tersi korku dolu koştum ona, korkarak, abi, dedim abime,'' dediğim de yeniden bir hıçkırık yükseldi sesimden.

AilemWhere stories live. Discover now