Esen Asi, Dinen Rüzgar

20K 1.3K 476
                                    


Gözlerimi araladığımda yabancı bir koku sarmıştı etrafımı. Sakince kapayıp yeniden açtığım gözlerim bir ışıltının içine açılmıştı. Gözlerim ışıltıya alıştıkça tavanımda benim için resmedilen gökyüzünü gördüğümde içimde garip bir rahatlama oluştu. Kımıldayamadığım yerimde gözlerimi tavanımdan çekip etrafıma baktığımda çalışma masamın sandalyesinde gözlerini kapamış Demire rastladım.

 Onun benim odamda ne işi vardı.

Burnuma dolan kokunun sahibine bakmak için başımı yavaşça kaldırdığımda, Rüzgarı gördüm. Gözlerimi tekrar açıp kapadığımda, hayal değildi gerçekten şu an kucağında bulunduğum, kokusu ciğerlerime dolan Rüzgardı.

Gözlerini karşısındaki tavana dikmiş öylece bakıyordu tüm duygularından arınmış bir vaziyette. O an içimden bağırmak gelse de, hafızama dolan anılar, her şeyi hatırlamama neden oldu. Gözlerimi ondan çekip ellerime kaydığında tişörtünü sıkı sıkı tuttuğumu gördüm. Hala daha onun kanatları arasında, ona sığınıyordum, onun güvenli bölgesinde kendimi güvenden hissediyordum. Yanlıştı bu, yanlış olmalıydı. Onun yanında kendimi nasıl güvende hissedebilirdim ki, bana onca söylediği söz, yaptığı davranış varken. Bana tokat atmışken, nasıl hissederdim bu güven duygusunu.

Onun göğsünde yatarken, ''Sesin Latife benziyor, fark ettin mi?'' konuştum onunla.

Sesimi duymasıyla vücudu kaskatı kesildi, ona bakmıyordum. Karşımda duran odamın kapısına bakıyordum. Ama onun bana baktığına emindim. ''Asi,'' diye fısıldadı sadece acı çeken sesiyle.

''Bana önce nefretle bakan gözlerini gördüm ama korkmadım biliyor musun? Tanıdıkça seversin diye umut ettim,'' fısıldayarak konuşuyordum onunla Demir uyanmasın diye. ''Ama sonra sesini duydum. Duyduğum gibi korktum senden. Sesin Latife benzerken, onun bana yaptıklarını yapmandan korktum,'' ağzımdan çıkan her kelime sakin atan kalbini hızlandırıyordu. ''Ama sonra vazgeçtim korkmaktan, vazgeçirmeye çalıştım kendimi. Sesin benziyor olabilirdi ama her insan aynı olamaz değil mi? Sesin benziyor diye onunla aynı olmak zorunda değildin,'' diyebildiğim de konuşmamı bölecek gibi oldu ama izin vermedim. ''Ama öyle değilmiş Rüzgar. Sesinin ona benzediği gibi aynı onun gibisin. Aynı onun gibi sende canisin.'' Bir damla damladı yanağıma. Ama benim gözyaşım değildi bu.

''Ağlıyor musun Rüzgar,'' dediğimde cevap vermedi. ''Ağlama Rüzgar, sakın ağlama olur mu? Gözyaşlarından dökeceğin her bir duygu içinde kalsın. İçinde seni sıkıştırıp dursun, zindana hapsedilmiş gibi hisset kendi, kendi içinde kendi duyguların boğsun seni. Aynı benim içimde sıkışıp kalan duygularımın beni boğduğu gibi. Nefes bile almana engel olsunlar. Sakın ağlama Rüzgar, yaşadıklarımı yaşa. Yaşadıklarımdan çok daha fazlasını yaşa ama sakın ağlama Rüzgar. O duyguların senden akmasına izin verme.''

''Asi, ben,'' dediğinde titreyen sesine engel oldum, ''Özür mü dileyeceksin Rüzgar,'' dediğimde kahkaha atmaya başladım. Odama penceren vuran dışarıdaki sokak lambasını loş ışığı yansıyordu. Gözlerim Demire kaydığında gözlerini açmış bize bakıyordu. ''Benden özür dileyemezsin ki sen. Böyle bir hakkın var mı ki,'' derken kahkaham daha da gür çıkmaya başlamıştı.

''Asi,'' diyen Demirin korku dolu sesi kulağıma ulaştı. Yerinden yavaşça kalkerken odamın ışığına doğru yöneldi. Her bir hareketini yavaşça izlerken, Demir sonunda odamın lambasını yakıp etrafın aydınlanmasını sağladı.

Gözlerindeki korku yeniden beni buldu, bana doğru adımlarken başımı hayır anlamında yavaşça salladım, hala daha Rüzgarın kucağındayken olduğu yerde kaldı Demir.

''Bu çok yanlış, çok yanlış. Sana sımsıkı tutunmam, kollarının arasında güvende hissetmem çok yanlış Rüzgar. Neden kalbim böyle hissediyor. Neden kollarının arasında kalmak için kalbimle beynim arasında bir savaş var.'' Kahkaham dindiğin de yanağıma yeniden bir yaş damladı.

AilemWhere stories live. Discover now