Bir Arada Bir Bütün

19.7K 1.1K 320
                                    




Kahkahalarımızı merdiven başından dinleyen annem ve babam da katılmıştı aramıza. Onlar da mutfağa adımladıklarında hiç bozmamışlardı ortamı. Aksine annem bana, babam Egeye sarılırken, mutfakta ki diğerleri de yanımıza geldiğinde hepsi bize sarılmıştı.

Koskocaman bir aileydik biz.

Kocaman bir aile olabilmiştik biz.

Kırıktık, eksiktik, pişmandık, yarım kalmıştık, geç kalmıştık ama yine de bir aile olmuştuk.

Birbirimizin yuvasıydık.

Birbirimizin dayanağıydık.

Parçalara ayrılmıştık belki ama bütün olmasını da bilmiştik. Bir arada, bir bütün.

Herkesin kahkahası dindiğinde, Ege ona kalan ekmek alma göreviyle evden çıkarken, geri de kalanlar olarak Lodos ve Poyrazın hazırladığı kahvaltılıkları masaya taşımıştık. Girdap abimin sürekli Ali abime sataşması, Ali abimin Girdap abimi Poyraza şikayet etmesi, Asilin sürekli Girdap abimi benimle kıskandırması, Çağan abimin gözlerinin sürekli bende olması, Çağının aramızda ki mesafeyi aşmadan kokusunun bana ulaşması, Demirin her daim elinin üzerimde olduğunu hissettirmesi, Asrının bana fark ettirmemeye çalışmaya çalışırken etrafımda pervane oluşu, Lodosun her daim gölgesini üzerimde hissedişim, bu aileye ait olduğumu hissettiriyordu.

Rüzgar. Rüzgar benden en uzak olan kişiydi. Benim daha iyi hissetmem için benden en uzak duran kişiydi. Ama onun uzaklığı bile sanki bana yakındı.

Ege de gelip masaya oturduğumuzda, hepsinin gözlerinin için de bir parıltı vardı. Hepsi ışık saçarak bakıyordu birbirine.

Baş köşede babam vardı. Hemen sol tarafında annem oturuyordu. Annemin yanında Demir abim sonra Ali abim sonra ben vardım. Diğer yanımda Girdap abim ve onun yanında Rüzgar vardı. Babamın hemen sağ tarafında ise sırayla Lodos, Poyraz, ikizim, Asrın, Çağan abim, Çağın ve Ege oturuyordu.

Kahvaltı boyunca kimse susmadı, sürekli birileri konuştu. Kimse gece olanların konusunu dahi açmadı, sanki bana konuşmam için zaman tanıyorlardı. Sürekli başka başka konular açılıp beni içlerine dahil ettiler. Kendilerinden çok aslında beni konuşturmaya çalıştılar. Aklımı dağıtmak istediler. Ara ara hakkımda bir şeyler öğrenmeye çalıştılar, izin verdim. Hepsi sormak istediklerini sorarken bende cevap verdim. Rüzgar ve Çağın onlar sustular o zaman. Sadece dinlediler. En çok onlar dinledi belki. En çok onlar konuşmaya çekindi benimle.

Herkes sustuğunda, bu defa sessizliği bozan ben olmuştum, konuya nasıl gireceğimi bilemediğimden, ''Ben,'' diyebildim sadece sakince, herkesin dikkatini üzerime toplarken. ''Ben konuşmak istiyorum, yani konuşabiliriz,'' dediğimde derince bir nefes alıp, tabağımda olan gözlerimi kaldırdım. Kimsenin bir tepki vermeye cesareti yoktu. ''Gece olanları konuşabiliriz.'' O an Ali abim bir elimden tuttu. Avuçlarının arasındaki elime baktım, ''İstediğin kadar konuşabilirsin, istediğin kadar susabilirsin Asi. Kendini hiçbir şeye zorlamak zorunda değilsin biliyorsun değil mi?'' dediğinde Ali abime baktım, ''Biliyorum.''

''Ben,'' dedim yeniden zorlanarak. Konuşmak istemediğimden değildi zorlanışım, sadece kendimi nasıl anlatacağımı bilmiyordum.

O anda diğer elimden Girdap abim tuttuğunda önce avuç içimden öptü, ''Sende bizde olmayan bir şey var Asim, ister buna güç de ister cesaret istersen başka bir şey. Ama bizim bu zamana kadar yapamadığımız her şeyi, sen yapabiliyorsun. Ayakta kalabiliyorsun, savaşıyorsun, ne yaşarsan yaşa bunu yüksek sesle korkmadan, çekinmeden, bas bas bağırarak anlatabiliyorsun. Yeri ve zamanı geldiğinde, kendini hazır hissettiğinde istediğin her şeyi konuşabilirsin, sen bunu yapabilirsin. Eğer yeri ve zamanı değilse, eğer böyle hissediyorsan susabilirsin, biz seni bekleriz, ben seni beklerim.''

AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin