Oylama

15.6K 1K 287
                                    




Ağrıyan başım bir kenara vücudum da hissettiğim kırgınlık hiç de hoş değildi. Tüm gece boyunca yağmur altında dur durak bilmeden oynamanın cezasını çektiğimi hissediyordum ve hepsi Girdap abimin yüzündendi pişman mıydım? Hayır. Yine olsa yine yapardım. Ailemle ilk defa o kadar çok eğlenmiştim ki, uzunca bir süre aklımdan çıkmayacağına emindim. Ve dün geceyi her düşündüğümde geleceğe daha umutla bakabiliyordum. Her şeyin düzeleceğine olan umudum, günlerimizin bir önceki günden daha mutlu geçeceğine inancım daha da artıyordu.

Yatağımdan kalkacakken kapımın tıklatılması ardından açılması bir olmuştu. Şaşkınca bir şekilde gelenin kim olduğuna bakmaya çalıştığımda daha ne olduğunu ben anlayamadan üzerimde bir ağırlık hissettim.

''Maviş ben çok hastayım,'' kulağımın dibinde sızlanan kişinin Asrın abim olduğunu daha ilk kelimesinden anlamıştım. ''Kolumu kaldırmayı bırak, nefes alacak halim yok,'' derken cümlesinin ardından öksürmeyi de ihmal etmemişti.

''Fazlalık bey, koca vücudunuzu üstümden alsanız da bende bir nefes alsam mı acaba. Yoksa bu gidişle tahtalı köyü boylayacağım,'' dediğim anda Asrın abim hemen yanıma yatıp beni kendine çekmişti, ''Birincisi fazlalık bey değil, abi, diyeceksin. İkincisi senin sesin niye böyle çıkıyor,'' dediğinde gülmemek için zor tuttum kendimi, çünkü benim sesim Asrın abimin sesinin yanında çok iyiydi.

''Birinci, fazlalık bey, diyeceğim. İkincisi dün tüm gece yağmurun altında olduğumuzdan olabilir mi? Ve üçüncüsü, sen benden daha beter haldesin,'' dediğimde abime doğru dönüp, elimi anlına koyduğunda ateşini kontrol ettim.

''Hepsi o Girdap'ın yüzünden. Ayrıca alnımla ne yapıyorsun sen,'' derken yüzündeki tebessüme kaydı gözlerim.

''Cahilsin cahil, ne yapayım yani. Bu cahillikle nasıl bu kadar yaşadın bilmem. Ateşini kontrol ediyorum. Ama yokmuş. Girdap abime de suç açma, sonuçta en önce dışarı bizi sen çıkardın,'' dediğimde yüzüme hafif kızgın bir ifade kondursam da ardından tebessüm etmiştim.

''Tamam cahilim ama bence sen ateşi öyle ölçme, öyle çok anlaşılmıyor. Öperek ölç,'' dediğinde, ''Seni böyle ölçüyorum ama aklımda bulunsun başkalarını öperek ölçerim,'' dediğim anda Asrın abimin değişen yüz ifadesi kahkaha atmama neden olmuştu.

''Ben cahilim, sen bu cahilin söylediği hiçbir şeyi yapma. Sen elle ölçmeye devam et, öpmeye hiç gerek yok,'' dediğinde kendi kendine de söylenmeye devam ediyordu, benim kahkahalarımın arasında. ''Ayrıca madem bu kadar kötüsün, neden aşağıya inip ilaç içmek varken benim odama geldin. Yoksa amacın hastalığını bana mı geçirmek,'' dediğimde yeniden yüzünde bir tebessüm oluştu, beni sıkı sıkı kendine çektiğinde, ''Hayır, senin hastalığını kendime geçirmek için geldim yanına.''

Odamın kapısı yeniden tıklatılıp açıldığı gibi abimle kapıda dikilen gözü yarı açık yarı kapalı Egeye baktık. Üç defa üst üste hapşırmanın ardında, ''Kendimi hiç iyi hissetmiyorum ben abla,'' diye diye yanıma gelip, diğer yanıma yattığında, ''Lan olum kalk gitse de, hasta edeceksin ablanı,'' diyen Asrına, Ege hiç durmadan cevap vermişti, ''Sen niye buradasın o zaman abi, sese bak, benden betersin,'' dediğinde yüzümde ki tebessümle Egeyi kendime çekip, sıkı sıkı sarıldım.

''Ablacım, madem hastasın en alt kattan benim odama geleceğine, annemizin yanına gidip ilaç isteseydin ya, daha mantıklı olmaz mıydı?''

''Cıks, sonra içerim ilaç, seni görmek istedim,'' dediğinde Ege yüzümdeki tebessüm daha da genişlerken, odamın kapısı kapalı durmaya yeminliymiş gibi yeniden tıklatıldığı gibi açılmıştı.

''Dün gece yağmurun altında dans etme fikrini ortaya kim attıysa, kendime geldiğim an onu öldüreceğim,'' diyen Asil yalpalayarak yatağıma geldiğinde, kısık olan gözlerini biraz daha açabildiğinde, ''Sizin burada ne işiniz var. Çıkın yataktan ben yatacağım ikizimin yanında,'' dediği an yüzüstü yatağa devrilmişti.

AilemDonde viven las historias. Descúbrelo ahora